Tarafım, taraf olacağım !

Herşey olabilirsiniz ama "tarafsız" değil. Objektif değerlendirmeler yaptığınızda mutlaka birileri " sana burada konuşma yada yazma hakkını biz sağlıyoruz." diyerek, mühür kimde Süleyman o misali engelleyiverirler.

Her kim olursa olsun, insanlara duymak istemediği bir şeyi söylemeyeceksiniz. Hasta doktora gider, "birşeyiniz yok" derse o kötü doktordur. Çocuğumuzun anlattığı bir şeye karşı görüş ileri sürersek, "annem yada babam çok anlayışsız." oluveririz. Ailemiz yada arkadaşlarımıza "sen bu konuda yanlışsın" dersek "her şeyi en iyi o bilir zaten." der ukalâ oluveririz. İş yerinde dürüst oluruz, kursağımıza haram sokmaz, işveren'in hakkını koruruz " kraldan çok kralcı, aptal" oluruz. Memleket elden gidiyor, yanlış yoldalar , konuşmaları bir başbakan'a yakışmayacak şekildeydi, uslûbu agresif deriz " neredeyse Vatan haini" yerine konuluruz. Atatürk'e Mustafa Kemal derken başbakan'a Sayın demezsek "saygısız" oluveririz. Örnekler böyle devam eder gider...

Hoşgörü demek her şeyi hoşgörmek anlamını taşımaz. Konu Vatan, Cumhuriyet, Atatürk ise hoşgörü falan kimse beklemesin benden. Kalkıp "hakkımda bölümüne hoşgörülüyüm yazmışsın, bu mu senin hoşgörün?" diyemez hiç kimse. Ne yani memleket satılacak, şeriat gelsin denilecek, Atatürk'e küfür edilecek ben kalkıp tebessüm ederek "olsun canım ne var ki " mi diyeceğim? Bunu dersem demokratik düşünen hoşgörülü insan mı olacağım? Ne için, kim için?

Demokrasi çok sesliliktir, evet. Demokrasilerde herkes birbirine tahammül etmek zorundadır, evet. Demokrasilerde, karşı görüşlü diye kimse kimseyi aşağılayamaz, evet. Ama demokrasi, tek taraflı çalışmaz. Siz demokratik düşünürken, birileri çıkar "anlamak istediği gibi yorumlar, bunu hakaret yada fiili eyleme dönüştürürse" işte o zaman ok yaydan çıkar.

Başta ki her kim olursa olsun eleştirilmelidir. Doğru yaptıkları da taktir edilmelidir. Hayatımda iki kez farklı oy kullandım. Biri Tansu Çiller'e diğeri Ali Müfit Gürtuna'yaydı. İkisinede ilk seçimlerinde oy verdim. Hatalarını gördüm bir daha da vermedim. Fenerbahçe'yi tutarım fakat, Galatasaray ile oynarken , eğer Fenerbahçe hatalıysa bunu da açıkça söyler Galatasaray'ı savunurum.

Vatan, Atatürk, Cumhuriyet ve Türk Milleti'nin onuru söz konusu olduğunda tarafsız değil tarafım.
Kişisel çıkarlarım değil, ülkemin çıkarları önemlidir, bu nedenle de "hoşgörülü" olamam.

İnsanlar, yukarıda belirttiğim dört temel unsur dışında hangi konuda ne yaparlarsa yapsınlar ; sabırlı, hoşgörülü ve uzlaşmacı yaklaşırım. Sevgisiz bir dünyanın, çölden farksız olacağına inanıyorum.

Tüm bunları yazış nedenim ; insanlar, yazdıklarımı okurken beni daha iyi tanısınlar diye. Bu gün AKP'yi eleştiriyorsam, diğer tarafta da CHP'yi eleştiriyorumdur. Bu ülke'de hiç mi iyi şeyler olmuyor? Elbette ki oluyor. İyi şeylerin rehavetine kapılıp, kötü şeyleri görmezden geleceğiz diye bir kural yok. Bu gün Kemal Kılıçtaroğlu'na oy verecek olmam, ileride taahhüt ettiği şeyleri yerine getirmediğinde, ona bunları sormayacağım anlamını taşımıyor. Ben halkım. Ben vatandaşım. Oy veriyorum. Soru sormak, benim vatandaşlık hak ve sorumluluklarım kapsamında.

Üniversiteler susuyor, sivil toplum kuruluşları susuyor, medya bir avuç kaldı tarafsızlığını koruyabilen, yargı susuyor, bir de bizler susarsak çocuklarımızın yüzüne nasıl bakarız? Sormazlar mı bize "Dünün gençleri sizler, böyle mi sahip çıktınız ?" Biz mücadele etmez , sorgulamazsak, göz yumar "al birini vur ötekine" mantığıyla hareket eder oy kullanmazsak, bu ülke'de oluşacak beyin göçünün önüne nasıl geçeriz? Ülke'mi aydınlık yarınlara taşıyacak bireylere ihtiyacı var. Dürüstlüğün, güvenin, demokrasinin, lâikliğin olmadığı yerlerde CEHALET hüküm sürer. Ben yüzümü Kâbeye ve Anıt Kabire çevirdim. Taraf mıyım? Evet tarafım..