Takla ve bakan

Takla at da görelim.

Belli ki alışmış bakan beyimiz takla atmalara

Bi yanda bakan bey, bi yanda gariban bir köylü.

Köylü emmi bakan beyi karşılamaya gelmiş.

-Buraya geldiğinize sevindim diyor. İltifat ediyor elinden geldiğince ama bakan beye yetmiyor tabi.

Bir köylü;  kafasında kasket üzerinde yıllanmış bir ceket yüzünde yorgunluğun, fedakârlığın çilenin derin çizgileri var.

Belli ki samimiyetini az buluyor ulu bakanımız köylü emminin

Koskoca bakana böyle mi iltifat edilir?

Geldiğinize sevindim.

Sen kimsin ki benim geldiğime sevineceksin bre köylü.

Şerefyap olduk efendim, siz gelmeseydiniz halimiz yamandı geldiniz kurtardınız bizi veya sen geldin ya dünyalar bizim oldu mu demeliydi acep, bakanımız memnun olsun.

Kim bilir ne zorluklarla kaç tane evlat yetiştirdi bu vatana o emmi.

Kim bilir kaç gece aç yattı yer yatağında.

Ve kim bilir kaç kez mahcup oldu alacaklılar karşısında.

Hiç biri koymaz bunların Anadolu insanına ama bu koyar gibi geliyor.

Zamanında oyunu almak için aman efendim siz cansınız siz kansınız siz olmasanız biz olmayız. Tarzında nutuklar patlatanlar, köylü emminin;  geldiğinize sevindik dediğinde, yok ya nerden bilecem sevindiğini deyip onca insanın önünde oynatması koyar.

Yazık!  hani efendisiydi köylü milletin. Bu kadar körleşir mi ki kalp gözleri makamlarda, böyle pervasız mı olur insanlar rahat koltuklarda, anlamak zor.

Şimdi bakan beyimizin bu tavrını samimiyetine bağlayanlar ya da patavatsızlığına yoranlar olabilir.

Sebep ne olursa olsun.

Bi bakan böyle düşüncesiz böyle lakayt böyle.... Davranamaz.

Biz milletin hizmetkârıyız diye nara atanların milleti karşılarında oynatmaları kanıma dokundu.

Dokunmayan kansızlara diyecek lafım yok zaten.