Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '08

 
Kategori
Tarih
 

Tarih diyor ki; “Vahdettin hain değildir.“ (4) 19 Mayıs 1919 Atatürk Samsun’a çıkıyor

Tarih diyor ki; “Vahdettin hain değildir.“ (4) 19 Mayıs 1919 Atatürk Samsun’a çıkıyor
 

“Mustafa Kemal Türk paşasıdır. Benim paşamdır. Hiçbir Türk askerine hakaret edilmesine izin vermem.


Dört küçük kardeşiz. İkisi evde bir oyun esnasında tartışırlar ve tartışma büyür. Akşam babanın eve dönüşünde olay heyecanla anlatılmaya başlanır. Önce olayı yaşayanlar, arkasından da izleyenler baba tarafından dinlenir.

Her milletin olduğu gibi bizimde bir karakter özelliğimiz vardır. Ve bu özelliğimiz bakınız günlük yaşamımıza nasıl yansımaktadır?

Elimizi vicdanımızın üzerinde tutarak, aile içerisinde yaşanan yukarıdaki olayı yüksek sesle düşünüyoruz;

a) "Olayın oluş şekli önemli değil, ben anlamam, dinlemem! Bana yakın olan kardeşim haklıdır. "

b) "Evet ya! Olay önemli değil, bana yakın olmayan haksızdır."

c) "Olur mu öyle şey! İkisi de kardeşim, tartışmayı başlatan haksızdır."

d) "Hayır! Kardeşler arasında kavga olmaz. Olmamalı, yanlış bir anlaşılma olmuştur. İkisi de bizim kanımızdan, canımızdandır. Kesinlikle taraf tutmamız doğru değildir. Yapacağımız sadece kendi ağızlarından olayın oluş şeklini dinlemek ve varsa bir gördüğümüz, duyduğumuz bir şey, bire bir onu anlatmaktır. Ve olayla ilgili herhangi bir (taraflı) yorum yapmamak (ve asla) taraf tutmamaktır.

-“O niye o? Neden yorum yapmayacakmışım?”

-Ah be güzel kardeşim, yorum yaptığımız an, ben de taraf olurum, sen de. İnsan duygusal varlıktır. Gönlü bir düştü mü, Mecnun gibi olur, gözü hiçbir şey görmez. Aşkı, sevdiği için çöllere düşer, eğriyi, doğruyu birbirine karıştırır. Sonra, kara, kuru, çilli Leyla olur, onun gözünde dünya güzeli.

Tarih yorum değildir. Bu nedenle tarih ve Tarihi romanlar birbirinden ayrılır.

Tarihte taraf, taraftar olmaz. Olursa eğer, bu kez ortada Tarih ilmi olmaz.

Herkesin kendi anlayışına, zevkine göre bir ilim, tarih olabilir mi?

* * *

“Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun'da”

-"Atatürk'ü Samsun’a kim, neden ve hangi görevle gönderdi ?"

Güvenir ve inanırlığın korunabilmesi için yukarıda da anlatıldığı gibi yorum yapılmayacak. Önce tarafların konu ile ilgili görüşleri, sonra, olaya birinci dereceden şahit olanların anlatımı ve belgelere yer verilecek.

Konuya ilgi duyanlar, katkı sağlamak ve atalarımıza vefa borcumuzu ödemek adına, öncelikle ve sırası ile ilgili Devletlerin arşivlerinde ki belgeleri, Tarihçi ve olayın içerisinde ki Ordu ve Devlet görevlilerinin anı ve ifadelerinin içeriklerini ve her ne olursa, belgeleri lütfen iletsinler.

Savaş ve işgal yılları, o dönemin tüm insanlarına sadece acı ve ıstırap vermiştir. Bunu anlayabilmek için o dönem, özellikle içerisinde yaşayanların kaleminden tekrar tekrar okunmalıdır.

Gençlerimizin, atalarına saygı duyabilmeleri, onları daha iyi anlayabilmeleri ve hem de ülkelerine duydukları, sevgilerinin derecesini yükseltmeleri, onları çok iyi anlamalarına bağlıdır.

Eğer, gençlerimize atalarını, ülkelerini ve değerlerini sevdiremezsek; onlar bugün olduğu gibi geleceklerini ülkelerinde değil, yabancı ülkelerde aramaya kaldıkları yerden devam edeceklerdir.

Yurt dışında iş yapan birisi olarak âcizane ifade etmem gerekirse; Biliyorum ki, Dünya’da bir yılda aynı anda dört mevsim yaşanan nerede ise başka ülke bulunmamaktadır.

Dünyanın en güzel çiçekleri ve insanları bizim ülkemizde yaşamakta ve yetişmektedir.

Duyar gibi oluyorum;

-“Anlatıyorsun da, peki, ya günümüzde yaşananlar ne oluyor? Haklısınız.

Ancak;
-Domateslerimizi nasıl tatsız,
-Güllerimizi nasıl kokusuz,
-İnsanımızı nasıl duyarsız yaptığımızı anlatabilmem için son birkaç yüz yılı birlikte anlatmam gerekecek.

Zaten konumuz da bu değil.

Özetle bir şeyin doğası, genetiği ile oynarsanız sonuç doğal olarak aslından farklı olacaktır.

Ancak, zararın neresinden dönülürse kardır.

* * *

19 Mayıs 1919...

Devletin herhangi bir bölümünde görevli üst düzey memur, görevli olarak çalışanlar bilirler.

Siz, bulunduğunuz şehirden, başka bir şehre, özellikle de bir (özel) gemi ile ve yanınızda yaklaşık 30 görevliyle değil sıradan bir görev izniyle, çok özel bir izin olmadan adımınızı atamazsınız.

Bir de ülkeniz işgal, gözetim altında iken.

Bunun ne anlama geldiğini tüm resmi görevlilerimiz bilirler.

* * *

19 Mayıs 1919

Mustafa Kemal Osmanlı ordusunun bir subayıdır. Açıklanacak belgelerde çok net olarak görüleceği şekilde görevli olarak (bir ekiple birlikte) Sultan vahdettin tarafından (İstanbul) İngiliz komiserliğin de onayı ile Anadolu’ya gönderilmiştir.

* * *

19 Mayıs 1919

Bugüne kadar yapılan tartışmalarda ki ana konusu şudur;

“Evet, Mustafa kemal paşa Anadolu’ya Sultan Vahdettin tarafından gönderilmiştir. Ancak Halkta işgale karşı duyulan nefret ve (uyanmaya) başlayan direniş hareketlerini örgütlemek için değil, bastırmak içindir.”

Tartışma bu anlayış üzerinedir.

Bakalım bu konuda tüm taraflar ve belgeler ne demektedir?

Devam edecek…

Resim;www.gaziantep.net'ten alıntıdır.

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..