Tarih Yalancı Değildir

Tarih, insanlık eyleminin belleğidir.

Neden tarih yalancı olsun? Yazanlar, yazdıranlar yalancı olunca tarih ne yapsın?

“Yalan Söyleyen Tarih utansın” diye seri bir kitap yazılmış. Muhtemel bu isim kitabın ilgi çekmesi için konulmuş. Soru işareti belirtiyor ve insanda merak uyandırıyor. Ben bu ismi doğru bulmadım. Kitabın başlığını kocaman bir kandırmaca olarak değerlendirdim. “Tarihe yalan söyletenler utansın” denilmelidir. Tarih neden utanacak ki, insanların yanlışlarından tarih de bıkkındır, bizardır.

Tarih, yazılanlarla bize öğretilen bir kurgu olabilir. Bilhassa resmi tarih, genelde gerçek kahramanları sümen altı yapıp naylon kahramanları gözümüze, gönlümüze mahkûm edebilir. Doğru iyileri görmezden gelir, yanlışı beyinlerimize doğru belletir. Çünkü biz, baktığımız zaman bize sunulanı görüyor ve seviyoruz. O sunulanın hakikatte nasıl biri olduğunu, kimlerce gözümüze kahraman gibi gösterildiğini bilmiyoruz. Zaman üzerinden geçenleri biliyor, tarih yapılanların doğruluğunu görüyor. Fakat bildiğini gözümüze sokarcasına bildiremiyor...

Yazılan o kadar kitap ve o kadar sözde bilgiye rağmen, beşerlerce açıklananların hiç birinin iddia ettikleri şekle, şemale inanmıyorum. Dünyadaki sihirli eller, genellikle de siyasilerin talimatıyla tarih yazanlar, yakınlığı (Yahut yalakalığı) nispetinde tarihi çarptırabilir diye düşünüyorum. Örneğin mesleğim gereği 40 yıldır yakından takip ettiğim Türk siyasi tarihi, daima iktidarda olanın lehine yazılır. Birkaç muhalefet kalemin yazdıkları da, muhalefet kanadının lehinedir. Tarihin ve insanlığın lehine olan bir dürüstlük bulunmaz anlatılanlarda… Bilemeyiz ki siyasilerin perde önlerinde görünen yüzleri sevimli gelse de, perde gerisinde beyinlerinden geçirdikleriyle ürkütücü olabilirler. Yandaş kalemler onların hallerini hakkaniyetten uzak tutarak değerlendirebilir. Biz halkın uyanmalarını engellemek için, çeşitli yol ve yöntemler geliştirebilirler.

Kimse kimsenin gece gündüz yanında değildir. Siyasilerin gece gündüz yanında olanlar dahi, 24 saat yanında bulunmadıklarından, gece gündüz onların kimlerle görüştüklerinden, akıl hocalarının, perde arkasındaki yönlendiricilerinin kim olduğundan kesin emin olamayacaklarından, anlatılanları aktarmakla kalacaklarından, yanlı kalemleriyle gerçeği yazmakta aciz olacaklarından, nasıl halkı doğru bilgilendirici yazabilsinler?

Tahminlere göre tarih yazılmaz. Gazete arşivlerine göre de tarih değerlendirilmez. Çünkü siyasiler iktidarları süresince medyayı çok iyi kullanırlar. Hatta siyaset hayatında güce erişir erişmez medya patronu da olurlar ki, istediklerini, istedikleri doğrultuda yönlendirebilsinler.

İnsanlar tarih boyu korkularla yönetilmişlerdir. Zira ülkeleri yönetenler, makam güçleriyle insanları ve tarihi de kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmişlerdir. Bu vaziyette bildiklerimizin tamamının yalan olması muhtemelen büyük ihtimaldir. Ancak bu yalanı tarih değil, insanlar yazmaktadır. Dolayısıyla yalanları doğru gibi yazan, insanlar utanmalıdır.

Ayfer AYTAÇ – ayferaytac.com