Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sabiha Rana Melekler Yüreğinizden Öpsün

http://blog.milliyet.com.tr/sabiharana

19 Kasım '09

 
Kategori
Türk Mutfağı
 

Tarhana Çorbası Nasıl Yapılır Tarifi?

Tarhana Çorbası Nasıl Yapılır Tarifi?
 

Tarhana Çorbası?


Tarhana çorbası, Türk mutfağı'nın çokca yapılan bir çorbasıdır. Sabah kahvaltıları dahil her öğün yenebilir. Kökeni Orta Asyadan gelen Türklere dayandığı söylense de tarhana kelimesi Farsçadır. Her türlü yiyeceği kurutarak saklamaya çalışmışlar ve yoğurdun saklanması için de Tarhana çorbasını bulmuşlardır. Önemli bölümü yoğurttan oluşan Tarhana çorbası besleyici olduğu kadar kuru toz şeklinde olduğu için uzun süre saklanabilir. Türkiye'de Tarhana çorbasının birçok türünü bulabilirsiniz.

Tarhana, yoğurt, nane, un, kırmızı biber, yeşil biber, domates, istenirse soğan katılarak çekilir ve karıştırılır. Hamur, üstü bir bezle örtülerek kabarması için en az bir hafta bekletilir. Yaklaşık bir haftadan sonraki bekleme süresi tarhananın türünü belirler. Görece daha uzun süre mayalanmaya bırakılan tarhana ekşi tarhana olur, "ekşi tarhana" olmadan kurumaya alınan (işleme sokulan) tarhana tatlı tarhana olur. Bekletmeden sonra bu hamur, parçalar halinde bir kuru örtünün üzerine dizilir ve açık havada, gölgelik bir yerde kuruması beklenir. Kuruyunca da elle ovulup toz haline getirilerek saklanır.

Türkiye'nin batı bölgelerinde, özellikle Rumeli geleneğinde tarhana çorbası, kese yoğurdu, un, domates, kuru soğan ve mutlaka tarhana otu, tuz, istenildiği kadar acı biber kullanılarak hazırlanır, başkaca katkı malzemesi kullanılmaz.

Tarhana Çorbasının Öyküsü

Hani derler ya bazen insan bir sıcak çorbaya hasret olur.. Hele bir de gurbette ve hasta ise..

Bir haftadır hasta yatağımda bedenimi istila eden mikroplarla mücadele vermekteyim..

Çorba deyince tarhana, tarhana deyince de ninemin anlattığı o güzel masal aklıma geldi..

Eski zamanlarda ülkenin birinde bütün tellallar sokaklarda avazları çıktığı kadar halka duyurmaya çalışıyorlarmış seslerini.. Duyduk duymadık demeyin, padişah efendimiz ülkemizde yemek yarışması düzenlenmesini emretti.. Ülkedeki bütün hanımlar istedikleri bir yemekle yarışmaya katılabilirler..

Bu yarışmada her kim padişahımız efendimize hiç tadını bilmediği bir yemeği tattırmış olursa bir kese altınla ödüllendirilicektir.. Bunun yanında da saraya aşçı olarak alınacaktır.. Duyduk duymadık demeyin..

Ülkede ki bütün ev hanımlarını yarışmanın heyecanı sarmış.. Hem ödül olan altınlar hem de saraya aşçı olmak bulunmaz bir fırsatmış... Herkes en güzel yemeği kendisinin yapacağını hayal ediyordu.. Yapacakları yemekleri kimse kimseye söylemiyor sır gibi saklıyorlardı..

Yemekler gizlensede ülkeyi mis gibi yemek kokuları sarmış.. Çeşit çeşit börekler çörekler yemekler kebablar tatlılar dolmalar sarmaklar insanlar kokularından yemekleri tahmin edip iddiaya bile tutuşuyorlarmış..

O ülkenin orman köyünde yaşayan geçimini odun satarak kazanan fakir bir aile varmış..Kendi hallerinde küçük ama mutlu yuvalarında yaşayıp gidiyorlarmış..

Padişahın yemek yarışmasını onlarda duymuş ve kendilerince onlarda telaşlanmışlar ama yarışmaya katılmak içinde çekiniyorlarmış.. Özellikle ailenin çocukları çok istiyormuş annelerinin de bu yarışmaya katılmasını..

Çocukların anacığı da kendi halinde hazırlıklarına başlamış.. Ülkeyi saran yemek kokuları ormana da ulaşmış fakat bizim ormanda yaşayan fakir aileyi de ümitsizlik sarmış güzel kokulardan..

Babaları çocuklara ve hanımına doğru söylenmiş aklındakileri.. '' Koskoca padişah bizim fakir aşımızı mı beğenir? Biz diğerleriyle yarışamayız onların yemekleri zengin yemekleri bizim '' Dar hane aşının '' hiç şansı olmaz demiş..

Anneleri de ''Kazanamazsak da olur ne kaybederiz ki? Hiç olmazsa çoluk çocuk saraya konuk olmuş oluruz padişahı efendimizi görürüz bu sebeple der...

Babaları ormana odun toplamaya anneleride doğru mutfağa geçer..

Artık yarışma günü gelmiştir.. Ülkedeki herkes ellerinde tencereler tepsiler sarayın kapısında sıraya girmeye başlamış.. Bizim oduncunun aileside milletin onları küçümseyen bakışlarıyla sıralarına geçerler..

Sarayın vezirleri jüri olmuşlar.. Vezirler yemeklerin tadına bakıyor sonra da padişaha sunuyorlarmış yemekleri... Nedense şimdiye kadar tadına baktıkları yemeklerin hepsi bildikleri yemeklermiş... Bazılarını gördükleri gibi tanıyıp tadlarına dahi bakmadan geri çevirmişler..

Sıra bizim oduncunun eşine gelmiş.. Çorbayı gören vezirler karşıdan daha dudak bükmüşler.. Ama bizim oduncunun hanımı ısrar etmiş tadına bakmaları için vezirlerde bir bakalım deyip çorbanın tadına bakmışlar.. Daha ilk kaşıkta yedikleri tada dayanamayıp yine bakmışlar tadına.. Bu hayatlarındaki içtikleri en lezzetli çorbaymış..

Hemen adını sormuşlar.. Hanım da '' Dar hane aşı '' demiş..

Dar hane aşını padişaha sunmuşlar.. Üzerinde dumanı tüten bu çorbayı padişah çok beğenmiş.. Daha önce hiç içmemiş bu çorbadan ve bu lezzetle hiç karşılaşmamış..

Oduncunun ailesini huzuruna çağırmış.. Çorbanın sırrını sormuş..Anneleri de dar hane aşının tarifini vermiş padişaha..

Bende size yazıyım mı şimdi tarifini hıı ne dersiniz? :)

Malzemeler: Mercimek, kuru fasulye, nohut, un, yoğurt, ekmek mayası, biber, kekik... Kısacası bir fakirhane de ne varsa hepsi.. Dar hane fakirhane anlamına geldiği için sarayda ne işi olur bu çorbanın bu yüzden hiç pişmemişti..

Oduncu ailesi ödülleri olan altınların sahibi olurlar hem de saraya yerleşirler.. Anne kadın da sarayın aşçısı olur böylelikle.. Onlar ormanda ki evlerinde de muyluydular ama şimdi daha rahat bir hayat sürmeye başlamışlar..

Bizim yarışmayı kazanan '' Dar hane aşı da'' yıllar geçtikçe ve haneler değiştirdikçe '' Tarhana'' olmuş.. Şimdi neden mi bugün bile severek içiyoruz ve şifadır diyoruz tarhana çorbasına içindeki çeşitlerin bolluğundan daha faydalı oluyor da ondan.

Nur içinde uyu benim ninem ve ellerine sağlık canım annem..

Tarhana Çorbasının Yapımı:

Bu güzide çorbamızı yapmak için 6 yemek kaşığı tarhana bir kasenin içine konulur. Kaseye 1 bardak su ilave edilir ve erimesi için hafifçe karıştırılır. Diğer tarafta tencereye 3 lt. su konur. İçine 2 yemek kaşığı tereyağı, 2 tablet et suyu ilave edilir. 2 yemek kaşığı salça tencereye konur ve kaynamaya bırakılır. Su kaynayınca kasede karıştırılıp - eritilmiş olan tarhana tencereye yavaş yavaş ilave edilir. Bu arada tenceredeki malzeme sürekli karıştırılır. Yoksa tarhanalar top top olur. İlk defa pişirenler için tencerede önce tereyağın, salçanın ve tarhananın birlikte kavrulmasından sonra suyun ve et suyunun soğuk olarak ilave edilmesi tavsiye edilir. Tarhananın eriyebilmesi için kaynayıncaya kadar sürekli karıştırılmalıdır. Tadına bakarak biraz tuz ve şeker konabilir. Tarhana tencerede tamamen eriyince kendi halinde kaynamaya bırakılır. Kıvamı koyu olursa bir miktar kaynar su ilave edilebilir. Kızarmış ekmek, turşu, nane, yeşil biber ve turp ile servis yapılabilir.

Afiyet şifa olsun efendim..

Tarhana Çorbasının Faydaları:

Tarhana; halkımız tarafından sevilerek yenen, vitamin ve besin değeri açısından oldukça yüksek bir yiyecek çeşididir.

İçerisine katılan, Doğal Domates, Biber, Soğan, Nane, Yoğurt, Un, Kekik, Maydanoz ve güneşten aldığı vitaminler gibi maddelerin, insan sağlığı ve yaşamındaki faydaları herkes tarafından bilinmektedir.

Karışımından da anlaşılacağı gibi yiyecek olmasının yanında tarhana, sindirim sistemi dahil birçok hastalığa şifa olarak gösterilmektedir. Ayrıca tarhana hazırlığının her aşamasında mistik bir huzur vermesinin yanında halkımız tarafından sevilerek tüketilen bir çorbadır.. (Tarhana çorbasının yapımıyla ilgili kaynak bilgiler: Vikipedi) Fotoğraflar: İnternet alıntı.

''MELEKLER YÜREĞİNİZDEN ÖPSÜN''

Sabiha Rana

 
Toplam blog
: 1989
: 4996
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

Gazeteci - Yazar (NLP Uzmanı - İlişki ve Yaşam Koçu) Yaşarken dünyayı dolaşmayı, topraktan güneşe..