Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '07

 
Kategori
Siyaset
 

Tarafsızlık...

Tarafsızlık...
 

Bugün 29 Ağustos 2007 ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL görev başında. Çok tartışıldı, bir çok açıdan değerlendirildi. Kimileri memnun kimileri de çeşitli sebeplerle ve muhtelif miktarda kaygılı.

Muhtemelen uzunca bir süre test edilir bir yaklaşımla tartışılacak ve görev süresinin bitiminden sonra da devam etmek üzere değerlendirmeler yapılacaktır.

Sadece Abdullah GÜL'ün değil hiç kimsenin ne yapacağına, nasıl davranacağına dair kehanetlerde bulunmam doğru olmaz ve tabii ki bunu yapmayacağım. Ancak takıldığım bazı noktaları dile getirmek istiyorum.

Şöyle bir söylem var ortalıkta cirit atan ve neredeyse birebir aynı kelimelerle klişeleşmiş olarak söylenen : "Laik Cumhuriyetin kazanımlarının korunması." Türkiye Cumhuriyetini hafife almak gibi geliyor bana böylesi söylemler. Beş yıllık iktidarı süresince çok sayıda yanlışa imza atmış bir hükümetin yanlışları tartışılabilir. Dünya görüşü itibariyle taban tabana zıt da olunabilir. Öyle ya da böyle halk yine de daha iyisini bulamamıştır son seçimlerde. Daha iyisi olamayanların afaki korku dağları yaratmaya çalışmasını anlamak mümkün değil.

Yaklaşık beş yıllık Dışişleri Bakanlığı süresince AB yolunda ciddi bir kararlılık sergileyen Abdullah GÜL'ün Köşk resepsiyonlarında eşlerinin başı açık olan milletvekillerine tek kişilik, diğerlerine çift kişilik davetiye göndermesinden mi endişe edilmektedir?

Tarafsız değil de muhalif olarak baktığı bir iktidarla görev yaparken Anayasa Mahkemesinden hukukun üstünlüğü yerine denge unsurunu gözeterek karar vermesi gerektiğini telkin etmesinden mi endişe duyulmaktadır?

Görev süresi boyunca sadece bir yayın kuruluşunun davetine icabet etmesi ve bunun da muhtemel korkuların savunucusu yayınlar yapan kurum olması mı beklenmektedir?

Kendisinden başka hiç bir öğretim üyesinin oyunu alamadığı halde, rektörlük seçimlerinde oy kullanan herkesi hiçe sayarak dünya görüşünü beğendiği ve benimsediği birini rektör olarak ataması mı korkutmaktadır?

Anayasa'da Cumhuriyetin nitelikleri olarak sayılan "demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir" anlayışından hareketle, niteliklerden birini vurgulayarak diğerini hiçe sayacağı, Cumhuriyetin laik olması için demokratik olmasından veya demokratik olması için laik olmasından vazgeçeceği mi varsayılmaktadır?

Benzer uygulamaları ve soruları çoğaltmak mümkün. Ancak bunlar Abdullah GÜL'den önce de vaki olan haller. Birini alkışlarken diğerinden korkmak izahı kolay bir durum değil.

Türkiye Cumhuriyeti, rejimini demokratik çerçeve içinde koruma bilincini haiz bir milletin ülkesidir ve bunun için yeterli mekanizmalarla mücehhezdir.

Tehlikelere makul bir temkin ile yaklaşmak yerinde olacaktır ancak paranoyak yaklaşımları temkin ile karıştırmamak gerekir.
 
Toplam blog
: 88
: 912
Kayıt tarihi
: 26.07.06
 
 

1969 yılında Tarsus'ta doğdum. İktisat Fakültesi ve Su Ürünleri Fakültesi mezunuyum. Amatör olara..