Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Takvim 18 Mart'ı gösteriyor

Takvim 18 Mart'ı gösteriyor
 

Eskiden Saatli Maarif Takvimi vardı. Bütün evlerin duvarlarında baş köşede yeri vardı. Takvimden kopardığımız her yaprak rüzgara kapılıp geçmişe doğru uçardı.

Ön yüzünde o günün tarihi kalın siyah harflerle yazılır, altında da hangi gün olduğu…

Hemen onun altında güzel bir söz ve önemli iklim olayları, tarihi olaylar, bilim adamlarının doğum ve ölüm tarihleri yer alırdı.

Arka sayfasında maniler, fıkralar, yemek tarifleri, tarihi önemi olan olaylar, tarihi kişilerin yaşam öyküleri yer alırdı.

Bir hazineydi o takvim yaprakları aslında…

Bazı günler kalın siyah harflerle yazılmasına karşın o yazıların altın harflerle yazıldığını ta yüreğinizin içinde duyumsardınız. Bir başkadır o harfler, o rakamlar…

Bazıları da sizi yaşamın acılarına götürür. Sisli, soluk yaşanmış ama sizin hiç sevmediğiniz o günlere…

İşte 16 Ağustos 1914 benim hiç sevmediğim, isyanla andığım günlerden birisi. Çünkü o gün Alman donanmasının iki gözdesi "Breslau" ile "Goben" gemileri Çanakkale Boğazından geçerek Karadeniz'e açılmasaydı belki benim anneannem yaşıyor olacaktı. Annem annesiz, ben anneannesiz büyümeyecektim.

O gün bir kırılma noktasıydı. Lord İbrahim Efendi'nin dünyalar güzeli, bakmaya kıyamadığı eşi Vasfiye, Makbule, Bahriye ve Şevket'in annesi altın saçlı Gülsüm Hanım yaşayacaktı belki de…

Belki de Mustafa Kemal Çanakkale'de askerlerine "Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimizi başka birlikler ve komutanlar alabilirler…" demeyecekti.

Belki de babamın babası Rasim Efendi Yemen'de İngilizlere tutsak düşüp yedi yıl Hindistan'da esir kamplarında kalmayacaktı.

Belki de Çanakkale'de bunca asker ölmeyecekti. Ta Avustralya'dan, Yeni Zelanda'dan bilmedikleri topraklara gelip tanımadıkları insanlarla savaşıp, o topraklarda can vermeyecekti bunca insan…

Biz onları tanımıyorduk. Onlar da bizi. Beraber bir çay bile içmemiştik. Ama o insanlar şimdi Çanakkale'de koyun koyuna yatan o insanlar, birlikte güneşin doğuşunu, batışını mutlaka izlemişlerdir. Akşam olunca da yanık türkülerini dinlemişlerdir birbirlerinin…

Hele Türkiye'nin üzerine doğan güneşi Mustafa Kemal'in aydınlığını görmemeleri ne mümkün.

Oğlunu askere gönderip, askerden dönmediğini görünce Çanakkale'de arayan Kastamonulu Kevser ananın ezgisini ise gökyüzüne yavaş yavaş yükselerek yankılanırken hangi yürek dayanır. 18 mart 1918 in takvimin yaprağına altın harflerle yazılmadığını kim söyleyebilir?

Ne diyor Kevser Ana;

"Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Of gençliğim eyvah"

Türkünün tamamını Aydın Tiryaki yayımladı ve aynı zamanda bir Kastamonu türküsü olduğunu da yazısında belirtti.(1)

Bu toprağın çocuklarının binlercesi kefensiz gitmediler mi kara toprağın altına?Avustralya'dan Yeni Zelanda'dan gelen binlercesi de…

18 Mart 1918 de Çanakkale'den bir güneş, bir tarih, bir ulus doğmadı mı?

Saatli Maarif Takvimi her 18 Martta isimsiz kahramanların Çanakkale Zaferini altın harflerle yazmadı mı?

1.http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31079

Resim:http://www.tempodergisi.com.tr/

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..