Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '16

 
Kategori
Öykü
 

Tanrıça İzis’ in kurbanları

Mahmudiye’de yine yeni sezon açıldı. Yaz geldi ve esnaf turistleri bekliyor. Turistler limana yaklaşan gemilerden inecekler, alışveriş yapacaklar, işyerlerinin yüzü gülecek.

Fakat o da ne. Limanda dünyanın en büyük gemileri olmasına rağmen çarşıda sanki in cin top atıyor. Galiba Mahmudiye’ nin gemi acenteleri ile rehberleri yine anlaşmışlar. Kaşla göz arasında, gelen turistleri Tanrıça İzis’in Tapınağına götürmüşler.

Tanrıça’ nın tapınağı Mısır’ ın en büyük ziyaret yeri. Büyük Piramit’ in yanıbaşında. Çok eski çağlardan kalma. Kıyı kenti Mahmudiye’ ye birkaç kilometre yakın. Tarihe, arkeolojiye, eski uygarlıklara düşkün olan insanlar gemilerle Mahmudiye iskelesine geliyorlar. Limanı dünyaca meşhur milyarderlerden Gafur el Necat kiralamış. Gafur hangi gemiyi isterse o yanaşır, başka gemiler giriş yapamazlar, yasak.

Eskiden Mahmudiye küçük bir kasaba imiş. İnsanlar toprakla ve ufak tefek ticaret işleriyle meşgulmüş. Devlet Başkanı El-Nasır bin Cabbar kasabaya iskele yaptırınca dünyaca ünlü Tanrıça İzis’ in Tapınağını ziyaret etmek için yabancılar gemilerle gelmeye başlamışlar.

Turizm yıllar geçtikçe çok gelişmiş. Küçük kasaba da kocaman şehir haline gelmiş. Ancak Mahmudiye’ nin Belediye Meclisi şehir planlamasına önem vermediğinden rastgele her yere dört beş katlı binalar yapılmış, kıyı kenti önceleri ağaçlıkken beton yığını haline dönüşmüş.

Daha evvel limana serbestçe yanaşan gemiler turistleri Mahmudiye’ yi gezmek için rahat bırakmışlar. Amerikalı, İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan turistler sabahtan akşama kadar şirin kasabayı gezip dolaşmışlar, zaten bir iki tane olan dükkânlardan bol bol alışveriş yapmışlar, ellerinde bavullarla gemilerine dönmüşler. Kasabaya döviz girdiğini duyan insanlar Mısır’ ın dört bir yanından, Kahire’ den, İskenderiye’ den, Asvan’ dan  Mahmudiye’ ye göç edip işyerleri açmışlar.

Çarşı, zamanla yüzlerce esnafla dolmuş. Mahmudiye’ye binlerce turist gelmiş, esnaflar her sezon bir ev, bir araba alır olmuşlar.

Ancak bir süre sonra şehirde yeni yeni acenteler açılmış, yüzlerce rehber işbaşı yapmış. Daha turistler gemiden inmeden onları paylaşmışlar. Arabalara doldurup Tanrıça İzis’ in Tapınağına götürmüşler. Büyük Piramit’ in yanındaki işyerleri ile anlaşmalar yapıp turistleri alışveriş için istedikleri dükkânlara yönlendirmişler. Turistleri akşamüzeri gemilerin limandan ayrılmasına yarım saat kala Mahmudiye’ nin içinde dolaştırır gibi yapıyor, zaten yorulmuş durumda olan insanları doğru dürüst çarşıda alışveriş yapamadan limana  gönderi-yorlarmış.

Bana bunları Mahmudiye’ li tişörtçü Hassan el Cüneyt anlattı. Türk turist olarak Atlantik gemisiyle şehre geldiğimde her nasılsa acente ve turistleri atlatmış, esnafı dolaşmaya başlamıştım. Hassan iyi İngilizce biliyordu. Çok dertli idi. Bana sıkıntılarından bahsetti.

“Turistleri serbestçe çarşıya salmıyorlar.

Dükkân kiralarımız çok fazla. Sadece yılda iki yüz bin lira dükkân kirası için bir tişörtü yüz liraya satmak zorundayım. Ve yüzlerce tişört satmam gerekir.

Belediye katı atık, ilan reklam, emlak çevre temizlik, işgaliye olarak çok vergi alıyor. Su ve elektriğe devamlı zam geliyor.

Maliye kdv, geçici vergi, gelir vergisi, stopaj istiyor.

Sigorta, işçi ücretleri bizi çok zorluyor.

Bütün bunlara kredi kartı ödemeleri, banka kredi faizleri, araba sigortaları, oda aidatları, telefonlar eklenince gırtlağımıza kadar borca giriyoruz.

Hiçbirimiz bağkurlarımızı ödeyemiyoruz. Zaten emeklilik de hayal oldu. Arasıra maliye ve sigortadan gelen cezalar da bu işin tuzu biberi.

 Bütün bunlara gelen turistleri acente ve rehberler arasında paylaşılması eklenince çarşı esnafı kan ağlıyor. Koskoca Mısır’ da bir Esnaf Bakanlığı da yok. Ticaret odalarımız ise faciayı sadece seyrediyor. Bizim elimizden tutan yok. Hepimiz ilaçlarla ayakta duruyoruz. Depresyon içersindeyiz. Rahat uyuyamıyoruz. Çoluk çocuğu nasıl bakacağız. Onların okul paraları, servis ücretleri, evlerimizin kiraları, pazar masrafları….bizleri çok düşündürüyor.”

Hassan bunlardan bahsettikçe Mısır’ daki sorunların da bizim ülkemizdeki sorunlara benzediğini anladım. Demek ki insanların problemleri aşağı yukarı her ülkede aynıydı.

Mahmudiye’ den ayrılırken bu ünlü turistik kentin dışarıdan görüldüğü gibi olmadığını, içerdeki insanların dünyalarının bambaşka olduğunu hissettim.

Biz Tanrıça İzis’ in Tapınağını ziyaret ederken, onlar Tanrıça’ ya kurban ediliyorlardı.

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..