Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Taklit

Taklit
 

Ortada olan ve “düşünce dünyası ile kendini kabul ettirmiş bireylerin birçok yönleri taklit edilerek” hayatı sürdürme yoluna gidilir.


Taklitçiliğin ne kadar berbat, olumsuz bir vasıf olduğunu söylemeye gerek bile yok. Bu kavram, her yerde akıl almaz şekilde boy göstermesine karşın, durum değişmez.

Hatta “orijinal olanları muhafaza etmek için, taklitlerinden sakının” diye devamlı ikazlar yapılır.

Oysa hiç kimse taklide değer vermez. Ucubeden kaçar gibi ondan kaçınılır. Beğenisi olmaz. Taklit edilen bir mal, kolay alıcı bulamaz.

Dediğim gibi, benimsenemez. Eğreti durur.

Tarih boyu birilerini taklit eden kişilere tanık oluruz. Bu kimselere gülünüp geçilir. Değerli gibi kabul ettikleri malzemeleri, fikirleri çöpe atılmaya mahkûm kalır.

Eğitim yanıyla da durum değişmez. Mevcut çarpıklık, bu zafiyetten kaynaklanır.

Ortada olan ve “düşünce dünyası ile kendini kabul ettirmiş bireylerin birçok yönleri taklit edilerek” hayatı sürdürme yoluna gidilir.

Nedeni, menfaat dünyasından nasibini almaktır. Diğer yandan taklidi bir sanat olarak kabul edenler de var. Onlar “taklitlerini icra ederek” hayatını kazanırlar ve pek revaç görürler.

Giyimini, kuşamını, konuşmasını, kendine özgü havasından çıkarıp, beğendiği ve revaçta olan kimselere benzetmek, ne kadar mantıklıdır tartışılır. 

Ne var ki zavallılıktan öte gitmeyen bu yapmacık hareketler, seçkin bakışlarla hemen fark edilir. Ve bu kişiye yapılan yönlenme adeta durma noktasına gelir.

Taklidi yakalayan bir kimsenin suratının buruşmasının sebebi budur.

İmkânları çok sınırlı olan sorunlarla boğuşan kimseler olabilir. Ama onlar bu sistemin içinde asla taklide tevessül etmeyip varoluş gayesini bilerek hareket ederler.

Taklit, bir nevi bağımlılıktır.

Örneğin bir bebeğin ilk etapta tutunacağı, bir dal olarak kabul ettiği annesinin hareketlerini yapması kesinlikle taklit değildir.

Çünkü hormonları iyiyi ve kötüyü ayırt edecek düzeye gelmemiştir. Annesinden kopmanın zamanı geldiğinde, yani reşit olma çağından itibaren, artık onu takip etmeyi bırakır.

Taklit etme bir yana, eleştiri oklarını annesine yönlendirir. Onu geri kafalı bulduğunu, modern çağa ayak uyduramadığını ifade etmesi, anlatılanları teyit eder.

Taklit bir yerde dilediği herhangi bir olay ile bütünleşme aşamasına gelen ancak bir türlü bunu gerçekleştiremeyenin, bunalıma düşmemek için başvurduğu bir yoldur.

Ancak bu hal, geçerli olmayan yapay bir sistemin varlığına işaret eder.

Bu bağlamda bizler oturduğumuz yerden baktığımızda, karşımızda bir yığın taklit heveslisi insanları görebiliriz.

Özellikle olgun yaş dönemlerinde ortaya çıkan ve halk arasında dalkavukluk, şaklabanlık ve yağcılık şeklinde baş gösteren bu durum, toplumsal yaşamda paylaşımı engellediği gibi, işi abartıya vardıran patolojik durumlara sürükleyebilir.

Buna binaen bir “annenin-babanın”, çocuklarını erken yaşta taklitten uzak bir eğitime almaları hususunda ısrarla durmaları, kendi fikirlerini üretebilmeleri konusunda yardımcı olmaları gerekir.

Bugün günümüzdeki eğitim düzeyi maalesef, fikir üretebilmek, analiz yapabilmeyi kolaylaştırıcı düzeye inmekten mahrum olunduğu içindir ki, mevcut konuların derinliğine inilememekte, sadece basit ilişkiler düzeyinde ele alınmaktadır.

Mistisizm insanlara öğüt verirken, taklitçiliğin bitirilmesi gerektiğini vurgular, teşebbüslerinde akıllarını kullanması hususunda özen göstermelerini ister.

Kuşkusuz, hepimizin referans aldığı bir çerçeve vardır. Olayları değerlendirirken, başvurma yöntemimiz ezbere veya taklitçiliğe dayalı bir insan profili çizmek yerine, mevcut bilgilerden istifade ederek farklı bir görüntü oluşturmaktır.

Böyle yapılmadığı takdirde, şiddetle taklitçi damgası yenmekten kurtulamayız.

Akıllardan çıkarılmaması gereken önemli bir ayrıntı daha var!

Taklitçilik, hayatınızın önemli bir bölümünü oluşturuyorsa, bilinmeli ki artık sizde üretim durmuş, yaşamınızda bütünlüğü asla düşünememiş, hatta ilişkilerinizi dahi bir temele oturtamadığınız bir konum ile karşı karşıya kalmışınız demektir.

Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi artık bir maymundan farkınız kalmamıştır.

Bu husus, insanlık basamağına henüz adımınızı atmadığınız anlamına gelir.

Ahmed F. Yüksel

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..