Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '17

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Talihsiz Temel

Talihsiz Temel
 

matrak.net


Bazen insanların başına gelenlere bakıyorsun da , sonra ”Allaha şükür, hiç olmazsa evimizde yiyecek ekmeğimiz var…” diyorsun. 
 
Bu kadar talihsizlik olur mu. Siz de okumuşsunuz veya TV’de görmüşsünüzdür. Hani derler ya …
 
“İnsanın bir kere ters gitmesin işi, muhallebi yerken kırılır dişi..” Haydi buyurun dinleyin…
 
Trabzonlu Temel Yaşar Yazıcı'nın yaşamı da tam da bu türden. Neye elini atsa talihsizlikler peşini bırakmadı. Başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Biz değil kendisi söylüyor. İşte komedi filmlerine konu olabilecek bir yaşam öyküsü….
 
Adamcağız öncelikle ticaret yapayım demiş, ayakkabı alım satım işine girmiş fakat araya giren madrabazlar elindeki toplu parayı, şöyle böyle 300 000 doları deve etmişler. Temel o işten bir güzel iflas ederek çıkmış. Kurtulduğuna seviniyor. Ticarette bütün birikimini yitirince; şansını  tarımda denemek istemiş.
 
Babadan kalan araziye, Bismillahirahmanirahim, diyerek  marul ekmeye karar vermiş. Bankadan borçla güzel seralar yaptırmış ve oraya marul ekmiş. Marullar yeşermiş çıkmış ama marullarla birlikte, her tarafı salyongozlar sarmış ve marulları bir güzel hıtır mıtır yemişler. Ne yapsın Temel, elde ettiği sakat, yarım marulları da ineklere yedirmiş.
 
Temel bu kez karpuz  yetiştirme işine girmiş. Japonya’da mavi karpuz moda diye, karpuzun tohumunu taa Japonya’dan getirtmiş. Vatandaşın böyle bir şey isteyeceğinden de  eminmiş.. Karpuz fidelerini ekmişler, karpuzları büyütmüşler. Bir sabah bakmışlar ki , haşereler karpuzlara musallat olmuş ve bir iki gün içinde karpuzlar delik deşik olmuşlar… Dört dönüm karpuz tarlası ziyan zebil olmuş gitmiş. 
 
Zararını çıkarmak için, bu kez yine sera işine girmiş. Ve seraya komple maydanos ekmiş… Tam büyüme zamanında kar bastırmış ve kurdukları sera olduğu gibi yere inmiş ve Temel’in tam elli bin lirası da orada mahvolmuş…
 
Temel son olarak Trabzon’dan tam bin tane tavuk almış; onları getirip kümeslere yerleştirmiş; tavuklar yetişmiş, beslenmişler… Sonra birden bire ortaya çıkan “kuş gribi” Temel’in tavuklarının tümünü temizlemiş. Hepsi ölüp gitmişler.
 
Ticari hayatı şimdilik Bir buçuk milyon zararla süren ve koyu Trabzonsporlu olan Temel hala hayata bağlı, umudunu yitirmiyor ve yeni işler, yeni hayaller  peşinde…(izlesene.com)
 
Hikaye bu…
 
Bu bir bakıma hepimizin hikayesi…
 
Kimse öyle ağzında altınla doğmaz. Eh .. bazıları varsıl olarak doğarlar, varsıl olarak ölürler de.. Bazılarının da o duruma gelmeleri için kaç kere iflas ettikleri, kaç kere baş aşağı gittikleri belli değildir.
 
Bazıları hiç vazgeçmez. Düşer düşer yine kalkar..  Ve her zaman işe baştan başlamaya hazırdır. Her ne kadar düşenin dostu olmaz deseler de… Belki de insanın en büyük dostu yine kendisidir. Yeter ki, yüreği, morali yerinde olsun.
 
Bazı insanlar doğuştan biraz talihsiz olabilirler.. Hikayedeki gibi…
 
Padişah Mahmud zamanında, kentte çok talihsiz bir adam yaşarmış. Adı sanı duyulmuş. Bu kişinin adı ve özelliği veya talihsizliği Padişahın da kulağına gitmiş…
 
“Getirin şu adamı saraya, bu mene talihsizliktir, bir de biz de görelim..”demiş Padişah.
 
Adamı getirmişler. Padişah ve erkanı adamı alıp Saray’ın hazine dairesine götürmüşler. Orta yerde altınlar küme halinde yığılmış duruyormuş..” Padişah..
 
“Oğlum al şu küreği, şu altın yığınına daldır… Ne kadar çıkartabilirsen, hepsi senin ..“ demiş. Adam utana sıkıla, sokulmuş, küreği altın yığınının içine daldırmış çıkarmış… Ama ne görsünler… Kürek bom boş… Niye? Meğer adam küreği ters tutmuş… Ondan sonra meşhur mesel söylenilip gelmiş..
 
“Vermeyince Mabut… Neylesin Sultan Mahmut…!”
 
Bazı insanlar böyle mi doğarlar… Yoksa, kendi akılsızlıkları yüzünden mi bu hale gelirler hiç belli olmaz.
 
İnsan sorup soruşturan bir varlıktır. Kendi yaptıklarından ders almasını bilmelidir… Hadi, bir kere düştün, iki kere düştün, beş kere düştüysen bu biraz da talih değil, senin kabahatindir.  (Ama yine de belli olmaz..)
 
İnsan gerekli tedbirleri almalı; hatadan kaçınmak için, bir bilene sormalı, elli kere danışmalıdır..  Her şeyden çok uğraştığı konu üzerinde okumalı, kafa yormalıdır. Yoksa, bir işe baştankara dalarsa, sonunda bazı aksiliklerin çıkması kaçınılmazdır.
 
Ve hayatta girilen her işte bir risk vardır.. Hazır olmak gerekir.. Direnmek gerekir…
 
Yoksa… Ne bileyim ben…
 
Belki de Talihsiz Temel Yaşar’ın hayatından ders çıkarabilmek için onun hayatını bir kez daha baştan okumak gerekir.
 
Dünya bu risksiz hayat yok. Kaybettik diye de ağlamak sızlamak yok. 
 
Osman Bey’in Pehlivanı gibi, yenilip yenilip… “Var mı bana yan bakan..” diye ayağa kalkacaksın.  Ayakta durmak gerek…
 
Yenileni hiç kimse sevmez.  Hayatta başarı esastır.
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..