Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Tanrı'nın bestesi

Tanrı'nın bestesi
 

Bir müzikti tek kişilik söylenen, tek kişilik makamlı, tek kişilik notalı, tek kişilik acemaşiran…

Sözleri rüzgarların getirdiği bir sarhoşluğu andıran ve ondan geride bir hafiflik bırakıp giden.

Bitmeyecek izlenimi veren, yine de hep bitecekmiş hissi ile ürperten.

Hep hayatla iç içe yine de bazen kopuk, içine geri dönebilmeyi hep maddi şeylerin ardında sanan ve uzun soluklu…

Bir müzikti hep kendi başına mücadele eden…

Öyle bir müzikti ki aşk hep hedefinde.

Yaşam aşk ile iç içeydi. Bazen yaşam bir aşktı şarkının sözlerinde bazen de aşk bir yaşamdı.

Hep bir nota bir sonraki notanın melodisini fısıldıyordu kulaklara.

Belki de o müzik böyle anlamını yitirmiyordu.

“Hakikat nedir ?” diye sordu birisi, diğeri cevap verdi “İşte o ses hakikat!”

Hayat bizi bize anlatıyordu o müziğin içindeki ılık ve bazen de serin esintilerle kuşku götürmeyen huzurlu aynı büyüyü hepimize fısıldayan seslerle birlikte…

Bazı akşamlar vardır ya da bazı sabahlar gerçekten yaşadığını hissedersin iliklerine kadar…

Bu “an” ya çok anlamlı görünüyordur ya da anlamsız bir ayrıntıda saklıdır ama sana yine o müziği hatırlatır.

İçinden şükredersin sessizce o yüce yaratıcıya…

Korkunun içinde saklı duran endişeden sımsıkı tutarsın kendini bazen, tetikte kalakalırsın öylece.

İşte orada, kendinde ve varlığında değil yokluğunda, hiçliğinde varolan o müziği hatırla…

Çünkü gerçekten hissedebiliyorsan içindeki o ilahi sesi hiçliğinin sesi olacaktır o aynı zamanda.

Bir müzikti tek kişilik söylenen, tek kişilik makamlı, tek kişilik hüzzam…

Sözleri hüzünlü, sözleri sen sözleri senin senden öte sana yakın hallerin…

Kendi görüntünü kendi aynandan seyretmek gibiydi o müziği dinlemek.

Bize çok tanıdık görünen , daha önce hissetmişiz gibi gelen bir duyguyu tekrar yaşamak gibi…

İşte o anda o müziği ve o müziğin yüceliğini hayat gibi, aşk gibi, sen gibi ve senin senden öte ve sana yakın hallerin gibi dolu dolu yaşarsın.

İçine yöneldiğin ya da yönelmeyi denediğin anlarda bir ses duydun mu hiç ?

İlahi, sesi ile birlikte aslında sessizliği anlatan, seni dinginleştiren bir ses duydun mu ?

Sesi duyduğun anda başlayacak o müzik hem hüzzam, hem acemaşiran, bütün makamlar…

Tanrı’ nın bestesiydi tüm duydukların, eğer duyabildiysen onun enerjisi ve içsel müziği…

Duyabilmek güzeldir hem sesi hem sessizliği aynı anda, hem hayatı, hem yaşamın içinde hep olan yine de duymayı reddettiğimiz tınıları.

Bir es yeter durup dinlenmeye müziğin sonsuzluğu içerisinde…

Hayatta da bazı esler vermeyi özler miyiz ?

İnsan yok olabileceğini anladığında içindeki müziğe eşlik eder hale gelebilir.

Bir hiç olduğumu anladığımda hep var hissetim kendimi, yaşamın ve müziğin içinde var oldum o zamanlar.

Bir müzikti işte…

Anlatıldıkça anlamını yitiren, susunca daha da çok hissedilen, bazen de özlenen...

 
Toplam blog
: 69
: 720
Kayıt tarihi
: 17.10.06
 
 

Ben 1982 İstanbul doğumluyum. Selçuk Üniversitesi Süt ve Ürünleri ve Anadolu üniversitesi Çalışma Ek..