Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '11

 
Kategori
Futbol
 

Takıntılı Hagi, yazılan tarihler: Galatasaray: 1- Fenerbahçe: 2

Takıntılı Hagi, yazılan tarihler: Galatasaray: 1- Fenerbahçe: 2
 

Kişiliği tam olarak gelişmemiş bu adamın, Galatasaray'da ne işi var?!!


TT Arena stadında (ASYSK kısmı hikaye, yönetim kendi beceriksizliğini ve tepkileri görünce yama yaptı başına) oynanan ilk derbi, heyecan bakımından her zaman olduğu gibi nefes kesti. 

Galatasaray taraftarını çok beğendim, nihayet takımını desteklemeyi öğrendiler. Bunda hiç kuşkusuz TT Arena'nın çok büyük bir payı var. 

Dün bir bloğa yaptığım yorumda "İlk yarıda kim gol atarsa atsın Fenerbahçe yener diye düşünüyorum. İlk yarı golsüz biterse Galatasaray'ın şansı artar..." demiştim. Bunu yazarken düşüncem, Galatasaray'ın golü bulduğu her maçta geriye çekilip gol atmayı hedeften çıkarmasıydı. Ayrıca golü yiyen Fenerbahçe'nin oyuna daha çok asılması durumunda tehlikeli olacağıydı. Aslında Galatasaray'ın öne geçince beklediğimden daha iyi oynadığını itiraf etmeliyim. 

Maça süratli başlayan Galatasaray oldu. İlk yarının (ortada geçen) 30-40. dakikaları hariç Galatasaray'ın mutlak hakimiyeti vardı. Futbolcular çok koştular ve inanılmaz mücadele ettiler. Attıkları dışında kaçırdıkları üç net gol pozisyonu daha vardı. 

Hagi'nin sahaya çıkardığı 11'i doğru buluyorum. Bence son haftalarda olmadığı kadar doğru bir dizilişle sahaya çıktılar. Burada Pino'nun ilk 11'de çıkmamasını eleştirebilirsiniz ancak yabancı kontenjanı dolayısıyla Kazım'la başlamayı tercih etti. Ben olsam mutlaka Pino ile başlardım ancak bu tercihe de saygı duymak gerekir. Ancak burada kendi aldırdığı Kazım'ı oynatması, geçen haftanın flaş oyuncusu Pino'yu oynatmaması da "Hakan Balta" gibi Hagi'nin "takıntılarından" biridir. 

Tabii ne olduysa ikinci yarıda oldu. İkinci yarıda dakikalar ilerledikçe baskısını artıran takım Fenerbahçe oldu ancak gol pozisyonlarını bulan takım yine Galatasaray'dı. Bir anlamda "şanssız bir gece geçirdi" de diyebiliriz Galatasaray için. Ancak sadece böyle söyleyerek de geçiştiremeyiz. 

Hagi'nin Kazım'ın sakatlanmasıyla oyuna Arda'yı almasını doğru buluyorum. Çünkü sahada "altı yabancısı oynayan" Galatasaray'ın yedek kulübesine baktığınızda Arda oyuna alınabilecek en uygun oyuncuydu, fena da oynamadı, faydalı işler yaptı. 

İlerleyen dakikalarda Hagi yine devreye girdi ve Galatasaray'ı içten sabote etmeye başladı. Kazım'ın oyundan çıkmasıyla kanatlarda oluşan eksikliği Stancu'yu çıkartarak gidermeyi düşünen "takıntılı" Hagi, bir hafta öncenin flaş ismi Pino'yu oyuna almak yerine, Kewell'ı aldı. Hem de sağ kanatta daha iyi oynayan Pino'nun yerine, solda daha iyi oynayan Kewell'ı sağda oynatma fikriyle! 

Elinde Pino gibi bir adamın ve çok adamla ileri giderek geri sahada geniş boşluklar bırakan bir rakibin varken, hangi akla hizmetle Kewell'ı alırsın?! Pino solda bile oynasa, en azından sürekli ileri gitmeye başlayan Gökhan Gönül aynı rahatlıkla ileri gidemezdi. 

Önce Stancu'nun yerine Pino'yu sağa alıp, sonra da oyun konsantrasyonunu kaybeden Baroş'un yerine Kewell'ı alarak ileride topu tutmalıydı. 

Aykut Kocaman'a ise melekler yardım etti. Sakatlanan Selçuk'un yerine oyuna giren Semih ile, yine sakatlanan Niang'ın yerine giren Stoch maçı çeviren önemli oyunculardı. 1-1 iken Özer'in kaçırdığı pozisyon dışında pozisyon bulamadan galip gelmek de onun adına şanstı. Maça Dia ile başlamamışken Stoch ile başlamaması da hataydı. 

Aykut Kocaman demişken.. Bu gece TT Arena'da bir çok ilk yaşanmış ve tarihe geçmiştir. Ancak özellikle, Aykut Kocaman'ın açıklamalarından sonra hakem Fırat Aydınus'un yönetimi de hakemlik tarihine altın harflerle geçecektir. Sanırım Aykut hocanın bu maçtan sonra odasına asacak çok fotoğrafı olacaktır. Aykut Kocaman herşeyden önce odasına Fırat Aydınus'un fotoğrafını asmalı ve arada bir yanaklarından öpmelidir. 

Bu maçtaki hakem hatalarının hepsini yazmak mümkün değil. Çünkü Fırat Aydınus neredeyse her posizyonda Galatasaray'ı ince ince doğramış, sarı kartlarla sindirmiş ve konsantrasyonlarını olumsuz etkilemiştir. Hemen her pozisyonda tutarsız kararlar vermiş, Fenerbahçe lehine çaldığı düdüklerin hiç birini aynı pozisyonlarda Galatasaray için çalamamıştır. 

Bunların dışında sonuca direkt etki eden hataları da vardır. Örneğin 23. dakikadaki bir faul kararına el kol hareketleri dahil hakemi seyircinin önünde küçük düşürecek derecede aşırı itiraz eden Niang'a sarı kartını gösteremedi. 

Maçın başından itibaren sert fauller yapan, rakibini arkadan çeken Selçuk'a sarı kartını gösteremeyen Aydınus'un, 30. dakikada Selçuk'a gösterdiği sarı kart, 2. hatta 3. sarı karttan kırmızı olmalıydı. 

Fenerbahçe yarı alanında hızla ilerleyen Culio'ya yapılan net faulü vermeyen Aydınus, aynı pozisyonun devamında dönen topta Alex'in, arkadan gelen Yekta'yı dirseğiyle engelleyip sonrasında çekilmiş gibi düşmesinde faul düdüğünü çalıyordu. 

İki yerini birden tutarak, ölmek üzereymiş gibi acılar içinde yerde kıvranan Lugano, kendi arkadaşları maça devam edince anında ayağa kalkıyordu. Arkasından Servet-Mehmet Topuz mücadelesinde sinirlenen Servet'in sağ eli Mehmet Topuz'un ensesine gelince Fırat Aydınus haklı olarak sarı kartını Servet'e gösteriyordu ancak "ensesine" gelen ele rağmen "yüzünü" tutarak yerde 8 takla atan ve 15 saniye sonra ayağa kalkan Mehmet Topuz'a da uyarı bile gelmiyor, Aydınus bu pozisyonların etkisinde kalıyordu. 

34. dakikada ceza alanı önünde oldukça tehlikeli bir bölgede, faul olmayan bir pozisyonda faul yaratan Aydınus, Niang'ı düşürdüğü gerekçesiyle Gökhan Zan'a sarı kart gösteriyordu. Alex'in o frikiğinin az farkla auta gitmesi Fırat Aydınus'un şansıydı. 

42. dakikada kendisine "üzerine abanıp göğsüyle vurarak" itiraz eden Özer'e, sarı kart yerine kırmızı kartını çıkarmalıydı. 

Maç 1-0 iken 70. dakikada topu rakibinden sökerek alan ve sonrasında golü atan Baros'un golünü iptal ederek bir de sarı kart gösteriyordu. 

Bir hakem bir penaltı pozisyonunu görmeyebilir, yanlış değerlendirebilir, bariz bir veya bir kaç hata da yapabilir.. Ama bir hakem "sürekli" adil olmayan kararlar veriyorsa, yanyana koşan iki futbolcudan birisi düşünce "fauldür muhtemelen" diye eyyam yapıyorsa, bir tarafa çaldıklarını maç boyunca diğer tarafa çalamıyorsa.. o zaman ben onun ya iyi niyetinden şüphe ederim ya da maç dışı faktörlerden (basın, yönetici beyanatları, teknik direktör beyanatları vb. gibi) etkilenmiş olduğundan şüphe ederim.

Fırat Aydınus bunları ilk kez de yapmıyor zaten, kendisi Türk sporuna hayırlı olsun.. Aykut Kocaman da bu işi iyi yapıyor, tebrik ediyorum. 

Sahaya yabancı madde atan, kendisine taraftar süsü vermiş zeka özürlü o yaratıklara ne desek az. Hele o Yeni Rakı şişesini atan derhal bulunmalı ve yargılanmalıdır! Hukukçu değilim ama bu eylemin hukukta bir adı mutlaka vardır. O şişe bir futbolcunun kafasına gelse, bu eylem bir cinayetle sonuçlanmış olabilirdi. Yazıklar olsun! Tribünlere sığır alınmıyor sanıyordum ama.. yanılmışım! 

Ve bunlar öyle "bir kaç kendini bilmez" veya küçük hadiseler olarak nitelenmemeli ve Galatasaray'ın en az bir maç sahası kapatılmalı veya bir maçı seyircisiz oynatılmalıdır. 

Bir de şunu anlamıyorum: Bir yanda sezon boyunca istediği zaman oynamayan, milli maçlara gelince aslan kesilen Kewell'ı ve Fenerbahçe'den kovulduğu için Galatasaray'a gelen, kişiliği gelişmemiş (bu maçta da gösterdi, golden sonra yaptıkları çok çirkindi) Kazım'ı alkışlayan Galatasaray taraftarı, diğer yanda sakatlanmaktan başka hiç bir günahı olmayan doğma büyüme Galatasaray aşığı Arda Turan'ı nasıl sürekli eleştirir? Lanet olsun! 

Bu maç Hagi için son maç olmalı, Adnan Polat da seçime gitmelidir. 

Galatasaray tarihinin en rezil skandallarını yaşatmış, en kötü yönetimini göstermiş.. 

Kaptanını taraftarının ve basının önüne atmış, kaptanı günlerce ortaya konmuş dört bir koldan çekiştirilirken tek laf etme becerisini gösterememiş, korumamış, başkan olamamış.. 

Tarihin en kötü Galatasaray'ını yaratmış olmasına rağmen hangi yüzle devam etmek isteyecektir çok merak ediyorum.. 

Galatasaray'ı sevmekle becerikli olmak farklı şeylerdir.. 

Gidin artık.. 

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..