- Kategori
- Haber
Takke, cübbe almaya gidiyorum...
Fotoğraf:www.milliyet.com.tr
Şu <ı>“Teknoloji”ı> denilen şey, her ne kadar insanı yoruk yoruk yorsa da, çoğu zaman da insanı rahatlatıyor.
Alıyorsunuz önünüze <ı>“Laptop”ı>unuzu, yani Türkçe deme ile diz üstü bilgisayarınızı, bağlanıyorsunuz <ı>“İnternet”ı> denilen yere, birkaç dakika içinde, isterseniz dünyanın her tarafını dolaşıyorsunuz. Tabi <ı>“Dil”ı> bilmek de çok önemli. Ama dil bilmeseniz de, bir de bakıyorsunuz ki <ı>“Messenger”ı>da bir tanıdığınıza rastlıyorsunuz.
Oh… Bir güzel sohbet…
Ben de oturmuşum <ı>“Laptop”ı>umun başına, güzel güzel oynaşırken, bir de baktım ki <ı>“Drakkar”ı> bende <ı>“Çevrimiçi”ı> görünüyor. Hemen lafa giriştim. Kendisi <ı>“Drakkar”ı> adını kullanır, uçak modelidir. Tabi kim olduğunu anlamışınızdır, Sayın Talip BÖLÜKBAŞI.
- Sayın Bölükbaşı, iyi günler, nasılsınız?
- Teşekkür ederim, siz nasılsınız?
- İyiyim vallaha, her hangi bir yaramazlık yok. Bugün birazdan Çıkrıkçılar yokuşuna[1] gideceğim de… Bir şalvar, bir cübbe, bir sarık, namaz takkesi filan alacağım. Hanıma da üç beş masa örtüsü filan…
- !?...
- İster misiniz, size de alayım mı? Hani artık gerek olacak da…
- Vallaha iyi olur, gitmişken…
- Rengi nasıl olsun? Yeşil, gri filan… Hani giyinirken moda icabı renk uyumu olsun diye…
- Sen nasıl uygun görürsen, ama <ı>“Yeşil”ı> tercih ederim.
- Tamamdır… Kendime alırken, size de alırım…
- Senin alacağın giyim kuşamı anladım da, hanıma niye masa örtüsü?
- E ağabeyim, kıymetli kardeşim, “eşarp” olmaz, masa örtüsü ile ancak kapatır her yanını.
- Ya moda durumu n’olacak?
- Var var… Masa örtülerinin de desenlisi, rengârengi var. Olmadı, üç beş çarşaf alırım ya…
- Eh… Sen bilirsin.
- Oradan geldikten sonra, façayı da bir güzel düzelttim mi, meclisin önüne gideceğim. Oraya da gelir misin?
- Hayrıdır, orada ne yapacağız?
- Büyük bir kartonun üzerine, Arap harfleri ile <ı>“4 karı isterim”ı> diye yazıp, kapısının önüne oturacağım.
- O nerden çıktı şimdi…
- E… Artık <ı>“Laiklik”ı> ilkesinin canına okumadık mı Talip Beyciğim, dört karı almak da bizim hakkımız, biri var, kaldı geriye 3 karı…
- Yahu… İbrahim Bey, bari <ı>“Karı”ı> deme <ı>“Hanım”ı> de…
- Diyemem, <ı>“hanım”ı> dersek kabul etmezler, ama <ı>“Karı”ı> dersek belki kabul ederler.
- Olur mu peki?
- Olma mı?... Kitaba göre olur. Her ne kadar Hz. Ali, Peygamberimizin kızı Hz. Fatma ile evliyken, Hz. Ali ikinci bir <ı>“Karı”ı> olmaya niyetlenmiş. Bunun üzerine Hz. Fatma, ağlayarak babasına gelmiş ve çok üzgün olduğunu ve bunu kabul edemeyeceğini söylemiş. O zaman Sevgili Peygamberimiz, Hz. Ali’ye haber göndermiş ve <ı>“Söyleyin Hz. Ali’ye, ikici eş almadan önce, Hz. Fatma’yı boşasın” ı>demiş.
- Peki İbrahim Bey… Biz üç tane daha alırken, evdekilerden de olursak n’olacak?
- Onların babaları Peygamber mi Talip Bey, bir şey olmaz…
- Yok arkadaş, ben Arapça harflerle yazılmış <ı>“4 karı isterim”ı> talebi ile TBMM kapısı önündeki eyleme katılmam…
- Olmadı Talip Bey, sen baştan <ı>“dönek”ı> durumuna düştün. Başladın mı bitireceksin işi. Baksana Sayın Başbakanımız ne demiş Almanya’dan?
- Ne demiş?
- <ı>“Hedefe er geç ulaşacağız”ı> demiş.
- İbrahim Bey… Sen çıkrıkçılara git, şalvarını, cübbeni, sarığını ve de takkeni al… Hatta masa örtüsünü de. Lakin beni bu işin içine karıştırma. Meclise de giderken yanına başkalarını bul, ben yokum…
- İyi… Sen bilirsin, gün gelir bizden yana olursan, o zaman da biz seni yarı yolda bırakırız.
Kimse istemese de ben gideceğim, moda renkler ve uyum içinde bir tarz yaratarak, takkemi, sarığımı, şalvarımı, cübbemi alacağım. Ayağıma da bir <ı>“Çarık”ı> veya “Pantufla”[2] alacağım. Altına da bir soğuk kuyu lastiği…
Talip Bey beni yarı yolda bıraktı vallaha. Hani Cumartesi günleri <ı>“Efsane Bulgur pilavı”ı> olmasa, bir daha yüzüne bakmam ama ne edersiniz, çıkarlarımızı da bu arada korumak zorundayız. Onu da elhamdülillah(!) öğrendik…
Hadi <ı>“Aleykümselâm”,ı> gidiyorum ve <ı>“Laptop”ı>umu da kapatıyorum.
<ı>10 ŞUBAT 2008 ı>
<ı>[1]ı><ı> Lafı gelişi “Çıkrıkçılar yokuşu” dedim. Tüm Çıkrıkçılar yokuşu esnafını tenzih (Arılama, kusur kondurmama) ederim.
ı><ı>[2]ı><ı> “Mesh”in sayası ekose dokuma yünden olanı… Eskiden Kayseri’de kış mevsiminde okula giderken giyerdik. Sıcak tutar.ı>