Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '07

 
Kategori
Sinema
 

Tanıştırayım: O sinemanın gizli kahramanı

Tanıştırayım: O sinemanın gizli kahramanı
 

Sinemanın doğuşu kime sorulsa verilecek ilk cevap Fransız Luimere kardeşlerdir. 19. yüzyılın ikinci yarısında sinematografi denilen bir aygıtla hareketli görüntüyü elde eden bu iki çılgın Fransız kardeş elbette sinemanın doğuşunun kahramanlarıdır. Ama bir de gizli kahraman var ki onu anmadan sinema tarihinden bahsetmek mümkün değildir. İngiliz fizik bilimcisi Peter Mark Roget.

Luimere kardeşler ilk film gösterimini 1895 yılında Paris'te bir kafede gerçekleştirdiler. Fabrikadan çıkan işçiler, bir trenin istasyona yaklaşması gibi görüntüler vardı bu sessiz filmde. Ve kafeyi dolduran meraklılar istasyona yaklaşan trenin gelişini gördüklerinde dehşete düşmüşlerdi. Çünkü tren üzerlerine geliyor gibiydi. Ve bunu hayatlarında ilk kez film üzerinde görüyorlardı.

Luimere kardeşler hareketli görüntüleri kaydeden ve gösteren aygıtlarıyla sinemanın doğuşuna imza atmışlardı. Aslında onların buluşu sinema değil sinematografiydi. Çok çok belgeseldi. Çünkü onlar aygıtı fotoğraf makinesi gibi kullanıyorlardı. Oysa asıl sinemayı başlatan. Düşlerini filme aktaran çılgın adam George Miles'ti. (Miles henüz 1900'lü yılların başlarında Aya Seyahat adında bir bilim kurgu çekmiş olduğundan benim ayrıca hayranlığımı kazanmış bir serüven adamıdır. George Miles denen deliyi ayrı bir yazıda yazacağım.)

Gelelim yazımızın ve sinemanın doğuşunun asıl gizli kahramanına. Peter Mark Roget fizik alanında çalışan bir İngiliz'di. Roget 1824 yılında The Persistence Of Vision With Regard To Moving Objekcts adıyla hareket halindeki cisimlerin görüntüleri üzerine kuramsal bir çalışma yapmıştı. Bir defterin sayfalarına sıralanan görüntüler sayfalar hızla çevrilince hareketleniyordu. Roget hareket halindeki resimlerin sürekliliğini bulmuştu. Bu sinemaya da ilham veren gözün optik yanılmasının keşfiydi. İnsan gözü belli bir hızdan sonra ardı ardına önüne gelen resimleri ayıramıyordu.

Roget'in bu kuramı ile sinematografiye kadar uzanacak bir çok buluşun da önü açılmıştı. Bugün sinema salonlarında birbirinden güzel filmler izleyen benim gibi sinema aşığı insanların mutlaka minnet duygularıyla anması gereken bir gizli kahraman, bir çılgın adamdır İngiliz Peter Mark Roget. Bir diğer çılgın ise hayranı olduğum George Miles'tir.

Bugün iki saatlik filmler izleyip eleştirdiğimiz sinemayı batılı bilimadamları ve sinema adamları müthiş özverili çalışmalarla bulmuş ve insanlığa armağan etmişlerdir.

Dünyada sinema bilim kurgu filmleriyle başlamıştır. Ne yazık ki ülkemiz Türkiye'de hala bilim kurgu ya da fantastik filmler çekilmemekte ya da çekilememektedir. Çekilmeye çalışılanlar da dünyadaki örneklerinin kötü birer kopyasıdır. Bilimde ve sanatta ilerlememiz, Rogetler, Milesler, Luimereler çıkarmamız gençlerin hayallerine önem vermekten geçmektedir ki ne yazık ki biz hala gençlerin hayallerinden korkan, onların önlerini kapatan bir toplumuz. Hayalleriyle yaşlanmakta olan bir çılgın çocuk olan bendeniz şu yazımda yetersiz bilgilerimle bir hata ettimse affola. Hepinize sinema ve hayal dolu günler dilerim.

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..