Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Tamer Karadağlı, "dönek" Halil Ergün'e neden destek verdi!

Tamer Karadağlı, "dönek" Halil Ergün'e neden destek verdi!
 

Sinema sanatçısı Halil Ergün, bir televizyon programında AK Parti'ye oy verdiğini söyleyince, beklenen oluyor ve Halil Ergün, laikçi sanat çevresi tarıfından "aforoz" ediliyor.

Laikçi 'papaz'ların aforoz şekli, "din"inden dönen kişiyi "dönek" ilan etmeleridir malum. Halil Ergün, en yakın çevresinden anormal tepkiler alıyor, kırk yıllık dostları sanatçıya sırt dönüp nanik yapıyorlar.

BUGÜN  gazetesine verdiği röportajda bu vahim durumu şöyle dile getirmiş Halil Ergün:

" Katıldığım o programın sonuna doğru film yönetmeni arkadaşımız Kutlu Ataman, “Ben AK Parti’ye oy verdim” deyince ben de düşündüm. O öyle söyleyince, “Ben de AK Parti’ye oyumu verdim” lafını söylemem gerektiğini düşündüm birden. “Ben de verdim” demeseydim, kendimi affetmezdim. Kendimi namuslu hissetmezdim. Kendimi korkak ve namert hissedebilirdim bunu söylememekle. Birden muhasebe yaptım ve söyledim."

Sanatçı bunu söylemiş söylemeye de başına gelecekleri de hissetmiş anlaşılan...Söylerken sanki bir "suçu" itiraf ediyormuş psikolojisi içerisinde...Sanatçının bu tedirginliğinde ne kadar haklı olduğu da haber duyulur duyulmaz anlaşılıyor zaten.

Mahalleli veryarsın ediyor Halil Ergün'e: "vay sen misin AKP'ye oy veren" cinsinden "döneklik" suçlamaları başlıyor. Tabii, her AK Partiye oy verenin bir menfaat beklentisi olduğu hezeyanlarını da ilave ederek...

Bu arada sinema ve televizyon sanatçısı Tamer Karadağlı da; "Ben de AK Partiye oy vermiş olabilirim, ne olacak" diyerek Halil Ergün'ü savunmuş...Dikkat ederseniz Tamer Karadağlı da "verdim" diyemiyor; vermiş olabilirim, diyor. İşte, bu ülkedeki mahalle baskısının  en açık ve en acı örneği...

Bu tür "döneklik" yaftasının daha önce Sezen Aksu gibi sanatçılara da asıldığını ve hatta Sezen Aksu'nun memleketi olan İzmirdeki, ismini taşıyan sokaktan isminin silinmek istendiğni biliyoruz.

Daha önce de yazdığım gibi, AK Partinin her seçimde daha çok oy alarak iktidarını sürdürmesi, bu ülkedeki "azınlık olsak da devlet bizimdir" inancındaki laikçi-solcu-Kemalistleri şoke etti. Hala o travmanın etkisinden kurtulamadılar.

Giderek daha fazla "tüzel"leşiyorlar. Giderek daha fazla gettolaşıyorlar. Çünkü, "başkaları cehennemdir" inancını taşıyorlar içten içten...O başkalarının da AKP'liler olduğuna hiç şüphe yok.

Yakında, kapılarında "AKP'liler Giremez" yazan siteler, apartmanlar görürseniz şaşmayın. Bu patolojik hal aklı mantığı rafa kaldırmış durumda.

Durumu Halil Ergün şöyle özetlemiş:

" Her şeye karşı olmak, muhalefet olmak demek her adımı reddetmek anlamına gelmez. Bunu artık öğrenmeliyiz çünkü yaşamayı ertelememek lazım. Ortak dille, ortak elle ortak emekle bir şey yapılması gerekir, Anayasa meselesi gibi. İşte paşaları yargılıyorsun ama onların kurduğu faşizan bir anayasanın gölgesinde oluşturulmuş seçim ve partiler yasasıyla muhalefet ediyorsunuz, milletvekili oluyorsunuz. Ne menem bir ilişkidir bu? Bu ne lahana turşusu? Bir yurttaş olarak bunu açıkça söylüyorum."

Halil Ergün söylüyor ama kim dinliyor. 80 Yıllk psiko-sosyal yükleminin vahim sonucudur bu yaşananlar.

Tamer Karadağlı bir de Kemal Kılıçdaroğlu beye bir çağrıda bulunmuş ve ülkenin Başbakanına saygılı hitap et, demiş...Sen, istemesen de o ülkenin seçilmiş Başbakanıdır, diyerek Kemal Bey'in Sayın Başbakan diye hitap etmesini istiyor.

Oysa, Kemal Bey, ağzını iyice bozarak, nerdeyse küfre varan ifadelerle muhalefetini "sertleştiriyor"...Aksini yapsa bu defa da gettolaşan kesim "bu ne yumaşaklık" diye kızıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu ne yapsın! Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal...O da tam karşışındaki Başbakana tükürmeye çalışıyor.

Ama, Başbakan yönünden rüzgar çok daha sert esiyor!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..