Tansu Hanım platese gitti; demek ki memlekette huzur olacak!..

Hani derler ya, "bu yıl ayva çok, kış çetin geçecek" diye... İşte bunun gibi bazı şeyler bazı şeylerin habercisi gibidir... Ya da biz öyle sanırız... Sonuçta hangisi olursa olsun farketmez; önemli olan işin sosyolojisidir.

Toplumunuz ayva ile kış arasında bir ilgi kuruyorsa, isterse bu coğrafi açıdan doğru olmasın, siz bunu benimsersiniz...Ya da halkınız bir partiye yüzde elli destek veriyorsa, ne kadar derin ve muhalif "sosyolog" olursanız olun sonunda bunu veri olarak kabul etmek zorunda kalırsınız.

Ama, bu sosolojik veri'yi isterseniz eşinizin seçim sonuçlarına rağmen platesine gitmesiyle de izah edebilirsiniz...

Gazeteci sosyolog Ertuğrul Özkök'ten söz edeceğim...Kendisi, son derce "kıvrak" bir sosyolog'tur ve bunu herkes bilir. Gerçekten de bazen öyle figürler gösterir ki, taklit etmeye kalkışanın beli kırılır.

Bugün Hürriyet'teki köşesinde 1 Kasım seçimleri üzerine yazarken, seçimin belli kesimlerdeki sosyolojik etkisini, eşi Tansu Hanım'ın "hiç bir şey olmamış gibi" platesine gitmesiyle izah etmiş Sayın Özkök...

Tansu Hanım seçimin ertesi sabahı platesine gittiğine göre, ülkede hava süt liman demektir...Ya, o sabah Tansu Hanım, platese gitmese ve seçim sonuçlarıyla ilgili bunalıma girse ne olacaktı?

Üstelik plates dönüşü, kocasının psikolojik yoklamasına son derece rahat bir eda ile: "Ülkemizin gerçeği bu...Demokrasinin gerçeği bu" diyor Tansu Hanım. Bu sözler de gazeteci sosyologumuzu rahatlatıyor.

Tüm ülke için örnek teşkil edebilecek bu haberi,  ayva-kış ilişkisi gibi anlayıp, bu yıl kış ehven geçecek çünkü ayva kıt, dediğimiz gibi,  ülkede huzur olacak çünkü, Tansu Hanım platesine gitti ve seçim sonuçlarını olgunlukla karşıladı, diye okuyabilir miyiz?

Bence okumalıyız...Ertuğrul Özkök gibi, 13 yıllık AK Parti iktidarında "korku"nun her türlüsünü yaşayan ve bunu da sürekli okuruna yansıtan birinin, eş durumundan da olsa, huzurlu olması ülkenin huzuru açısından önemlidir.

Belki bu olayla doğrudan ilgili değil ama eskiden "Adamını bulamazsan madamını bul" diye bir laf vardı...Devlet'te her işin illa ki bir adam bulunarak yapıldığı zamanlardan kalma bir sözdür bu...Yani, eğer torpil koyacak bir adam bulamadınsa, bir şekilde onun eşini ayarla, sonuçta istediğin olur, demek gibi bir şeydi bu söz...

Son on-on beş yıldır bu laf unutulmaya yüz tutmuştu....Çünkü, artık eskisi gibi devlet işleri "adam"larla ya da "madam"larla yürümüyordu...Her şeyden önce bir sınav kazanmak gerekiyordu.

Lafı dağıtmayalım; seçimin ertesi sabahı Tansu Hanım'ın tüm gerginliğini üzerinden atıp platisine gitmesi "adamı" Ertuğrul Özkök üzerinde çok olumlu etki yapmış ve sosyolog yazar, buradan sosyolojik bir okuma çıkarmış ve ülkenin huzuruna katkı sağlamıştır...

Gerçi daha bir iki hafta önce, memleketi Hitler diktatörlüğüne benzeten, Cumhurbaşkanı'na "katil" demeye getiren ünlü sosyolog'un,  bugün "hanım ağzı" ile rahatlayıp bunu  demokrasinin gerçeği olarak görmesini Ertuğrul Özkök'ün bel kaslarının esnekliği ile izah edenler olacaktır.

Ya da, yıllar önce başörtülü hanımların okul kapılarından dönmemek için, başlarına peruk takmak zorunda kaldıklarında, Ertuğrul Özkök onların yaşadığı şok'la ne kadar ilgileniyordu, diyenler olacaktır...

Olabilir...Amma ve lakin madem mesele "memleket meselesi"dir, biz bu "aile meselesi" ni tüm Türkiye'ye şamil yapalım bugün...Artık, başörtüsü takan da rahat olsun, platese giden de...Hatta, başörtüsü taktığı halde platese gidenler de...

İyi ki Tansu Hanım platesine gitmiştir ve iyi ki Ertuğrul Özkök bunu yazmıştır...Madem Ertuğrul Özkök için bu kış rahat geçecek, tüm Türkiye için de rahat geçecek demektir.

Ya tersi olsaydı...Allah muhafaza!!!