Takılıyoruz, aşk yok, anlaştık mı?

Etrafımdakilere bakıyorum da... İnsanlar bir zamanlar yana yakıla aşkı arardı her yerde... Şimdi dünyayla birlikte bu da değişime uğradı. Yaşadıkları aşklardan yara alan herkesin yeni modası aşksız ilişkiler... Sorduğunuzda takılıyoruz diyorlar. İşte ben de buna takılıyorum...

Aşık olmak istemiyorum diye söze başlıyor insanlar önce. İlişki olmasın, sorumluluk olmasın diyorlar. İşin ilginci, alıştık erkeklerden bunu duymaya da, kadınlar arasında da çığ gibi büyüyor bu davranış kalıbı. Cinsel ihtiyaçlarının farkına varmak olarak adlandırılan bu durum kesinlikle tek gecelik ilişkiler kategorisine de alınamıyor. İnsanlar bir kaosun içinde debeleniyorlar.

Anın tadını çıkarmak felsefesiyle ilişkiler de farklı bir boyut almış durumda artık. Sevişiyorlar, birlikte gezip eğleniyorlar, gülüp sohbet ediyorlar ama aşık olmak yasak! Ahlaksızlık olarak nitelendirilmeye alıştığımız bu olgu gün geçtikçe içimize işliyor ve her iki cins de bu durumu gitgide kanıksıyor, normal karşılıyor.

Dışarıdan bakıldığında bu çiftler sadece arkadaş... Ünlülerin meşhur lafı; biz sadece arkadaşız. Aşkı öldürdükleri gibi arkadaşlık kavramını da değiştiriyorlar.

Yıllar önce meşhur umumi tuvalet yazılarından birini nedense aklımdan çıkaramam. " Bana arkadaşım deme çünkü ben seninle seviştim! " Şimdilerde ise " arkadaşlar herşeyi paylaşmalı" sloganı moda. Birbirlerinin yardımlarına koşmalı, ihtiyaçlarını karşılamalı, cinsel ihtiyaçlar da dahil!

Bu yozlaşma nereye kadar sürer, aşk ne zaman güç toplayıp buna bir son verir, verebilir mi bilinmez. Ama arkadaşlık kavramı da büyük bir tehlike altında.

Erkek arkadaşlarıma soruyorum; peki bu tarz ilişkiler yaşadığınız kadınlara ne gözle bakıyorsunuz, diye. Hepsi de sözleşmiş gibi aynı cevabı veriyorlar : SAYGI DUYUYORUM!

Hangi saygı Allahaşkına? Acaba gerçek cevabı içlerinden birine de böyle mi aktarırlar yoksa ben nihayetinde bir kadın arkadaş olduğum için acaba birgün onlarla " gerçekten arkadaş " olur muyum diye bu cevabı alıyorum?

Aşk nerede sahi bu aralar? Neden bilmem kaç yüzyıllık tahtını cinselliğe bıraktı? Cinsellik olgusu aşkın içinde olan bir parçayken şimdi aşkın da üstünde bir varlık halini aldı.

Bu arada aslında itiraf etmeliyim ki bu işin bir de güzel yanı var. Hala aralarda eski model çakallar da olsa şimdi erkekler daha dürüst. Yani bir kadını sırf yatağa atmak için yapılan o aşık numaralarının yerini dürüstlük almış durumda. Bu da sevindirici bir gelişme elbette.

Aşktan deliler gibi korkuyoruz. Çünkü hiç kimse ona kendini teslim etmiyor. Her iki taraf da teslim olsa ve gerçekten anı yaşamak felsefesini aşk için geçerli kılsalar daha mutlu olmaz mı insanlar? Aşkı da ana uydurup yaşayabilirsiniz. Aşık olmamak için, karşı tarafı kendine aşık etmemek için başbaşa kalınan dakikalarda sadece erotik konuşmalar yerine romantik konuşmalar, bakışmalar, öpüşmeler de yaşanabilir. Minik buselerin güzelliğini hatırlayan kaç kişi var acaba? Onların tahtını Fransız öpücükleri tarumar etmiş durumda. Etrafta aşk oyunları denince akla ilk gelen şey maalesef artık cinsel fanteziler ve ön sevişmeler. Bunlar aşkla yapılsa, aşk oyunları hafızalarda yeniden canlansa ve sizi cinselliğe aşk davet etse... Daha çok keyif almaz mıydınız? Ayışığında yaşanan o romantizm bu kadar mı anlamsızdı? Elele tutuşmak, bakışlarda kaybolmak... Özlemediniz mi hiç?

Aşkı öldürmeyin artık ne olur... Aşk aslında bu savaşların ve küskünlüklerin içinde, bu kanayan yaraların açılmasında, bu isyanların arasındaki en masum şey. Aşk geliyor ama sizler ona nasıl davranmanız gerektiğini bilmiyor ve elinizden kaçırıyorsunuz ve suçlu aşk oluyor. Sonraki gelişlerinde de kapıdan kovuyorsunuz.

Aşk... Dünyanın en güzel meyi... İçin yeniden doya doya... Bardak boşalacak korkusuyla bekletmeyin, bırakmayın kendi haline. Yudum yudum yaşayın, tadını çıkarın. Siz çıkarmazsanız eninde sonunda buhar olup kendi bitecek zaten. Bitecekse siz bitirin aşkı kana kana...