Tanrı alfabesi

Fidanlarım kesilirken

gencecik bedenleriyle dağda

yok pahasına yakamozlarım satılırken

                              gümüş renkli ağlarda

umut eker

umut hasat ederiz tarih boyu

soframızın her öğünü hep onundur

onu böler

onu yeriz

aç karnımızı

aç aklımızı  nasıl da doyurur

                                   nasihat somunu...

 

 

zift gibi bir geceydi

ihanetin namlusu üzerimde

yıldızlara kanmıştım ben

dolunay çarpmasaydı gözlerime

aydınlıktı,ben kanarken dağlar

yıldızlar gözlerimde ağlar.

 

dostun hain çığlığı

duyar it,dağlar ötesinden sahibinin ıslığını

mermi değil beni yakan, it ısırığı.

sen

kuytuda hırlayan

aydınlık pısırığı

sana it bile diyemem aslında

it,kemik atana dişlemez

azı dişin ejderha olsa ,anamın yüreğine işlemez!

 

melek eşit

         şehit

olsa da canım tek günlük kelebek

bu ruh,bu kan, sizleri ilelebet izleyecek

barikat olsa da ağası,beyi,abc'si abd'si

yazacaktır bu topraklar da son sözü

                                       Tanrı'nın Alfabesi.

...

...

sonra bir gün bir haber geldi

dağ gibi beden de heykel gibi üniforma

"oğlun"dediler...

ben anladım

      o günden beri hiç ağlamadım...

 

 

31 ekim 2007