Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

08 Mart '18

 
Kategori
Sağlık
 

Tansiyonum Taştı

Tansiyonum Taştı
 

İlacımı bıraktım. Bunun sıkıntılarını çok yoğun yaşadım.


Tansiyon ilaçlarınızı kesinlikle keyfinizce kesmeyin. Ben bıraktım, feleğim şaştı. Sağlık düzenim karmaşa oldu. Canım Çekildi.

Birkaç yıldır kalbimde ritim bozukluğu vardı. Buna birde bir yıldır yüksek tansiyon eklendi. İlaçla normalleşiyordu. İlacımı bıraktım. Bunun sıkıntılarını çok yoğun yaşadım.

Sürekli kontrolünde bulunduğum doktorum, hastalarından habersiz özel hastanedeki sözleşmesi bitince hastaneden ayrılmış. Yeni anlaşmasını İzmir’ deki bir özel hastane ile yapmış. Diğer hastaları gibi benimde bundan haberim yoktu. Tansiyon ilacımın bittiği gün, hastaneyi aradım. Randevu alıp doktoruma muayene olacaktım ve vereceği ilaçları öğrenecektim. Çünkü doktorum, bana önceden verdiği ilaçları sürekli kullanacağımı söylememişti. Malum bizim doktorlarımızın çoğu hastasıyla diyaloğu sevmiyor. Reçeteyi yazıp gönderiyor. Soru yöneltseniz bile size gerekli bilgiyi belirtmiyor. “Bunları kullanın tekrar gelin” demesi bile büyük lütuf… Hal böyle olunca ilacım bitince tekrar görüşünü almaya gitmek istedim.

Muayene saatim için randevu istediğim santraldeki görevli, kimseyi bağlama gereği duymadan bana doktorun hastaneden ayrıldığını, yerine geleninse henüz göreve başlamadığını söyledi. Bu açıklamayı teyit ettirmek için, kendisine nazik bir dil ile özel hastanenin ilgililerinden biriyle görüşmek istediğimi bildirdim. Santral memuru “Şu an kimseyi bağlayamam, yönetim toplantıda, iyi günler” deyip kestirdi attı. Doğrusu, telefonu yüzüme kapattı. Kraldan çok kralcılar n’olacak?

Gavura kızıp oruç bozar mı Müslüman? Ben öyle yaptım maalesef. “Sizin tafranızla mı uğraşacağım” tavrı takındım. Sonrasında ne internet araştırması yaptım. Ne de bir başka doktora danışma gereği duydum. Bir anlık öfkeyle biten tansiyon ilacımın yerine yenisini almadım. Sağlık ocağına bile gitsem yenisini yazdırabilirdim. Ama yapmadım. Sürekli kullanmam gerektiğini bana evvelden doktorum söylememişti ki; daimiliğini söyleyen olmayınca, kendince nasıl hüküm vereceksin?

Ülkemiz şartlarında insanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez. Bu sebeple kimseye danışma gereği duymadan, iyi olmuşumdur sanıp, bitmiş olan ilaçlarımı bedenime yüklemeyi de bitirmiş oldum. Birkaç gün çok mutlu geçti günlerim. Hapsız hayat, oh ne rahat. Her şey ye, iç sıkıntı yaşama…

Bir hafta sonrasında vücudumda ani kasılma, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı, kalp çarpıntısı, nabız artış hızının önlenememesi. Sağlık sorunuyla ilgili ne kadar soru varsa, cevabı vücuda yayılmış halde, aranıp bulunması da acilde, peki acilde doktorlar nerde?

Apar topar oğlumun yardımıyla ve kendi imkanlarımla özel hastanenin aciline yetiştim. Lakin başıma doktor yerine genç bir sağlık meslek liseli geldi, staj yapıyor olmalı. Bilmediğini bende öğrenecek acemi. Damar açacağım diye, ellerimin üzerlerini ve kollarımı delik deşik etti. Can havliyle bağırışlarıma koşan nöbetçi hemşire müdahaleyi durdurup, önce hastaneye giriş yapmamızı söyledi. Nüfus kâğıdımı oğluma verdim, kaydımı yaptırsın diye. Fakat kendim yaptırmam şartmış, elimi okutmam gerekmiş. Ayakta duramıyordum. Oğlum bir hastanın çıkışta terk ettiği tekerlekli sandalyeyi getirip oturttu.  Tekerleri hızla itip kayıt memurunun masasına kadar sürdü. (Avuç içi damar okuma) cihazında kimliğimin doğruluğu tespit edilince, bir de önüme kâğıt uzattılar. O kâğıdı imzalamam gerekiyormuş. SSK istiyormuş.

Sen canınla cebelleşirken, kimin ne istediği umurunda olmuyor. Elim halsizlikten titreyerek attım imzamı. Şartlar yerine gelince beni acil bölümüne aldılar. Az sonra doktor geldi. Yarı ölü haldeki beni biraz zorlamayla konuşturdu. Sonrasında tansiyon ilacımı bırakmama bağlı, bulgular bulup gerekli müdahaleyi yaptı.  Meğer tansiyonum aniden ve eskisinden çok yükselmiş, bu hal kalbi sıkıştırmış, kalp kanı içinde toplamış. Damarlara pompalayamayınca kalp, kafesinden kaçmak isteyen kuş misali şiddetli çırpınıyor, beynime sıkıntı, bedenime soğukluk gönderiyor. Ölümün eşiğine gelmişim, gitti gidiyorum. Ölümün kıyısında gezinince insan, sanki tepeden bakan misali hayatı komple boş buluyor ve ne denilirse yapıyor. Kendine ne yapılırsa sesini çıkartamıyor. Yoğun bakıma alıp kalbimi aletlere bağladılar, dilimin altına üç tane birden en etkili tansiyon haplarını doldurdular ve süreci beklemeye koyuldular. Çok şükür yiyecek ekmeğim varmış daha, saatler sonra eşiğin bu tarafında kaldım, lakin rahatsızlıklarım henüz devam ediyor. Dualarınızı dilerken, benimde dileğim kimse kendince ilaçlarını noktalamasın. Doktoru gitmişse, bir başka doktora danışsın. Sağlık en büyük nimet, korumasını bilmek gerek…

Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com

 

 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..