Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Tam beş candır katledilen!… Gencecik beş oğul!... Tamam mı devam mı beyler?...

Tam beş candır katledilen!… Gencecik beş oğul!... Tamam mı devam mı beyler?...
 

Katledilen beş kişi oldu, tam  beş  can… Canımız… Beş  gencecik oğul…

Yoğun bakımda olanların durumunu, yüreğimiz ağzımızda  izliyoruz.

Yaralılarımız sayısız… Daha kaç ölüm haberi alacağız?

Ethem Sarısülük… Ankara… 27 yaşında… Polis kurşununa kurban gitti. Vuran polis salıverildi. Üstelik ona  polis koruması verildi.Olay sırasında çekim yapan MOBESE kamerası, Ethem  vurulur vurulmaz açısını değiştirdi. Tanıklar yok sayıldı. Olayın üstüne gittikleri için akrabaları tehdit edildi.

Mehmet Ayvalıtaş… İstanbul, Ümraniye… 20 yaşındaydı. Askere gitmeye hazırlanıyordu. Gezi  direnişi nedeniyle  tencere tava çalarak otoyola çıkan 10.000  eylemci  arasındaydı.  Bir gözü dönmüş cip, bir taksiye çarptı. Taksi ve cip  eylemcilerin arasına daldı. Mehmet öldü. Seyit Kartal ise yoğun bakımdaydı.

Abdullah Cömert… Hatay Armutlu Mahallesi… 22 yaşında… Hatay Jandarma İl Komutanlığı’nın fezlekesine göre  Cömert, yakın mesafeden ve gaz bombasıyla başına hedef alınarak vuruldu. Valilik önce açılan ateş sonucu öldüğünü belirtti. Sonra “Akrep” denilen  polis aracından olduğunu, gaz bombası atıldığını ve araçların içinde 2-3 polis bulunduğunu, bu yüzden de failin kim olduğuna dair henüz bir tespit yapılamadığını belirttildi. O bitmek tükenmek bilmez “Geniş kapsamlı” soruşturmaların sonucu ne oldu, hâlâ bilemiyoruz… Ama gencecik bir can daha gitti.

Medeni Yıldırım… Lice’ye bağlı Kayacık Köyü’ndeki karakolun yenileme çalışması sırasında dün yapılan protesto sonucu, çıkan arbede ardından karakoldan ateş edilerek vuruldu. 9 yaralı… 18 yaşındaydı Medeni, daha 18 yaşında…

DirenGezi, DirenLice oldu birden… DirenLice, DirenGezi oldu birden…  40 yıllık düşmanlaştırılma eridi birden... Gezi’yle Lice kucaklaşırken... Kucaklaşırken Gezi’yle Lice,  karıştı kanlar, birleşti topraklar… Dostluk koktu buram buram yeniden… Ethem’in, Mehmet’in, Abdullah’ın, Medeni’nin, Türk’ün Kürt’ün, Alevi’nin Sünni’nin kanları ve anaların gözyaşları  karıştı birbirine birden…

Ali İsmail Korkmaz… Eskişehir…  19 yaşında… Direniş sırasında polis şiddetinden kaçarken kimliği belirsiz kişilerce dense de barışçıl eylemlere saldırmamak için evde zor tutulduğu söylenen  ama artık  tutulmayan, palalarla, çivili sopalarla, ateşli silahlarla ortalığa salınan kişilerce odunlarla vurularak dövüldü. Güç bela hastaneye ulaştı, doktor müsvettesi biri tarafından baştan savıldı. Çok geç müdahale yapıldı. 38 gün yoğun bakımda yaşam savaşı verdi ama kurtulamadı Alicik… Üniversitede öğrenciydi… Ne umutları ne hayalleri  vardı onun da… Katledildi…

Cenazelerine de rahat vermediler… Ali’nin cenazesinde bir yavrumuz daha beyin ameliyatına alındı.

Yoğun bakımdakiler… Gözü çıkanlar… Yaralılar, yaralılar, yaralılar…

Ana babaların yürekleri, “insanım” diyenlerin yürekleri tunçtan olsa dayanır mı?...

Sabır taşları çatlamaz mı?...

Bu yavrularımız, gençlerimiz  şu güzel ülkede itilip kakılmadan, aşağılanmadan, kimsenin yandaşı olmadan özgürce ve adil  bir yaşamdan başka ne istiyorlardı?... Ne istiyorlardı ha?... Ne?...

Faiz lobisiymiş, dış güçlermiş, falanmış filanmış... Geçiniz beyler geçiniz... "Özgürlük, adalet, karar hakkı, diktatorya karşıtlığı" deyiniz  bir zahmet...Üstünü örtmeyiniz kirli örtülerle...

Parklarda, sokaklarda, güle oynaya sorunlarını, dertlerini dillendirmelerine bile tahammül edemediniz?

Sürdünüz Tomalarınızı, Akreplerinizi üstlerine üstlerine…

Attınız mermilerinizi, sıktınız zehirli gazları ve zehirli suları üstlerine üstlerine…

Neden?...Satıp savmalarınız, rantlarınız, komisyonlarınız, gemicikleriniz, mısırlarınız, yumurtalarınız, altın ve pırlantalarınız ve de  bilcümle vurgununuz için…

Neden?... Koskoca toplumda yalnızca bir avuç insanın, yedi sülalesini doyuracak, kâr üstüne kâr katan ticaretleriniz için…

Yetmedi Tomalar,  Akrepler, zehirli gazlar ve sular… Tasmalarını çözdünüz eli palalıların, eli sopalıların…

“Oradan geçiyor” dediniz, saldırdınız...

“Gaz maskesi, deniz gözlüğü var” dediniz, saldırdınız…

“Tencere tava çalıyor” dediniz, saldırdınız…

“Parkı açıyoruz” dediniz saldırdınız; “Parkı  kapatıyoruz” dediniz saldırdınız…

Ne yapmak istiyorsunuz?... Ne yapmak?... Ne?...

Ateşli silahlar da mı vereceksiniz ellerine tasmasını çözdüklerinizin?...  Ateşlere mi vereceksiniz canları yine?… Cayır cayır yakacak mısınız yine?...

Katiller bir türlü bulunamıyor. Saldırganlar korunuyor, yurtdışına kaçırılıyor… Savcılar, yargı görevsizlikte nedense…

Halk,  bilinçle devam ediyor barışçıl eylemlerine… Şimdilik uymuyor sizlere…

Ya o barışçıl  halk da  kendini sizin yöntemlerinizle savunmaya kalksa?… Bir buçuk ay süren bunca saldırıya karşı, “Meşru müdafa” dese?... Bunu mu istiyorsunuz yoksa?...

Hani siz Suriye ve Mısır’daki yandaşlarınıza milyon dolarlarla yardım etmiştiniz ya… Hani siz Suriyeli muhalefeti nasıl beslemiştiniz ya… Silahlar ve lojistik destekle palazlandırmıştınız ya…

Hani, işte, yani… Bu kaygan, bu at izinin it izine karıştığı coğrafyada, birileri de….. Hani yani birileri de…..

Unutmayın dış politikada dostluk yoktur beyler… Siz de Esad’la dosttunuz bir zamanlar…

Aman sakın denemeyin bu yolu… Kırdırmayın halkı birbirine… Sakın… O çok güvendiğiniz sözüm ona yüzde elli içinde de insanlığını yitirmemiş nice kişi var?... Şimdilik suskunlar… İçlerinden söyleniyorlar şimdilik ya da en yakınlarıyla paylaşıyorlar dertlerini. “Bu kadarı da olmaz” diye homurdanmaya başladılar çoktan…

Ürkek ve korkaktır halkımızın çoğu. Güce de tapar korkusundan ve çıkar kaygısında… Ama biriktirir de öfkeyi bir yandan, biriktirir...  

Duyuyor musunuz?... Duyuyor musunuz ha?... Duyuyor musunuz homurtuları?... Hayır, gücünüz sandığınız kadar değil beyler!... Değil…

Ne hileli seçimler yarar işe sonra ne de zorbalık…

Yüzlerce korumanızı atlatın, tebdili kıyafet yapın, tiyatro makyajlarıyla çehrenizi değiştirin, yalakalarınızı aşın ve dinleyin halkı inanmıyorsanız eğer… Dinleyin…

Söylemedi demeyin beyler, söylemedi demeyin…

Aklınızı başınıza devşirin beyler!... Aklınızı başınıza devşirin!...

13.07.2013

Vildan Sevil

 
Toplam blog
: 102
: 882
Kayıt tarihi
: 07.06.11
 
 

1949 İstanbul doğumluyum. Emekli edebiyat öğretmeniyim. Çeşitli edebiyat sitelerinde, çeşitli kon..