Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '12

 
Kategori
Eğitim
 

Takım ruhu ve kararlara katılım

Bazen öğrencilerimize çevreye duyarlı olmalarını ve çöpleri, çöp kutularına atmalarını söyleriz. Ardından bahçede yediğimiz elmanın artığını yere atarız. Ya da çocuklarımıza trafik kurallarını öğretirken emniyet kemeri bağlamanın gereğini anlatır ama ilk arabaya bindiğimizde kendimiz bağlamayız.

Bu örnekleri neden mi anlattım?

2011-2012 Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi Uygulamaları 8. Paylaşım Toplantısı ve Ödül Töreni'nde konuşan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kalite fikrine odaklanmanın değerli olduğunu ifade etti. Dinçer, "İyi bir şey yapmak istiyorsanız kararı birlikte veriniz. Bu, takım ruhunu getirecektir. Takım ruhu esas ana yaklaşımlardan biri olması gerekir. Takım ruhunu yakalayamazsanız başarıyı da sağlayamazsınız. Bir bütün olarak herkesin sürece katılmasını istiyoruz." dedi. Dinçer, toplam kalite yönetiminin ise bir felsefe, bir yaklaşım, bir ahlak olduğunun altını çizdi ve bütün okullara yaygınlaştırılmasını istedi.

Sayın Bakan’ın, takım ruhu ve kararlara katılım konusundaki görüşlerine katılmamak mümkün değil.

Ancak gelin görün ki Sayın Dinçer verdiğim örneklerdeki öğretmen ve baba gibi, söylediklerini, kendi icraatlarında uygulamıyor.

Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren 4+4+4 değişikliğinin yasalaşması sürecinde, bir öğretmen olarak takım ruhu ve kararlara katılım gibi önemli süreçlerin yaşanmadığını görüyorum.

Hatta biraz daha ileri giderek bu değişikliğin, bakanlığın merkez teşkilatının birçok biriminden bile habersiz, AKP’nin derin mahfillerinde hazırlandığının ve gündeme getirildiğini görüyoruz.

Yasa hazırlanırken ve yasalaştırılırken eğitimin paydaşları olan eğitim yöneticileri, öğretmenler, öğrenciler ve velilerin çok küçük bir bölümünün bile bu yasa değişikliğinden en ufak bir bilgisi olmamıştır.

“Ben yaptım oldu” mantığıyla gündeme getirilmiştir.

Bakan’ı Allah söyletiyor sanki.

Bakan’ın deyimiyle, iyi bir şey yapmak isteyen alınacak kararı birlikte vermelidir. Bu yasa değişikliği sırasında eğitimin paydaşlarından hiç biri ile birlikte karar alma süreci yaşanmamıştır. O zaman iyi bir şey yapılmamıştır. Birlikte karar alınmadığı için de takım ruhunu kavramı yok sayılmıştır. Alınan ve alınacak kararlarda “takım ruhunu” yakalayamazsanız başarıyı da sağlayamazsınız. Bakan bir bütün olarak herkesin sürece katılmasını istiyor, fakat bunu kendisi uygulamıyor.

Büyük çelişki değil mi?

Yasanın içeriğinin tartışılması bir yana hazırlık süreci bile takım ruhu ve kararlara katılım açısından adeta bir cinayet.

Üstüne üstlük, Bakan’ın göreve gelmesinden sonra öğretmenler ile ilgili olarak gündeme getirdiği söylem, öğretmenleri aşağılayıcı tavırlar ve en son Başbakan’ın, öğretmenlerin haftada 15 saat çalışma karşılığında aldıkları maaşların, haftada 40 saat çalışan diğer memurlara haksızlık olduğunu söylemesi, eğitimin en önemli paydaşları olan öğretmenleri daha da yaralayarak motivasyonlarını sıfıra indirmiştir.

Takım ruhu anlayışıyla hareket edilerek kararlara katılımın öneminin vurgulayan Milli Eğitim Bakanı, bu sürecin yaşanmaması durumunda başarıya ulaşılamayacağını kendisi de biliyor ve dile getiriyor. Ama bu ilkelerin en çok uygulanması gereken eğitim reformu sürecinde, bu ilkeler göz ardı ediliyor.

Kaldı ki, başarılı bir uygulama mutlu, huzurlu, mesleğine yabancılaşmamış, temel ihtiyaçlarını karşılayabilen, geleceğe güvenle bakabilen ve her fırsatta yöneticileri tarafından aşağılanmayan bir meslek grubu tarafından hayata geçirilebilir.

Milli Eğitim Bakanlığının geneline baktığınızda, böyle bir takım ruhundan bahsedilebilir mi?

Bu nedenlerle, bu ilkelerin ihlal edilmesi ve mutsuz bir öğretmen kitlesiyle, bu değişikliğin başarılı olacağını düşünmüyorum. 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..