Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '08

 
Kategori
Futbol
 

Tam zamanı...

Tam zamanı...
 

milliyet.com.tr galeri sayfasından alınmıştır.


Avrupa Şampiyonası önceki akşam oynanan C Grubu maçı Hollanda-İtalya karşılaşması ile ciddi anlamda vites büyüterek zevkli mücadelelere sahne olmaya başladı. Son Dünya Kupası da dahil olmak üzere gerçekten son zamanların en güzel Şampiyona maçlarından bir tanesiydi.

Böyle maçlar önemlidir. Futbolcuların iştahını kabartır. Nitekim İspanya –Rusya maçında ilk etki hemen görüldü. Yunanistan’ın aklı ise belli ki hala 2004 Şampiyonluğunda. Hala aynı taktikle bu işi götürürüm havasıyla çıktığı İsveç maçında Zlatan engeline takıldı. Aslında Zlatan’ın kilidi açan bu golü Futbolun Kurtuluşunun golüydü diyebiliriz.

Bu akşam oynayacak olduğumuz İsviçre maçı, Avrupa Şampiyonasının büyüyen vitesine ayak uyduracak mı, yoksa uyduramayacak mı açıkçası merak ediyorum. Umudum var. Nedenlerim de var.

Birincisi bir çok yorumcu tarafından alaşağı edilen teknik heyetimiz ve oyuncularımız bu anlamda farklı bir hırsla çıkacaklar sahaya. İkincisi ise rakip İsviçre. Ne ilginçtir ki, bu ülke ile girdiğimiz anlamsız gerginlik sonucu bu şampiyonaya geliş yolunda oynadığımız maçlarda ceza aldık. Haklıydık ya da haksızdık. Ancak oyuncularımız için bu maç bir Yunanistan maçından bile daha anlamlı hale geldi. Motive olmakta fazla zorlanacaklarını zannetmiyorum.

Futbol kalitesi açısından bire bir karşılaştırdığımızda İsviçre’ye karşı terazinin kantarı bizden yana. Tek sorunumuz sinirlerimize hakim olabilmek. İşte bunu başarırsak bu maç bizim için ciddi bir çıkış maçı olur. Hatta erken bulabileceğimiz bir golle fark bile atabiliriz.

Tarih, umut verici rastlantılarla bu gece daha rahat olmamız gerektiğini gösteriyor bizlere. Belçika, Güney Kore ve Japonya… Başka deyişle evsahiplerine karşı daha önce almış olduğumuz zaferler bu akşama ait umutlarımızı yükseltiyor.

Kısaca nereden bakarsak bakalım bu gece güzel olacak gibi görünüyor. Ben yorumculardan yana bir rahatlama yaşayacağımızı hiç düşünmüyorum. Galip gelsek bile, onlar gene kendi egolarını tatmin etmek için “Ben demiştim…”, “Portekiz maçında neden bu kadro ile oynamadık…” vs.vs. gibi cümlelerle iğnelerini batırmaya devam edecekler.

Sonuçta ay-yıldızlı formayı kim taşırsa taşısın (marco dahil), hakkını vermek için elinden gelen mücadeleyi veriyor. Zaten vermemesi gibi bir şey de düşünülemez. Sadece destek olunsa, isimler kim olursa olsun gereğini yapar.

Biz 2-0 yenildik ilk maçta. Ancak ne kadrolarla 3-0 lık, 4-1 lik mağlubiyetler alanları da seyrettik. Ne kadrolarla bizim gibi 2-0 yenilenleri de seyrettik. Tabi ki kötü örnekleri örnek almıyorum. Ama futbolun güzelliği sonucunda 3 ihtimalden birini barındırıyor olması. En önemlisi de sporun ruhuna saygı adına, bu sporu yapanlara saygı duyulması ve sonuca göre değil oyunun ruhuna göre yorumlar yapılmasıdır.

Bu açıdan Uğur Meleke’yi can-ı gönülden tebrik etmek istiyorum. Bu turnuvada belki de en profesyonel futbol yorumları yapan tek insan. Tabi ki engin bilgisinin bunda katkısı çok büyük. Profesyonellik budur. Madem bu işi yapıyorum, o zaman araştırmalıyım, her şeyi öğrenmeli ve bilgi sahibi olmalıyım prensibiyle hareket etmesi yeni yetişen gençlere örnek olmalı.

Yorumları yorumlamak herkesin yapabileceği bir şeydir. Önemli olan ilk yorumu adam gibi yapabilmektir. Bu yüzden tebrikler Uğur Meleke. Başarılarının devamını diliyorum. Türkiye’de bir Kenan Onuk vardı. Tabi ki O’nun ufku inanılmayacak kadar genişti. Sporun her dalı, (Tenis, basketbol, futbol, atletizm vs.) jazz müzik. Dopdolu bir hayat. Ve en önemlisi izleyiciye ve sporcuya saygı. Umarım Uğur Meleke’de en azından futbol anlamında Kenan Onuk’dan kimsenin devralamadığı bayrağı devralır.

 
Toplam blog
: 85
: 1006
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1971 yılında Ankara'da doğdum. İzmir'de yaşıyorum. En büyük tutkum FutBol. Ve tabi ki Fut-Bol da bil..