Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '07

 
Kategori
Felsefe
 

Tapınak şövalyeleri (Tampliyeliler)

Tapınak şövalyeleri (Tampliyeliler)
 

Tapınak Şövalyelerinin tarihi, haçlı seferleri ile başlar. Birinci Haçlı seferi sonucunda Kudüs, sınırları Filistin’den Antakya’ya kadar uzanan Latin Krallığının başkenti yapılmıştır. Haçlı Seferleri sırasında, 1118 yılında, Hugues de Payen, Kudüs kralı II. Baldwin’den sekiz arkadaşı ile birlikte bir örgüt kurma izni alır ve Tampliye Şövalyeleri "İsa'nın Fakir Askerleri" adı altında, San Bernardo Di Chiaravalle adlı bir piskopos ve onun yeğeni Şövalye Hugues De Payens öncülüğü ile kurulur.

Tampliyeliler olarak da adlandırılan örgüt bir kesiş-şövalye tarikatıdır. Tarikat, Kudüs'te Süleyman Mabedinin yıkıntılarının bulunduğu bir bölgede yerleşmiştir. Bu nedenle de, ayni zamanda "Tampliye" yani tapınak tarikatı adı ile de tanındılar. Arap ve Musevi dünyası ile yakın ilişki içerisine girmişlerdir. Zamanla tıp, mühendislik, denizcilik bilgileri Avrupa düzeyinin üstüne ulaşmıştır. Savaş ve ticaret filoları, özel hastaneleri olmuştur. Dönemin el verdiği en büyük olanaklara sahip olmuşlardır.

Roma’nın M.S. 70 yılında Kudüs’ü ve Mabedi yerle bir etmesinden sonra, önceden oraya gömülmüş olan gizler bin yıl sonra Tampliye Şövalyeleri tarafından bulunacaktır. Mısır’ın gizleri Musa-Esseniler kanalı ile Şövalyelerin eline geçecek ve sonra da başka inisiyatik örgütlere devir olacaktır.

Tampliyeliler, buldukları maddi ve manevi hazine ve edindikleri yeni bilgilerle, bir yüz yıl içinde, sadece Fransa’da, seksen muhteşem katedral ve beş yüz civarında kilise inşa etmişlerdir. Tarikat kısa sürede tüm Avrupalı soylulardan ve dinsel kurumlardan parasal destek görmüş ve hızla gelişmiştir. 13. Yüzyıl başlarına doğru, topluluk tüm Avrupa'ya yayılmış, yaklaşık 30.000 üye ve hizmet edeni bulunan; inanılmaz mal varlığına sahip bir güç haline gelmiştir. Tarikat tarafından, köprüler, yollar, katedraller ve şatolar inşa edilmiştir. Tampliyeliler, Fransa ve İspanya krallarına bile borç verir duruma gelmişlerdir.

Zamanla, bankerlik işlemlerine de başlamışlardır. Para ve değerli malların para karşılığında bekçiliğini yapmış, faiz karşılığı borç vermiş, Avrupa limanları ile Filistin arasında kredi mektubu, çek gibi işlemler uygulamışlardır. Bütün bu araçlar ile Tampliyeliler büyük bir servet biriktirmeyi başarmışlardır. Batı'nın yalnızca en büyük askeri gücü olmakla kalmamış, aynı zamanda en etkin bankerleri olarak da göze çarpmışlardır.

Kutsal Topraklara giden şövalyeler yerel İslâmî esaslara da önem vererek kurdukları tarikatta, esas olarak, Hıristiyan inancını korumayı temel almakla birlikte; öğretilerindeki İslâmî katkılar nedeniyle Katolik camia tarafından “heretik” sayılmışlardır. Tampliye Şövalyeliği, inanç, tarz ve uygulama açılarından eski kadim inanış sistemleri yanında Hıristiyan ve İslâmî teori ve pratiklerin birleşiminden ibaret “eklektik” yani seçmeci ve kaynaştırıcı inanca tekabül etmektedir.

Haçlı seferleri aralıklarla 1270'li yıllara kadar sürmüştür. Ancak, 1187'de Selahattin Eyyubi'nin Hattin Savaşı, ardından da Kudüs'ü geri alması ve Latin Krallığına son vermesi üzerine örgüt sorgulanmaya başlanır. Bir yüzyıl daha geçer. 1297 senesinde Akkâ’da düşer. Örgüt, merkezini Kıbrıs’a taşımak zorunda kalır. XIII. Yüzyıl sonlarında, Müslüman Memluklar, Kutsal Topraklardaki Hıristiyan Kudüs Krallığına son verirler. Tampliyeliler, diğer Şövalye Tarikatları ile birlikte Kudüs'ü terk etmek zorunda kalırlar. Kıbrıs'tan sonra Tampliyeliler merkez olarak Londra'yı seçtiler. Kutsal Toprakların yitirilmesiyle, servet sahibi Tampliyeliler hedef haline gelirler. Ancak, Tampliyeliler hala Avrupa’da sayısız gayrimenkul, güçlü bir savaş kadrosu, iyi bir donanma, Küçük Asya’dan İngiltere’ye uzanan bir ticaret ve bankacılık ağı ve hazinesi ile yine de Hıristiyan dünyasının en büyük gücü görünümündedirler.

Örgütün, artık sorgulanmaya başladığı bu dönemdeki Büyük Üstadı, 1292 yılında seçilmiş olan, Jacques de Molay’dır. Aynı tarihlerde Fransa tahtında borç içinde bir kral vardır; IV. Philip. IV. Philip, 1307 yılında tüm Tampliye Şövalyeleri’nin yakalanmasını emrettiğinde, baskını önceden haber alan Tampliye Şövalyeleri’nin bir kısmı hazinelerini de yanlarına alarak 18 gemi ile İskoçya’ ya kaçmayı başarmışlar ve hazinelerini önce Portekiz’e sonra da İskoçya’ya götürmüşlerdir.

Savaşın keşişleri isimli kitapta şöyle geçer: "12 Ekim 1307 Perşembe gecesi, Philip'in askerleri Molay ve 60 kardeşini tutukladılar. Kimi kraliyet hapishanesine götürülürken, diğerleri tarikatın kendi zindanlarına atıldı. 13 Ekim 1307 Cuma sabahı, çok iyi organize edilmiş bir baskınla Fransa’da yaşayan, kimilerine göre 5000 kimilerine göre on beş bin Tampliye şövalyesi, tutuklanır. Jacques de Molay, önce çarmıha gerilir, yedi yıl süren büyük işkencelerden sonra Engizisyonun istediği tüm itirafları yapar ve ateşte yakılarak öldürülür, fakat yakılmadan önce bütün itiraflarını geri alır. İtiraf etse hayatı bağışlanacak olan Molay, hayatını ilkeleri ve doğruları adına feda eder ve ölümsüzleşir. 1314 yılında, son büyük üstad Jacques de Molay Paris’te öldürüldükten bir ay sonra Papa V. Clément ve yedi ay sonra da IV. Philip ölür.”

Tapınakçıların, örgütleri dağıldıktan sonra, esas olarak İskoçya’da güvenli bir sığınak buldukları belgelenmiştir. İskoç kralı Robert Bruce, Papa tarafından aforoz edildiği için, İskoçya Vatikan’ın kontrolü dışındadır. Tapınakçılar İngiliz-İskoç savaşlarında İskoçların yanında yer almışlardır.

Tapınakçıların gizemleri tarikatın kuruluşu ile başlar. Tarikat kurulduğu andan itibaren ezoterik bir karakter göstermiş ve amacını saklamıştır. Tampliyeliler de, öğreticileri İsmailliler gibi, yüce bir varlığa ve insanın o varlığın bir parçası olduğuna inanıyorlardı. Şövalyelerin en önemli prensibi, herkesi inançlarında özgür bırakarak, kendi inançlarını kimseye zorla kabule çalışmamak olmuştur.

Örgütlenmelerini İsmailli teşkilatı yapısını örnek alarak gerçekleştiren Tampliyeliler, disiplin, hiyerarşi, tarikatın başkanı olan "Büyük Üstada mutlak bağlılık ve itaat gibi İsmailli uygulamalarını sürdürdüler. Üç dereceli bir inisiyasyon sistemi kurdular. Tarikatın ezoterik yönünün bir başka göstergesi de inisiyasyon törenleridir. Bu törenler bütün ezoterik topluluklarda görülen törenlere benzemektedir.

Tampliyeler'in başına gelenler, Dante tarafından "İlahi Komedi" adı altında ölümsüzleştirildi. Dante, insan ruhlarının Tanrıya yaklaştıkça giderek birer ışığa dönüştüklerini ve Tanrıya ulaşınca da, tarifi mümkün olmayan bu İlahi Nur ile birleştiklerini yazmaktadır. Bu ifade tarzı, ruhun yegâne hedefinin Tanrıya ulaşmak olduğunu söyleyen ezoterik öğretinin o dönemdeki anlatımından başka bir şey değildir. Allah'ın insanı kendi suretinde yaratmış olmasını insanın Tanrısallığına bağlayan Dante, İlahi Komedi'sinde hakikati aramaktadır.

Tapınak şövalyelerinin hızlı yükselişi bir o kadar hızlı bir şekilde sonlarını da getirmiştir. Bazı görüşlere göre ise halen ezoterik sistemlerin içerisinde yaşamaktadırlar. Gemilerine çektikleri resimdeki bayrakları günümüzde de yaşamaktadır. Onlar gerçeği aramışlardır.

Akil insanların düsturu da iyi, doğru ve güzele gidiş ve bu hakikati arama yolundaki çabaların kuşaktan kuşağa devam ettirilmesidir. Kalıcı eserler bırakmaktır. Akıl ve hikmet sahibi bireye düşen ise ışığının gözlerini kamaştırmadan diplerini de aydınlatabilmesidir.

Üç kere yüce Hermes, son sözleri şöyle söyler:

“İnsanca ölümlü olmak da, Tanrıca ölümsüz olmak da elimizde. . .

Her akıl bu gerçeği kavrayamaz. . .

Büyük sırrı gönlümüzde saklayarak, eylemlerimizle söyleyelim.

Bilim gücümüz, inanç kılıcımız, sükût kalkanımız olsun.

Ufaklıklar ki büyük çoğunluktur ve onlar ya aptal ya da kötüdürler.

Aptalsalar, bu gerçek karşısında akıllarını büsbütün yitirirler.

Kötüyseler, bu gerçeği kötüye kullanarak büsbütün kötülük ederler.

Gerçeği gizlemekten başka çıkar yol yoktur.

Bilmek! Bulmak! Susmak! Gerek.”

Berk Yüksel

Faydalanılan Kaynaklar:

Cihangir Gener, “Ezoterik-Batıni Doktrinler Tarihi”

Richard Leigh, “Tapınak Şövalyeleri”

Erhan Altunay, “Tapınakçılar”

Thamos, “Tampliyelilerin Öyküsü”

Baigent, Leigh & Lincoln, “The Holy Blood and the Holy Grail”

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..