Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

Taksim Gezi Parkına yazık oluyor.

Taksim Gezi Parkına yazık oluyor.
 

Taksim Gezi Parkı'nın ağaçları kesilmeyi bekliyor.


  Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Abadi : “Çok oy alarak iktidarda olmak, her istediğini yapabilmek demek değildir. Meşruiyet sandıkla insan haklarının birleşmesiyle  gelir.” demiş. Bence buna hayvan ve  bitki haklarını da katmak gerek. Yönetici acımadan ülkesinin  en büyük  kentinin ortasındaki, tek nefes alınacak parkını, AVM yapmak uğruna mahvediyorsa, ağaçları kesiyor; genç kızların gözüne isot bombası atıyorsa… Veyl onun yaptıklarına. Onu insanlar affetmediği gibi , ağaçlar ve hayvanlar da affetmez. Adam kısaca: “Kesilecek” diyor da  başka bir şey demiyor . Hiç  kimseyi dinlemiyor. Günah!

Almış başını gidiyor. Hiç kimseyi dinlemiyor. Benim bildiğim doğrudur, diyor. Kitap böyle emrediyor, diyor. Kendi bildiklerini, evrenin değişmez yasaları sanıyor.

Kendi seçtiği , Âkil adını verdiği adamlarla birlikte, binmişler bir deli küheylana ver yansın ediyorlar. Bu gidişte ne akıl, ne mantık var.

Ey Be benim güzel biraderim. Kentin merkezinde, kentin güzelliği olan ağaçları cayır cayır ne kesersin. Allahtan korkmaz mısın? Orası koca kentin ortasında tek nefes alacağı; iki tur atacağı bir yer. Orasını daha da genişlet, daha da güzelleştir, daha çok ağaç dik… Anlarım. Ama bu güzel yerin ağaçlarını kesip, ben eski Askeri Garnizonu yeniden kuracağım, lafıyla milleti kandırıp, sonra AVM için elden çıkarmayı anlayamam…

Aklı başında olan hiç kimse anlayamaz…

Bir sürü vurdumduymaz, durumu, ne oluyor diye seyrediyor; anlamamazlığa geliyor…

Ama çok önceden işaretlenmiş o güzel ağaçlar, o canım ağaçlar, hızarın altına gidiyorlar.

Canım acıyor. Çok canım acıyor ve canım sıkılıyor.

Bu memleket böyle nereye gidiyor? Böyle yapılacak, diyor;  yapıyorlar. Ağaçlar kesilecek, diyor… Kesiyorlar. İstersen diren. İlk önce , zehirli  isot gazını yiyorsun; beğenmediysen bir de sopa; ondan sonra da içeri atıyorlar. Ondan sonra da yer misin, yemez misin?

Bütün bunlar doğru değil.

Taksim Gezi Parkının ağaçlarını kesmeye kimsenin hakkı yok.

Oraya bir AVM daha dikmek gereksiz. İstanbul AVM’den geçilmiyor… Yakında oralarda da domates, biber satmaya başlarlar seyyar satıcılar..!

Daha önce de bu konuda kaç tane yazı yazdım. Uyarmak istedim. Çok geç uyanıyoruz. Ama uyansan ne yapacaksın ki.

Adam istediğini yapıyor. Ne Meclis, ne muhalefet partileri, ne aydınlar… Onu durdurmaya yetmiyor.

Suriye’nin işine karışıyor. “Şunlar iyi… Bunlar kötü…” diyor. Sana ne? Komşunun iç işlerinden. Niye  onların iç işlerine karışıyorsun. Niye durmadan konuşuyorsun.

Onları bıraktım ama aklım fikrim Taksim Gezi Parkının ağaçlarında… Acaba hangi kazanların altında yanacaklar. Belki de Cehennemdeki kazanları kaynatırlar.

Çünkü oraya gidecek günahkarlar çok.

Yazık oluyor bu memlekete.

İstanbul’u kurtaracağız , diye diye… Anadolu  unutulup gitti. Almanya’nın 82 milyon nüfusu var. 4 milyonu aşkın bir kenti yok. Bizim İstanbul’un nüfusu şimdiden olmuş 17 milyon. Daha da artsın diye ellerinden geleni yapıyorlar. Böyle dengesizlik olmaz.

Biraz şu Anadolu’ya bakın yahu. Avutmayın milleti. İstanbul’a şunu yapacağız, bunu yapacağız… 

Yazık günahtır. İstanbul batıyor. Farkında değil misiniz? İstanbul’u kurtarmanın tek yolu var. O da Anadolu’yu kurtarmak… ama onu düşünen kim.

Herkes, yükünü sırtına vurmuş, İstanbul yolunda…

Bu İstanbul ne halt etsin ha… Ne halt etsin? Söyleyin bana?

Acıyorum. Bu kente ve bu kentte yaşayan insanlara da.

Bir gün kendilerine edilen oyunları anlayacaklar ama o zaman çok geç olacak!

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..