- Kategori
- Şiir
Tanrısal Duyuşlar
Eşikten atlayan adımlar, adımız.
El ayak çekilince yağmurlaşan
yüz bulutları hatıralarımız.
Kiminin gölgesi sığmaz yolumuza,
kiminin aydınlığı.
Kimi mevsime diz vurdurur,
kimi sabrın koynunda haz bulur.
Uyanır doğa, uyanır can, uyanır yaşam,
uyur mu bastığımız toprakta ruhumuz?
Üşür, uyuşur, titrer, donar,
yanarak üşür;
yakasına yapıştığımız alem.
Silkeler sırtından tutar insanı;
kuyusundan çıkarır atar yarına.
Hafızası düşer güne tüm yolculukların.
Başımızın üstünde dönüp duran
kuşlar misali pervasızdır,
zamanın cebinden düşürdüklerimiz.
Bir göz izinden beslenir,
dalga ucu fırtınalar.
Tanrısal oyunlara eştir yakarışlar,
sarsıldıkça yürekte atan duyuşlar.
Çivisini çakmakla uğraşır,
arzın dibine yaratılmışlar.
Şimdi kırmızı soluklu bir üveyiktir;
her bir damlamız,
deştikçe gagasıyla kanar insan yanlarımız.