Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '09

 
Kategori
Anılar
 

Takunyalı ve Lucy'nin (Lusi) terlikleri

Selam, bugün aslında blog yazımda uzun zamandan beri tasarladığım ve insanların fazla masrafa girmeden ve pahalı spor aletleri kullanmadan nasıl kaslı ve kuvvetli bir vücuda sahip olabileceklerini anlatacağım yazı dizisine başlayacaktım ne yazık ki babamın rahatsızlığından ötürü bu yazı dizimi ileriye ertelemek zorunda kaldım. Karın kasları ile ilgili olarak yazmış olduğum blog yazımın okunma oranının gayet yüksek olması beni memnun etti. Aslında hiçde şaşırmadım Toplumuz gerçekten doğru bilgiyi diğerlerinden ayırmayı biliyor bu bence çok önemli hiç şüphesiz sporla ilgili ileride yayınlayacağım yazılarımda kendi çizgimin dışına çıkmadan ve hiçbir zaman bu işi uzmanı olan profesör OSMAN MÜFTÜOĞLU ya da çok değerli beslenme uzmanı ENDER SARAÇ beyefendilerin alanlarına girmeden yapacağım. Bu kişiler bu işin uzmanı yani kardeşim nasıl bir cerrah olarak işini iyi biliyor ve başarılı ameliyatlar yaparak bunu percinliyebiliyorsa bu 2 zatta aynı. Geçen yıl bu zamanlar ENDER SARAÇ beyefendinin ramazanda nasıl beslenileceğini anlatan kitabını okumuştum geçekten çok yararlı bilgiler veriyordu.

Bugün size anlatacağım ilk anım 1983 yılınına ait. Bugün yaşları benim gibi 30'un üzerinde olanların bildiği üzere ülkemizde 1980 öncesi başlayan ve ulusumuzu bölmeye yönelik anarşi ve terör olaylarının devam etmesi ve mevcut hükümetin(Demirel hükümeti) birşey yapamaması üzerine kahraman silahlı kuvvetlerimiz 12 eylül 1980 tarihinde yönetime el koymuştu. Ve kısa bir süre sonra asker kökenli Bülent Ulusu'nun idaresinde bir askeri yönetim kurulmuştu.

Demokrasinin askıya alındığı ve bazı hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bu dönem (eylül 1980 -kasım 1983) tam 3 yıl sürmüştü bu yıllar benim çocukluk yıllarıma rastlar ihtilalin olduğu yıl ilkokulun son sınıfına başlayacaktım 12 Eylül şimdilerde bolca eleştirilsede o tarihlerde bizim evde dahil heryerde askerler bir kurtarıcı olarak karşılanmıştı ve dönemim şartlarından ötürü herkes bundada haklıydı. Soğuk savaş yıllarıydı ülkemiz iki düşman kutbun A.B.D ve Sovyetler Birliğinin çıkar savaşının ortasındaydı. Ekonomik gücümüz bugünkü düzeyinin fersah fersah altındaydı. Neyse 1983 yılına gelindiğinde askeri yönetimin başı aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Kenan Evren kasım ayında hür seçimlerin yapılabileceğini söyledi. 3 yılllık bu dönemin ardından nihayet hür seçimler yapılabilecekti. Şimdi hafızamda kaldığı kadarıyla bu seçimde yer alacak 3 partiyi ve başkanlarını size anlatayım. Evet askeri yönetim erken seçim kararı almıştı ama bayrağı yine kendilerinin devamı olabilecek bir kişiye (Turgut Sunalp) devretme amacındaydılar. Halkımız nedense Sunalp'ın partisine ambleminden dolayı HOROZ demeyi uygun bulmuştu. İkinci karakter sosyal demokratlerı temsil edecek olan sevimsiz bir kişilik olan Necdet Calp ve Partisi. Ve tabiki üçüncü olarak halkımızın tümünü kucaklayan bir kişilik olan Turgut Özal ve partisi(Turgut özal aynı zamanda 1980-1982 temmuz Türk ekonomisine yön vererek ; karma ekonomiden serbest piyasa ekonomiye geçişin mimarıydı).

Seçim günü olan 6 kasım 1983 pazar günü ülkemizde olduğu gibi bizim ailedede bir heyecan vardı. Bendeniz küçük sinan o tarihlerde 13 yaşına yeni girmiş ve artık çocukluğunun son demlerini yaşamaya başlayan geleceğe umutla bakan bir çocuktu. Size anlatacağım olayın ilk kahramanı olan MELİHA halam(MELİHA YURDADOĞAN) aynı zamanda Trabzon ilinin ilk bayan eczacısıydı babasından itibaren CHP'liliği devam ettiriyordu. Öteki kahramanınız NECLA halam aynen Meliha halam gibi aynı geleneği savunuyorlardı ve bu seçimde hernekadar Sosyal Demokrat olmasada oylarını çoğunluğun düşündüğü üzere ençok oy alabilecek adaya Turgut Sunalp'ın partisine(HOROZ) vereceklerdi . Tabikide abileri olan babam Nevzatında aynı fikirde olduğunu düşünüyorlardı. 6 Kasım günü halalarım oylarını verip öğleden sonra bizim eve geldiler. Bende o sırada can kulağıyla onları dinliyordum Necla halam söze girdi '' abi oyunu bizim partiye Horoz'a verdin değilmi?'' babam aynen şöyle cevap verdi ''Size ne hangi partiye verdiysem verdim'' işte o anda sevgili okuyucularım bir gürültü koptuki Necla halam içinde birikmiş tüm öfkesiyle babama aynen '' ABİ YOKSA OYUNU O TAKUNYALIYAMI VERDİN!'' diyerek Özal'ı kastettiği anı hala daha unutamam. Hayatımda ilk kez o güne kadar hiç duymadığım bir söz olan TAKUNYALI kişiler lafı ile karşılaşmıştım. Aradan 25 yılı aşkın bir süre geçtiği halde o seçim günü öğleden sonrası bizim evde yaşanan o an hala zihnimde dün gibi tazeliğini korur. Ben şunu söyleyebilirim gerçekten rahmetli Turgut Özal o seçim öncesi televizyonda yaptığı sevecen (eline kalem alıp oynatarak) konuşmalar ve tonton sececen tavırlarıyla Türk Toplumunun büyük çoğunluğunda olduğu gibi bizim evdede büyük etki yaratmış ve o seçimin galibide kendisi olmuştu. Buradan babamın( her ne kadar kızkardeşleri tarafından onay görmesede) yaptığı tercihin doğru olduğunu daha iyi anlayabiliyorum. Son olarak 6 yıl önce Meme Kanseri sonucu kaybettiğim biricik halamı MELİHA YURDADOĞAN (1942-1993) rahmetle anıyorum. Diğer anımı önümüzdeki blog yazmda yazacağım.
 
Toplam blog
: 22
: 3190
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Selam, sizlere bloğumda sağlık, spor, tarih ve politika konularında yararlı bilgiler sunacağım. Ben ..