Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '20

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

TARİH HABER VERMİŞTİ

TARİH BU GÜN YAŞANANLARI HABER VERMİŞTİ

         Fatih Sultan Mehmet Han’ın

         567 yıl önce Bosnalı Fransisken papazlar için yayınladığı

          İnsanlığın, demokrasiye, kendinden farklı olana saygıya, azınlık olanı koruma ve eşitlik zemininde insan haklarını sonuna kadar savunma mücadelesinin önemli metinlerinden söz ediyoruz.

          Ama, insanlık 18’nci yüzyılda bu olgunluğu yakalayana kadar tarihin köşe taşlarında kimlerin, hangi olayların isimleri yazılıydı? 

          Bu sorunun yanıtı bizi, 16’ncı yüzyılın ortalarına ve Fatih Sultan Mehmet’e götürüyor.

 

          İnsanlık, zor bir dönemden geçiyor.

           2020 yıl ilk çeyreğinde; ABD %4,8 küçüldü, COVID-19 sebebiyle 40 milyon kişi işten çıkarıldı.

OECD bölgesi %1,8, Fransa %5,8, Avrupa Birliği %3,3, Çin %9,8 küçüldü GSYH %6,8 geriledi.

          1971 yılına kadar 1 ons altın (31,1034807 gram) 35-40 dolar seviyesinde iken bu gün1 ons altın 1.735,91 dolardır.

           1910 yılından bu yana özellikle 1941 den bu yana o kadar karşılıksız para basmış ki 1911 yılından bu yana dolar %99 değer kaybetmiş. Ülkelerin merkez bankaları altın-gümüş rezervlerinden türev kağıtlar üreterek piyasayı paraya boğmuşlar.

            Bu türev para rezervi (itibari para) gerçek paranın iki katına çıkmış, bankalar para rezervleri kadar türev üreterek, olmayan parayla kredi açmışlar.

             ABD halk sokaklarda adalet istiyor. Konunun dibinde aslında, ABD’nin dünyada estirdiği terörün kendi halkına yüklediği vicdan acımasının dışa vurumudur.

             ABD insanlarını birebir karşınıza alsanız, ABD devletinin mazlum halklara bilhassa Müslüman ülkelere yaptığı vahşi kabadayılık içlerini burktuğunu görürsünüz.

            

              Dünyanın dört bir yanında yaşanılan krizler, dini veya milliyetçi radikalizmin en uç örneklerini, bu örneklerle birlikte savaşın, yıkımın, hatta etnik temizlik girişimlerinin en korkunç görüntülerini sergiliyor. Belki de, bu nedenle, İstanbul’u, henüz 21 yaşında genç bir padişah olarak fethedip, imparatorluğunun sınırlarını en kısa zaman içinde Balkanlar’a kadar uzatan Fatih Sultan Mehmet’in, bundan tam 567 yıl önce Bosnalı Fransisken papazlar için yayınladığı Ahitname büyük anlam kazanıyor.

 

           “1453’te Ayasofya’da toplanmış Bizans halkına şefkat elini uzatan, Galata’da yaşayan Cenevizlilere “işinize bakın, benim güvencem altındasınız” diyen Fatih, 1463’te Bosnalı Fransisken papazlar için yayınladığı Ahitname ile sanki bugünlere mesaj verir gibiydi”

 

              Bu yıl, 567’nci yılını kutladığımız Ahitname, Müslüman padişahın, farklı dinlere gösterdiği hoşgörünün sembolü olarak varlığını koruyor. Farklı din ve milletlerden insanları “ötekileştirmeyen”, aksine, “kucaklayan” yapısıyla yalnız Türklerin değil, insanlığın ortak kültürünün en önemli metni olarak kabul ediliyor…

 

Ahitname 
           “Bu padişah fermanı şöyledir: Ben ki Sultan Mehmet Han’ım; sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki, bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosnalı [Fransisken] ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum: 

         Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlar sakınmaksızın ülkemde yaşayacaklardır. Ve kaçıp gidenler bile güven içinde olacaklardır. Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir. Ne ben, ne vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere — kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine— dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. 

          Yeri, göğü yaratan rızıklandırıcı adına ve Kur’an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir. Böyle biline.”

 

           Günümüzde meşru demokrasi anlayışının tarihsel köklerine gidersek, 1215 tarihli Magna Carta Anlaşması karşımıza çıkar.

       1215 yılında; dönemin feodal beyleri ile kraliyet arasında imzalanan anlaşma, hanedanların egemenliğini sınırlandıran ve kralın tabası ile belirli bir düzenleme içinde ilişkisini kuran ilk anlaşma olarak değerlendirilir.

Magna Carta’nın 39’ncu maddesi önemlidir. Bu madde sayesinde günümüz demokratik hukuk sisteminin temeli atılmıştır:

“Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”

 

 

İnsanlığın ortak mirası…
          İnsanlığın yakın tarihini bakımından önemli bildiri olarak; 1215 tarihli Magna Carta Anlaşması, ABD 4 Temmuz 1776 tarihli Büyük Britanya imparatorluğuna karşı bağımsızlık Bildirgesi, 1789 Fransız İhtilali sonrasında kabul edilmiş, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın Bosnalı Fransisken papazlar için yayınladığı Ahitname öne çıkar.  
 :
          4 Temmuz 1776  tarihinde, Büyük Britanya İmparatorluğu’na karşı bağımsızlık mücadelesi veren 13 Amerikan kolonisinin yayınladığı Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi… İkincisi, 1789 Fransız İhtilali sonrasında kabul edilmiş, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları bildirisi önemli köşe taşlarındandır


          Bu bildiriler, günümüz insan haklarına dayalı, çoğulcu ama azınlığın haklarını koruyan demokrasi anlayışının başlangıç noktaları olarak kabul edilirler.

         Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde yer alan şu cümleler, günümüz dünyasına, 18. yüzyıldan anlamlı ve bağlayıcı bir mesaj niteliğindedir.

           “Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve refahını arama hakları yer alır, bu hakları korumak için insanlar arasında meşru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükümetler kurulmuştur. Herhangi bir hükümet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarını sağlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükümet kurmak o halkın hakkıdır.”

Ya da, ilk üç maddesini örnek olarak verdiğim Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin toplam 17 maddesi, günümüz dünyasının kurucu metni özelliğini taşımaktadır:
• Madde 1 İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir.
• Madde 2 Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.
• Madde 3 Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.
 

 

 

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..