Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '09

 
Kategori
Futbol
 

Tanık olduğum Beşiktaş tarihinin en iyi 11'i

Tanık olduğum Beşiktaş tarihinin en iyi 11'i
 

Beşiktaş'ı ilk tutmaya başladığım yıllardaki kadrosu



Beşiktaşlılığımın 25. yılı dolmak üzere.

Beşiktaş’ı ilk olarak 1984-85 sezonunda tutmaya başladığımı hatırlıyorum. İtiraf edeyim daha önceki yıllarda Fenerbahçe’yi tutuyordum. Bu değişimde Metin – Ali – Feyyaz üçlüsünün etkisi muhakkak oldu. Ama galiba esas etken o dönem oldukça genç, disiplinli ve uyumlu bir ekibin (altyapı kuşağının) bir araya gelmesiydi. Metin – Ali ve Feyyaz üçlüsünün, gençliği ve futbola yeni bir heyecan getirmesi kadar, profesyonel futbolculukla beraber aynı zamanda üniversite eğitimlerine devam eden kişiler olarak yeni tür futbolcu kültürüne işaret etmeleri de bu beğenimde etkili olmuştu.

Bu yirmi beş yıl içinde Beşiktaş sevgim ve heyecanımın giderek köreldi. Bunda futbolun bir endüstriye dönüşmesi, Beşiktaş’ın bu dönüşümün en keskin yaşandığı kulüplerden birisi olması ve benim takımı tutmama neden olan gerekçelerin günbegün erimesi elbette etkiliydi. Ama öznel olarak, bende gençliğin dolu ve sınırsız heyecanının yerini, yaşlanmanın dizginlenmiş ve dengeli taraftarlığına bırakması da önemli nedenler arasında.

Taraftarlığımın 25. yılı olduğunu fark edince, geçirdiğim 25 yılın en iyi Beşiktaş on birini çıkarmak istedim. Ama bunun ilk düşünüldüğü kadar kolay olmadığını da kısa sürede fark ettim. Yirmi beş sezonu zihinden geçirmek, ön plana çıkanları ayıklamak, benim gibi unutmak gibi bir sakatlığı olan bir insan için mümkün değildi. Bu nedenle önce yirmi beş sezonun kadrosunu internetten tek tek döktüm.

Ama ortaya çıkan çok sayıda isim arasından, 11 futbolcuyu ayıklamak kolay olmadı. Kolay olmamasında esas etken ise, aslında çok yetenekli olan ama Beşiktaş’da kısa süre görev aldığı için diğer futbolcular kadar iz bırakmayan isimlerle, yetenekleri daha sınırlı ama Beşiktaş’a uzun süre hizmet etmiş ve başarılarda katkısı olan isimler arasında tercih yapmak zorunluluğu idi. Bunun için en iyi örnek, Beşiktaş’da bir sene kalan Les Ferdinand’la, 10 sene Beşiktaş’ta oynayan Feyyaz Uçar arasında tercih zorluğudur.

Bu konudaki tercihlerimi her bir mevkii için detaylıca aktarmaya çalıştım; İşte İlk on birim;

Kaleci;

Oscar Cordoba;

Beşiktaş takımının geleneksel kriz yaşadığı mevkiler vardır. Bunlardan ilki sol açık, ikincisi ise kaleci mevkidir.

Beşiktaş’ın hiçbir zaman bir Simoviç’i ve Schumacher’i olmadı. Mahallede top oynayan çocuklar hiçbir zaman Beşiktaşın kelecilerine özenmediler. Çünkü oldukça vasat kaleciler geldi geçti ya da Beşiktaş’ta oldukça vasat performanslar gösterdiler. Performans konusunda en iyi örnek Engin İpekoğlu’dur. Beşiktaş’da sıradan bir kaleci özelliği gösterirken, Fenerbahçe’de iz bırakan kalecilik bir performansı sergilemişti.

Beşiktaş’da kalecilik yapan, Zafer, Adem, Jurkoviç, Bako, K. Metin, Şener, Aumann, Fevzi Tuncay, Mrmiç, Shorunmu, Kjaer, Asper, Myhre, Oscar Cordoba, Murat Şahin, Runje, Hakan Arıkan, Rüştü gibi isimleri kısaca gözden geçirdiğimizde, açıkcası gidişi ne kadar şaibelide olsa kalecilik yetenekleri açısından en üst düzeyde ismin Oscar Cordoba olduğunu düşünüyorum. Yedek seçmem gerekirse mevcut kaleci Rüştü Rençber’i tercih ederim.


Defans;

Gökhan Keskin, Alpay Özalan, Guiaro Ronaldo

Takımın sistemini belirlerken, sistemine karar vermeme neden olan şey Beşiktaş’ın diğer bir sorunu olan bek problemiydi. Beşiktaş’ın taraftarı olduğum ilk dönemlerde bir sağ bek sorunu vardı. Teknik direktörler o dönem Hüsamettin’e mecbur kalmamak için, forvet futbolcularından sağ bek imal ederlerdi. Ali Gültiken’de bu isimlerden birisiydi.

Ama Beşiktaş’ın bek probleminin esas nedeni futbolcu bulamamak değildi. Aksine çok istikrarlı bekleri oldu Beşiktaş’ın. Ama o istikrarlı isimler hep Beşiktaş’ın aşamadığı, aşma basiretini gösteremediği isimler oldu. Bu isimleri sayacak olursak, solda Kadir Akbulut, Mutlu Topçu, İbrahim Üzülmez, sağda (takoz) Recep Çetin’di. Stoper olarak da bu tarz futbolculara Ali Eren Beşerler’i ekleyebiliriz. Bu isimlerin tamamının ortak özelliği, futbolculukları vasat, becerileri kısıtlı ama fiziksel güçleri, dayanıklılıkları ve devamlılıkları üst düzey futbolcular olmasıydı. Oysa üst düzey bir takım olmanın yolu bu tarz futbolcuları aşmaktan geçmesine rağmen Beşiktaş bunu çok az başarabildi.

Öne çıkan isimler ise defansın göbeğinde becerileri daha üst düzey olan isimler oldu. Bu isimlere yedek olarak Carlos Zago ve bence Beşiktaş için kötü bir kayıp olan Serdar Kurtuluş’u seçebilirim.


Orta Saha;

Nihat Kahveci, Federico Giunti, Mehmet Özdilek, Fabian Ernst

Biliyorum Rıza Çalımbay’a haksızlık yapmış durumdayım. Onun isminin geçmediği, Beşiktaş tarihine dair bir ilk on bir düşünmek mümkün değil. Fakat burada bugün sahada olsa iyi olacağını düşündüğüm takım için Rıza yeterli olmayabilirdi. 1980’lerin futbolu için Rıza Çalımbay muhakkak ki tartışılmaz bir isim. Ama sırf fizik gücü ve hırsa dayalı bir futbol bugünü ne yazık ki tam olarak karşılamıyor. Rıza’nın yer aldığı her listeye büyük saygı duyarım. Ama ne yazık ki benim tercihim, Beşiktaş’da iken sağ açık/orta sağ oynayan Nihat olurdu. Ki Nihat’ında hırsı, devamlılığı ve fizik gücü Rıza’dan aşağı olmamakla birlikte, onun üstüne çıkan özelliklere de sahipti.

Orta sahada Beşiktaş'ın hep iyi alternatifleri olduğunu düşündüm. Fikret Demirer, Ziya Doğan, Şenol Fidan, Zeki Demirkubuz, Ayhan Akman, Tümer Metin, Roony Johnsen, Sverisson, Zlatko Yankov, Yasin Sülün, Cemal Sellami, Tayfur Havutçu, Miroslav Karhan, Marcus Münch, Amaral, Kaan Dobra, Daniel Pancu, Koray Avcı, Rodrigo Tello, Matias Delgado gibi isimler belirli bir çizginin üzerinde olan isimlerdi.

Yukarıdaki isimler arasında ideal bir sol açık/orta sol yok. Ama bunda benim değil Beşiktaş takımının suçu var. 25 yıllık kadro içinde ideal bir sol kanat oyuncusu hiç olmadı Beşiktaş takımının. Akla gelebilecek isimler olarak Alan Walsh, Mitar Mrkela ve en son Rodrigo Tello sayılabilir. Ancak bu isimlerin olmadığı zamanlarda, Zeyer, Sergen Yalçın, Mehmet Özdilek, Serdar Topraktepe, İbrahim Akın ve Ricardinho’dan sol kanat oyuncusu imal edilmeye çalışıldı. Oysa hiçbirisi bu mevkiinin özelliklerine sahip değildi ve dolayısı ile bu görevi tam olarak yerine getiremediler. Bu nedenle bende kadromu belirlerken, sol kanadı boş bırakacak şekilde 4’ü orta saha kurdum.

İlk tercih edeceğim yedekler; Tayfur Havutçu, Tümer Metin ve Roony Johnsen olurdu.

Hücum;

Metin Tekin, Sergen Yalçın, Les Ferdinand

Bu üçlü hayatlarının en verimli halinde sahaya çıksalar, bir arada ne kadar veriml ve uyumlu olurlar bilemiyorum. En iyiler sıralaması sırasında zorlansam da, bu üç isimde karar kıldım.

Elbette Feyyaz Uçar, Ali Gültiken, Fani Madida, Ertuğrul Sağlam, Oktay Derelioğlu, Stefan Kuntz, Daniel Amokachi, Ahmet Dursun, İlhan Mansız, Pascal Nouma, John Carew, Ailton, Bobo, Nobre’nin çoğu bu listede yer alabilecek kadar yetenekli isimler. Kiminin singe olma özellikleri, kimisinin kariyeri, kimisinin de yetenekleri onları ön plana çıkarıyor.

Bu listede ise, belki Beşiktaş’ta oynama süresi az olsa dahi, kariyer ve yetenek açısından en öne çıkan isim Les Ferdinand’tı. Bu nedenle oynadığı çok kısa sürede bile büyük iz bırakmıştı. Elbette bunda, sonradan pankartı dahi yapılan, Schumacher’e attığı muhteşem golün etkisi oldukça fazlaydı. Sergen Yalçın ne yazık ki bu ülkenin en yetenekli ama bir o kadar da futbolculuk hayatı en verimsiz geçen isimlerden birisi oldu. Ama bu haline karşın bu ülkede Oğuz Çetin ve Mehmet Özdilek’le birlikte forvet arkasının en iyi isimlerindendi. Metin Tekin isminde uzun süre kararsız kaldığımı söylemem lazım. Ama 80 yılların genç kuşağının Beşiktaş’ı tercih etmesinde etkili olan bir ismi es geçmek olmazdı.

İlk yedek tercihin Feyyaz Uçar olurdu.


İlk onbirim tekrar;

Oscar Cordoba
Gökhan Keskin, Alpay Özalan, Guiaro Ronaldo
Nihat Kahveci, Federico Giunti, Mehmet Özdilek, Fabian Ernst
Metin Tekin, Sergen Yalçın, Les Ferdinand

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..