Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '12

 
Kategori
Dünya
 

Tanzanya'da kanayan bir yara, Albinolu cinayetleri

Tanzanya'da kanayan bir yara, Albinolu cinayetleri
 

Tanzanya; Doğu Afrika'nın Hint Okyanusu kıyısında, yaklaşık 45 milyon nüfusa sahip, komşularına oranla görece sorunsuz, stabil bir ülke. Yetişkin nüfusunun %5'inin HIV virüsü taşıması ülkenin mücadele etmekte olduğu en temel sorun. Ne var ki, Tanzanya'nın dünya gündemine son yıllarda giren, fazla dillendirilmese de insan hakları açısından kaygı verici önemli bir sorunu daha mevcut; büyücü hekimler ve onların sebep olduğu Albinolu cinayetleri. Genelde albino bozukluğuna sahip insanlar kısaca "albino" olarak adlandırılsa da, şahsen, bu alanda çalışan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da tercih ettiği üzere, "albinolu kişiler" demeyi tercih ediyorum.
 

Albino bildiğiniz gibi vücutta melanın pigmentinin eksikliği nedeniyle oluşan bir genetik bozukluk. Hem annenin hem de babanın albino geni taşıması durumunda, bu çekinik genlerin biraraya gelmesi durumunda albinolu bir çocuk dünyaya gelebiliyor. Albinolu kişiler, sanılanın aksine görme bozuklukları dışında diğer insanlardan farklı, ciddi sağlık sıkıntıları yaşamamakta, yalnızca vücut yapıları nedeniyle gerekli ihtimam gösterilmediği takdirde cilt kanseri riskleri artmaktadır.
Albinoluların dünya gündemine girmesinin en önemli nedeni, başta Tanzanya ve Brundi olmak üzere bazı Afrika ülkelerinde, HIV virüsünün yaygınlaşması ile birlikte ortaya çıkan cehalet kaynaklı batıl inançlar, ve bunların sömürüsü üzerinden fayda sağlayan büyücü hekimlerin sebep oldukları albinolu cinayetleri. Dünyada her 20,000 kişiden birinde görülen albino, Tanzanya'da 10 kat daha yaygın olup, 2,000 çocuktan biri albinolu olarak dünyaya gelmektedir.
 

Büyücü hekimlerin yaydığı inanca göre, albino insanların vücut parçalarının kullanılmasıyla yapılan iksirler HIV başta olmak üzere birçok hastalığa iyi gelmekte, sağlıklı insanların ise ömrünü uzatmaktadır. İşin esas korkutucu tarafı ise, yapılan araştırmalara göre, Tanzanya nüfusunun %93'u büyücü hekimlere inanmaktadır. Bunun sonucu olarak her yıl çok sayıda albinolu cinayete kurban gitmekte ve vücutları parçalara ayrılarak, çok yüksek meblağlarla büyücü hekimlere ve müşterilerine satılmaktadır. Yine korkutucu bir istatistik ise, dünyada oluşan büyük tepkilere rağmen, halen büyücü hekimlere önemli bir yaptırım uygulanmamasıdır. Yalnızca aktif olarak albinolu cinayetine katılanlar, yakın dönemde çıkarılan bir yasa uyarınca ölüm cezası ile cezalandırılmaktadır. Ne var ki, ceza alanların sayısı çok sınırlıdır (2012 yılında 4 kişi bir albinolu cinayeti işledikleri için cezalandırıldılar).
Tanzanya polisi tarafından yayınlanan istatistiklere göre (ki bu istatistikler konunun kriminal bir olay olarak takip edilmeye başlandığı 2006'dan itibaren tutulmaktadır), şu ana kadar Tanzanya'da kayda geçen 116 albinolu saldırısı gerçekleşmiş ve 71'i ölümle sonuçlanmıştır. Kalan vakalarda ise, kurbanların el, ayak ve çeşitli organları kesilmek suretiyle vücutlarından ayrılmış ve kurban hayatta kalmıştır. Bu saldırıların kaydedilen en sonuncusu 26 Mayıs 2012 tarihlidir. Bu vakada 25-30 yaşlarındaki kurbanın gözleri, kulakları, boğazı, kolları ve cinsel organları vücudundan koparılmış ve alınmıştır (http://allafrica.com/stories/201206140368.html).
BBC'nin bu ay yayınladığı belgesele göre, albinolu kişilerin Tanzanya'da içinde bulundukları durum öyle sıkıntılı bir hal almıştır ki, Tanzanya hükümeti ülkenin bazı bölgelerinde çareyi albinolu insanlar için "toplama kampları" kurmakta bulmuştur. Evet, 21. yüzyılda, güvenlikleri sağlanamadığı için, albinolu bu insanlar, yüzlerce çocuk, saat 6'dan sonra dışarı çıkmanın yasak olduğu, albinolu olmayan insanlarla herhangi bir iletişimin mümkün olmadığı, komünal yaşam alanlarında ömürlerini geçirmektedir.
Tanzanya'nın, albinoluların toplum içerisinde yaşadığı diğer bölgelerinde ise yine sosyal baskı ve tehditler albinoluların karşısında, toplumsal yaşama tam entegrasyonları açısından büyük bir engel olarak durmaktadır. Albinolular, kimi zaman "insan olmayan, hayalet", kimi zaman tanrı tarafından cezalandırılmış, "lanetli" olarak değerlendirildiklerinden, birçok okul albinolu çocukları eğitime kabul etmemekte, ve hatta, bu çocukların kendi aileleri çocuklarını terketmekte, veya okula göndermemektedir.
Tanzanya ve Alt Sahara bölgesinde konuya dikkat çekmek ve albinoluların yaşam kalitesini yükseltmek için, bir kısmı hristiyan misyoner, çok sayıda hayır kurumu ve sivil toplum kuruluşu çalışmaktadır. Tanzanya hükümeti de yine konuya ilişkin katı yaptırımlarını açıklamıştır ancak, durum onu gösteriyor ki, maalesef, Afrika'nın içinde bulunduğu fakirlik ve cehalet sarmalı, bu batıl inançların ve buna mukabil büyücü hekimlerin ortadan kalkmasını kısa zamanda sağlayamayacaktır. 250 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda Almanlar, 20. yüzyılda İngilizler, kısmen Belçikalılar ve Portekizlilerin boyunduruğunda yaşayan Tanzanya halkına ve albinolulara hak ettikleri yaşamı sağlamaları konusunda adım atmak, bu emperyal güçler ve ardılları için tarihsel bir yükümlülük olarak karşımızda durmaktadır.

 
Toplam blog
: 11
: 19866
Kayıt tarihi
: 09.04.11
 
 

Mesleğim: Bilgisayar Yüksek Mühendisi (İTÜ) Yaşadığım Yer: İngiltere/Londra İşim: Uluslararası bir t..