Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '12

 
Kategori
Yılbaşı
 

Tanrı'nın bir hediyesidir yeni yıl...

Tanrı'nın bir hediyesidir yeni yıl...
 

Eskiyen 2011’i geride bırakırken bambaşka umutlarla tutunduğunuz 2012’nin yüreğinizden geçen her şeyi size sağlıkla birlikte getirmesi dileğiyle.


Söyleyin haydi kaç koca yılı eskittiniz? Kaç yeni yılı kucaklayacaksınız? Ruhu vardır yılların da, yaşanmışlıkları. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, mutlu ya da hüzünlü, yaşadıklarımız değil midir yıllara ruh katanlar?

2011 yılının son günlerini yaşıyoruz. 2012 ye ne kaldı ki şunun şurasında?


Pırıl pırıl ışıklar bir yanıp bir sönüyor evlerin pencerelerinde, mağazaların vitrinlerinde, büyük sitelerin bahçelerindeki ağaçlarda. Belki de gelecek günlerin hep aydınlık olması dileğiyle yanıyor o küçük, sevimli, renkli lambalar. Müjde peşindeler.


Neler neler barındırır yeni yıl içinde yitip giden yılın peşinden? Umutları, hayalleri, sevgileri, neşeleri, hayal kırıklıklarını, coşkuları, heyecanları, yenilgileri, başarıları, kaybetmeleri, doğumları, ölümleri, düğünleri, ayrılıkları, kavuşmaları, karşılaşmaları, tesadüfleri, varsayımları, aşkları.


Takvim sayfalarındaki ayların hepsi başka bir yola ulaşır günler yürüdükçe. Pazartesiler, salılar, çarşambalar, perşembeler, cumalar başka başka iz bırakır belleğimizde. Hafta sonlarına saklarız kendimize ait saatleri. Dinlence zamanıdır cumartesi, pazarlar. Özgür günlerimizdir. Bunun için çok özeldirler. Hafta içinin koşuşturması arasında yapamadığımız pek çok şeyi yapmak için biriktirdiğimiz dolu dolu geçip giden iki koca gün. İki koca güne rağmen yığdığımız şeyleri taşımaya gücü yetmeyen günlerdir hafta sonları.


Birbirine zincir gibi eklenen günler, haftalar, aylar. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış. Derken bitiverir yıl. Umutlar eskimiştir artık eski yılla birlikte. Şimdi yeni bir yıla yelken açma, kürek çekme zamanıdır. Bilinir ki nefes alınan her gün özeldir. Ve gözlerinizi açtığınız her yeni gün Tanrı’nın bir hediyesidir size.


Değişik kültürlerin barındığı farklı coğrafyalarda bambaşka yaşanır eski yılın yerini yeni yıla bırakması. Değişik yelpazeler arasına yerleştirilmiş kocaman bir mozaiktir gelip geçen zaman. Kılık değiştirir, daldan dala hoplar, zıplar. Güzeldir, çirkindir, iyidir, kötüdür, rengârenktir, solgundur belki. Bilinmez ne getireceği ya da ne götüreceği bizden. Ama güzeldir yeni umutlarla bezenen yıl dönümü.


Kırmızıdır yeni yılın rengi. Tutkudur, sımsıkı bağlanmaktır doğmaya hazırlanan yıla. Kabullenmektir onu her yönüyle. Çam ağacındaki süsler. Bacadan aşağıya süzülen tombul Noel Baba. Kızakları çeken iki çift geyik. Kartpostallarda kalan simli resimlerdir yeni yıl. Müzik kutusundan yükselen “Love Story” dir. Küçük, kırmızı, boncuk şeklindeki yeni yıl çiçeğidir vazoları süsleyen. Nar gibi pişmiş hindidir. Şaraptır, biradır, rakıdır, votkadır. Dansözdür, müziktir. Fırdöndüdür, tombaladır. Milli piyangodur. Hareketlilik, cıvıltıdır alışveriş merkezlerinde. Kestaneli pastadır. Hediyelerdir. Bir cıvıltıdır, bir kıpırtı. Bir ruhtur, bir can, bir hoşluk.


Kuran- ı Kerim okumaktır bazen. Yeni yıla ve bundan sonraki yıllara sağlıkla sıhhatle adım atmayı dileyerek dualar etmektir Yaradan’a. Geçmişte yaşadığımız güzelliklere teşekkür etmektir sonra.


Sevdiklerinizle yan yana olmaktır bu geceyi bahane ederek.


Kızılay ya da Taksim Meydanında saymaktır geriye doğru 3–2–1 diye ve bağırmaktır YENİ YIL diye.

Kutlamaktır birbirini.

Sarılmak öpmektir.

Şükürler olsun bu yılda yanımdaydın diyebilmektir ve bundan sonraki yılların hepsinde benimle oldur.


Eski dostlara yeni dostlar eklemektir.


Paylaşmaktır.

Okumaktır gerçek payı olmadığını bile bile gelecek yılda nelerle karşılaşabileceğimiz ihtimalini gazetelerin astroloji köşelerinden. Burçların yükseleninden medet ummaktır.

Beslemektir umutları.


Mücadeledir yaşanan her an. Ve eğer mücadeleniz devam ediyorsa nefes alıyorsunuz demektir bir sonraki yılı görmek için.


Eskiyen 2011’i geride bırakırken bambaşka umutlarla tutunduğunuz 2012’nin yüreğinizden geçen her şeyi size sağlıkla birlikte getirmesi dileğiyle.

Bende Kalan Mektuplar 4

Bu gece yılbaşı,
Başkente kar yağıyor, nokta noktam,
Başkente kar.
Ve tütüyor gözlerimde,
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar..
Başkente kar yağıyor,
Başkente kar...
Bu gece yılbaşı,
Bilirsin ki nokta noktam,
Yılbaşlarında hesaplanır
Çoğu zaman,
İnsanların yaşı! .
Bu gece yılbaşı.
Tokmaklarında yirmi dört hece,
Eğilip üstüme sessizce,
Şehrin kule saati
Bilirimsin nokta noktam,
Bilirmisin ne dedi:
"Şair! Kutlu olsun, yaş otuz yedi..."
Ve bir el, saçlarından tutarak kalbimi,
Sana kadar sürükledi...
Bu gece yılbaşı,
Başkent ayakta,
Çalınan Tuna Dalgalar dır komşu plakta.
Nede kıvrak bu vals havası...
Başladı gönlümün yine,
On yıl evvelki kanaması.
Ne günlerdi o günler, cancağızım,
Ne günler..
Sen on yedisinde,
Sevgilerin sisinde
Başı duman duman bir kız.
Ben,
Yirmi dört üstünde,
Gönlü her güzelle nişanlı,
Öylesine bir şair,
Öylesine bir delikanlı.
Ne de çabuk geçti zaman,
Hey gidi dünya hey...
Bu gece yılbaşı,
Dışarıda kar yağıyor,
Dışarıda kar.
Ve tütüyor gözlerimde,
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar:
Köşede bir kırlent,
Kırlentte bir resim,
Resimde bir mevsim
Bartında bahar..
Elimle yapmışım:
Asma köprüsünde kocaman deresi.
Sağda lise,
Solda,
"Çakırbeyler" in elma bahçesi
Derede bir kayık,
Kürekde sen,
Dümende ben,
Hava berrak,
Hava temiz,
Ve sularda sarmaşan gölgemiz..
Bu gece yılbaşı,
Başkent ayakta.
Çalınan (Tuna Dalgaları) değildir artık
Komşu pikapta.
Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta...
Dışarıda kar yağıyor,
Dışarıda kar
Ve tütüyor gözlerimde,
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar.

Rıza Polat Akkoyunlu

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..