Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '11

 
Kategori
Tarih
 

Tarih siyaset ve ideolojiden arındırılmalıdır

Tarih siyaset ve ideolojiden arındırılmalıdır
 

Tarihçilerin bir besmelesi vardır, derler ki “yaşanılan zamanın değerlendirilmesi ve daha iyi bir geleceğin inşası bir tarihe yaslanmakla mümkündür; tarihini bilmeyenler iyi bir yarın kuramazlar.”

Doğrudur da; nasıl bugünlere geldik, bizi bugünlere taşıyanlar kimlerdi, nasıl taşıdılar, neler yaptılar, neler söylediler, geçmişimizde neler yaşandı? Bu soruların yanıtları bize geleceğimiz için yol ve yön gösterir.   

Bu nedenle tarihçi, tarihten toplayabildiği belgeleri derler, düzenler insanlara sunar. Zor bir uğraşıdır bu, geçmiş zaman denilen dehlizin kapısını açıp arkasındakileri gün yüzüne çıkarmak ve bunları kanıtlayıp insanların bilgisine sunmak kolay değildir. Zira bu geçmiş zaman dehlizine müdahale edilerek, başkalaştırılmış tarih bilgileri de sokulmuş olabilir. Tarihin bire bir doğruluğunun ispatlanması, yaşanmışların olduğu gibi aktarılması mümkün değildir. Katıksız, saf bir tarih bilgisi bulmak, hele bizim gibi hem resmi, hem çarpıtılmış hem de saklanmış bir tarihi olan ülkelerde nerdeyse imkansızdır.  

Bunun için bizim ülkemizde tarihçi ne yapar? Ülkenin kabullerini göz önüne alarak bir süzme işlemine girer, bu süzgüden çıkanlar eğer devlet tarafından kabul görürse insanlara sunulur, okullarda tarih eğitimi bu şekilde süzülmüş olarak ve devlet resmi ideolojisi ile çatışmayacak şekilde aktarılır. Daha doğrusu ezberletilir.

Biz buna “resmi tarih” diyoruz; Oluşturulmak istenen ulus devlet modeli ve vatandaş tipine göre hem müdahale edilmiş hem de eklemeler yapılmış, devletin siyasi ve ideolojik yapısına göre “imal edilmiş ve öğretilmiş tarih” de diyebiliriz. Vatan, millet, Türklük, kahramanlık gibi temalar ön plana çıkarılmış, geçmiş gerçekten yaşandığı gibi aktarılmamıştır.

Son yıllarda özellikle Cumhuriyet tarihi yeniden sorgulanıyor, resmi tarihin bilerek sırt çevirdiği noktalarda sert tartışmalar yaşanıyor. Dersim İsyanı (ya da katliamı), 1915 Ermeni tehciri (ya da soykırımı),  6-7 Eylül olayları (ya da azınlıklara saldırılar), Kürt sorunu (ya da Kürtlerin asimilasyonu), Mustafa Kemal’in demokratlığı (ya da totaliter tek adamlığı) gibi tarihin pek çok noktasında ideolojilere göre yüzlerce çeşit yorum oluşabiliyor. Tıpkı parantez öncesi ve içindeki tanımlamalar gibi farklı görüşler ortaya çıkabiliyor.

Tarih siyasi ve ideolojik bir malzeme haline geldiğinde ise hiçbir güvenilirliği kalmıyor. Tarihimizin ne kadarı gerçek, ne kadarı imal edilmiş bilemiyoruz ve bu bilinmezlik tamamen zırva veya safsata bilgilerin ortalıkta dolaşmasına da neden oluyor.  İşi daha da ileri götürenler, resmi tarihe aykırı bir yorum ya da belge getirdiğinde vatan haini bile ilan edilebiliyor.

Her ülkenin mutlaka bir resmi tarihi olur, buna hiç kimse itiraz edemez ancak bu resmi tarih alternatif tarihi yok sayarak, sadece o ülkede ki  resmi ideolojinin önünü açarken, insanının düşünme gücüne köstek oluyorsa  o zaman totaliter rejimlerin tarih anlayışından ne farkı kalır?  Başka bir türlü tarih yoktur anlayışı ancak totaliter ülkelerde geçerlidir.

Tarihle birlikte düşünebilmek ve geleceğimize doğru yön verebilmek için alternatif tarih belgelerinin de ortaya çıkarılması gerekiyor.  Zamanın dehlizinde sadece resmileştirilen tarih olmadığı, tarihle birlikte düşünebilmek için pek çok belge ve bilginin de var olduğu aşikar. Nitekim son yıllarda alternatif tarih konusunda bir çok araştırmalar yapılıyor, düşünürler ve yazarlar, tarihte şimdiye kadar bilmediğimiz pek çok konuyu aydınlığa çıkartıyorlar.  Ama halen devletin arşivlerine ulaşmaları ne yazık ki kolay olmuyor, devlet yine istediği kadar ve öğrenilmesine izin verdiği kadar arşivlerini açıyor.

Bizim insanımız fikren tartışmayı sevmiyor, düşünce tembeliyiz, tarih bize neyi göstermişse sadece ona yaslanıyoruz. Dolayısı ile düşüncemizde ve fikirlerimizde kısır bir döngünün içerisindeyiz. Çoğu aydınımız, düşünürümüz de farklı durumda değil, ideolojisi ne ise tarihi ona göre yorumluyor ve tarih böylece bir hesaplaşma alanı haline dönüyor.

Hani hep diyoruz ya “tarihimizle yüzleşmek gerekir”, işte bu yüzleşmeyi yapabilmek için tarihin siyasetten ve ideolojilerden ayrıştırılması şart. Tarihimizi askeri ve bürokratik vesayetten kurtarabildiğimiz sürece, tarihi gerçeklerle daha objektif ve tarafsız olarak yüzleşebiliriz diye düşünüyorum.

* * *

 

Ciddi bir yazıya gayri ciddi bir not: Lisede iken tarih dersini çok severdim, Kanuni Sultan Süleyman’ın resminden Cem Karaca türetirdim. Eline bir gitar resmi monte eder, gözüne kalın çerçeveli bir gözlük takar, kılığını kıyafetini aynen Cem Karaca gibi boyadım mı olurdu alternatif tarih :)

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..