Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '06

 
Kategori
Müzik
 

Tango müziğinin elementleri

Tango müziğinin elementleri
 

Sesleri oluşturan notaların birer sözcük olduğunu düşünürsek, uygun sözcüklerle kurulu cümlelerden oluşmuş paragraflar şeklinde ifade edilen bir anlatının müzik dilindeki karşılığı da, beste olsa gerek. .

Bir tango bestesinde sözcük öbekleri oluşturmak, Tango müziğinin yapısının önemli bir bölümünü oluşturmakta. Tango müziklerinin bir çoğu, müziğin 16 yada 32’lik vuruşlarından oluşan sözcük öbekleri ile gruplanmış. Bu anlamda Tango müziği; paragraflarla (majör öbekler), cümlelerle (minör öbekler) ifade edilen bir anlatı ve cümlenin sonundaki nokta da Tango kapanışı.

Tango müziği bir hikaye gibi…

Tangonun kentsel bir müzik olduğu kesin; Bs. As. ’in 1880 yılında Arjantin’in başkenti olmasının ve asrın sonlarına doğru gerçekleşen göç dalgasının ardından, aynı kap içinde erimeye başlayan Avrupalı göçmenlerin, "criollo"ların(1), siyahların ve yerlilerin bir ürünü. Buradan yola çıkarak Tangonun; Endülüs flemenkosu, güney İtalyanların melodileri, Küba habenerası, Afrikalıların candombe ritimleri ve vurguları, Avruplalıların polka ve mazurkaları gibi bir dizi müzikal etkiyle yoğrulduğunu düşünebiliriz.

Tango, göçmen tarihi ile aşılanmış bir müzik. .

Bugün, kulaklarımızın aşina olduğu anlamda "Arjantin Tango" olarak adlandırmakta güçlük çekecek olsak da, Bs. As. de "tango"ların duyulmaya başlandığına dair ilk kanıtların 19. yy ortalarına dayandığı söyleniyor. O dönemlerin orijinal üçlüsü olarak; keman, gitar ve flüt birlikteliği görülüyor veya tango, solo piano ile genelevlerde, kaberelerde çalınıyor.

Bir asır kapanıp yerini yenisine devrederken, güçlü bir göç dalgasının çoğu Napolili olan İtalyanları Buenos Aires’e savurmasıyla birlikte bu kent, keman çalmanın çok daha lirik bir stiliyle ve Napoliten şarkıların melodik etkisiyle tanışacaktır. Tangonun ‘melodik güzellik’ karakteristiğinde, bu etkinin önemli bir payı olduğu tartışılmasa gerek. Bu dalganın hemen ardından, tangonun simgesel enstrumanı bandoneónun, büyük olasılıkla Alman göçmenlerin koltuğunun altında ya da gemicilerin beraberinde bu liman şehrine varmasıyla, ancak 19. yy sonlarına-20. yy başlarına doğru, klasik tango orkestrasının doğuşuna tanık olunacaktır.

Notaların konumlanmasında görünür hiçbir sıralı ilişki olmayan ve körüğün açılıp kapanmasına göre farklı iki ses çıkaran, körüğün iki ucundaki iki klavye üzerine yerleşmiş butonlarıyla bu enstruman, öğrenilme ve çalınma güçlüğü engeli bir kez aşıldıktan sonra ‘bandoneonista’ların(2) dizlerinin üstünde, olağanüstü, aklın alamayacağı ve akıldan çıkması imkansız sesler yaratacak ve 1940’larda Leopoldo Federico’nun (3):

"Bandoneón olmaksızın da tango çalabilirsiniz ancak o olmadan, tangonun tarihine, köklerine ve yönününe dair bir kavrayışa sahip olamazsınız…" cümlesinde ifade bulduğu gibi, neden tangonun vazgeçilmez sazı ve simgesi olduğunu tüm dünyaya duyuracaktır…

(1) Criollo : Güney Amerika kolonilerinde Avrupalı anne babadan doğma kişiler, toprak halkı

(2) Bandoneonista : Bandoneón enstrumanını çalan kişi, Bandoneonist

(3) Leopoldo Federico : Tangonun altın çağı olarak adlandırılan 1940-1950’lerde ayaktaya kalmaya çalışan büyük müzisyenlerden biri

 
Toplam blog
: 45
: 2228
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

"Artık makine ile değil, insanla iletişim kurma" kararımın ardından IT sektöründeki kariyerimi nokta..