Taksim'in ateşi

Taksim Gezi parkının yıkılıp yerine AVM yapılmasına karşı dört gün önce başlatılan direniş eylemi bütün hızıyla devam ediyor.

 Taksim ateşi önce Taksim ve civarını, İstanbulu sarmış, şimdi ise bu direniş tüm ülkeyi sarmış gözükmektedir.

Taksim Gezi Parkına sahip çıkan Taksim halkı ve İstanbullular İdari Mahkemeden alınan “yürütmenin durdurulması” kararının bir an önce uygulanmasını ve gezi parkını yıkacak, ağaçları kesecek firmanın bir an önce iş makinelerini alarak Taksim’i gerçek sahiplerine bırakılması istenmektedir.

İşin ilginç tarafı bu direnişte ne bir örgütlü, nede bir planlı hareket vardır. Olaylar kendiliğinden gelişmiş, binlerce taraflı tarafsız insan sosyal medya vasıtasıyla bir araya gelerek bu uygulamanın durdurulmasını istemektedir.

Taksim olaylarının fitilini ateşleyen ise Başbakan Erdoğan’dır.

 “Kimse kusura bakmasın, birileri istiyor diye biz bu projeden vaz geçmeyiz kararlılıkla bu projenin arkasındayız” diyerek efelenen Sayın Başbakan toplumu öyle bir noktaya getirdi ki ve gelişmeler öyle bir çıkmaz sokağa girmek üzere ki bu öfke ”sel gibi taşarak” büyümektedir.

Taksim’de alevlenen ateş giderek tüm yurdu sarmakta, “Her yer Taksim her yer direniş” sloganı eşliğinde büyümektedir.

Bugün İzmir’de, Ankara’da, Konya’da ve Tunceli’de başlatılan “Taksim direnişine destek” eylemleri yarın tüm yurdu sararsa kimse şaşırmamalıdır.

Türkiye nüfusunun en dinamik ve en etkin grupları olan “Taraftar Grupları da” bu eyleme destek veriyorsa varın gerisini siz düşünün.

 İzmir Kordon’da on bin kişi sosyal medya aracılığıyla bir araya gelip Taksim’e destek vermekte, İzmir’in en güzide iki klubu Göztepe ve Karşıyaka taraftarlar grubu 52 otobüsle Taksim direnişine destek için İstanbul’a hareket ediyorsa bu ülkeyi yönetenler bir değil, bin kez oturup tekrar tekrar düşünmek zorundadır.”ben istedim oldu” ya da ben istedim olacak kardeşim” mantığından kurtulmak zorundadır. İnat edilirse bu direniş tüm ülkeyi saracaktır.

Dünya basını da Taksim Direnişini manşetlerden vermekte, bu direnişe isimde bulmakta gecikilmemiştir. Birçok yabancı basın “Türk Baharı” ismini bu direnişle vermekte gecikmemiş, “Arap baharı”, “turuncu bahar” diyerek o ülkeleri ne hale getirdikleri de unutulmamalıdır.

Aylardır başbakan’ın izlediği sert politikalar, bildiğini okuması, “ben ne dersem o” mantığının toplumu getirdiği nokta işte Taksim direnişidir ve sabrın taşması, suskunluğun bitmesidir. Halk kendiliğinden baskı ve zulümlere karşı tepkisini ortaya koymaktadır. Artık halk umutsuzluğun yerine, umutlu güçlü ve haklı bir isyanın varlığını ortaya koymaktadır.

Başbakan Erdoğan ve AKP iktidarı sonunu düşünmeden kalkıştığı baskıcı eylemlerinin artık toplum tarafından kabul görmediğinin ve karşı tepkilerin kaçınılmaz olarak oluşacağını görmek zorundadır.

Taksim Ateşinin binlerce insan tarafından ve Türkiye’nin her yöresinden destek görmesi, AKP’nin gerçek yüzünün her geçen gün biraz daha ortaya çıktığını göstermekte,bu gidişle AKP kendi eliyle kendi sonunu hazırlamaktadır.

Halkın son taksim Gezi Parkı olayıyla direnişe geçmesi ve Türkiye’nin dört bir tarafından destek görmesi de bize gösteriyor ki, artık AKP’ye karşı oluşan tepkinin boyutları saklanamaz duruma gelmiştir.

Taksim’de yakılmaya başlanan ateşin Türkiye’yi daha fazla sarmaması ve küresel güçlerin istedikleri “Türk Baharı” benzetmelerinin durdurulması için, Başta Başbakan ve AKP iktidarı, sorumlular derhal yargı kararlarını uygulamalı ve Taksim Gezi Parkını Taksim halkına teslim etmelidirler, aksi takdirde bu yangın giderek büyüyecektir

  SONSUZLUK (Osman Özeker) 01.06.2013.