Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '12

 
Kategori
Tarih
 

Tarihçi gözüyle Roma Hukukuna bir bakış

Tarihçi gözüyle Roma Hukukuna bir bakış
 

Jüstinyen


     Roma İmparatorluğu 4. yy. ın son çeyreğine girerken fiilen, 5.yy. ın son çeyreğine girerkende siyaseten tarih sahnesinden geri çekilme sürecindeyken Yeni Roma olarak İstanbul tarih sahnesinde hızlı adımlarla yükselmekteydi. Bu süreçte İstanbul bilginin, insan gücünün ve sermayenin yeni merkezini oluşturuyordu. İnsanlığın Mezopotamya’da başlattığı süreç, Mısır, Atina ve Roma’dan sonra İstanbul’da devam edecekti. Tarih artık İstanbul’da yazılacaktı. Tabi sadece tarih değil, hukukta İstanbul’da yazılacaktı. Doğunun ve Batının hukuk birikimi olan Roma Hukuku  İstanbul’da senteze ulaşacaktı. Bu sentez halen günümüze kadar insanlığın ortak mirasını oluşturacak olan “insanın hukuku”ydu.

      Fas ve Ius kavramları üzerine

     İnsanlık tarihindeki önemli dönemeçlerden biriside beşeriyetin “ilahi hukuktan beşeri hukuka” geçişidir. Bu geçişin başlangıcını oluşturan olgu M.Ö. 5. yy. da Roma’da On İki Levha Yasalarının yazılı hale getirilmeleridir. Antik çağın bu yazılı hukukunun özelliği tarihin önemli bir ayrımına tekabül eder. Bu ayrım Mezopotamya - Mısır kaynaklı eski hukukun tersine tanrıların iradesinin aracılığını savunmaz. Bu hukuk direkt olarak insanın kendi iradesini savunur.  “Fas” kavramı Latincede “ilahi hukuk” u  “Ius” kavramı  ise “beşeri hukuk” u ifade eden kavramlardır. Fas (divine law) kavramı tanrılarla insanlar arasındaki ilişkileri düzenler. Oysa Ius (human law) kavramı ise insanların yasakoyucu olarak kendi aralarındaki ilişkilerini düzenlelemelerini ifade eden bir kavramdır.

     Roma Hukuku Külliyatının derlenmesi

     Bizans İmparatorluğu kendisine hukuk sistemi olarak Roma Hukukunu almıştı. İmparator Theodosios 438’te kendisinden önceki imparatorların fermanlarını bir külliyat haline getirdi ve onları bir Codex biçimine getirdi.

     İmparator Justinianus (527-565), dünya hukuk tarihinin en büyük kanunlaştırma hareketi sonucu ortaçağdan bu yana Corpus Iuris Civilis adıyla anılan Yurtlaşlar Hukuku Külliyatını hazırlatmıştır. Justinianus, Tribonianus başkanlığında 11 avukat, 2 yüksek memur ve hukukçulardan oluşan  17 kişilik komisyona 2000 kitap ve 3 milyon satırı on yıllık bir süre içerisinde tek bir hukuk metni haline getirmelerini, esere geçerliliği kalmamış yasaları ve öğretisel tartışmaları almamalarını istemişti. Ancak komisyon bu emri tam yerine getirmedi. Çalışmalar 528-534 yılları arasında 6 yılda tamamlandı. Bu külliyat üç bölümden oluşmaktadır. İlk hazırlanan bölümü 528 yılında hazırlanan Codex’tir. Daha sonra 530-533 yılları arasında Digestia (Pandectae - Pandekt)[1](düzenlenmiş tam bir derleme) ortaya çıktı. Yine aynı yıl kısa bir el kitabı olan hukuk hakkında genel bilgi vermek amacıyla Institutiones (Hukuk Müesseseleri) 533’te yayınlandı. 534’te İkinci Codex adını alan Digestia’nın yeni baskısı yapıldı. Daha sonra 534’ten 575’e kadar çıkarılan yasalar Novellae (Altıncı Külliyat) adı altında derlendi.

     Bizans’ta 12 kitaptan oluşan Codex ve 50 kitaptan oluşan  Digestia, hukukun uygulayıcılarına iyi bir hukuksal bilgi sağlıyordu. Codex Hadrianus’un  (117-138) iktidarından 534’e kadar uzanan yasaları kapsıyordu. Digestia ise 1625 kitaptan alınan 9000 parçayı bir araya getiriyordu. Codex ve Digestia daha çok özel hukuka ağırlıklı olmasına rağmen özellikle Codex kamu hukukunuda içeren derlemelerdir. Roma Hukuk tarihinin bu iki derlemesi sadece hukuk tarihinin 600 yıllık bir birikimi değil, Roma Tarihininde başlangıç noktasını oluşturmasını sağladı.

     Justinianus’un ardıllarından İsaurialı III. Leon (717-741) yasalarda küçük değişiklikler yaptı ve bu değişiklikler Ecloga olarak 739’da basıldı. Bilge Leon’un (886-911) buyruğuyla derlemelerin yeniden gözden geçirilerek Basilika adıyla basılması 9.  yy. ın sonlarında bile Justinianus derlemelerinin halen ne derecede geçerli olduğunu göstermektedir. Basilika, Codex, Digestia, Institutiones, ve Novellae’da geçerliliğini sürdüren yasaları metodik olarak 60 kitap halinde toplayan bir derlemeydi.

     Burada ilginç olan bir noktayı vurgulamakta fayda var. Justinianus’un derlemeleri İtalya’ya da girmesine rağmen ne Codex ne de Digestia hiç tutulmadı. Sadece Institutiones elkitabı olması nedeniyle hukuk kültürü sınırlı hukukçulardan ilgi gördü. Roma Hukuku İtalya’ya yani Roma’ya ancak sınırlı bir giriş yapabilirken daha batıya ise hiç yol alamadı. Ta ki 12. yy. ın ikinci yarısında Justinianus Derlemeleri yeniden ortaya çıkana kadar. Yeni Roma’nın Hukuku Eski Roma’da ilgi görmediği gibi girmesi de kolay olmadı. Roma Hukuku adını aldığı kentte ve onun ülkesi İtalya’da 12. yy. sonu 13. yy. ın başlarında kendini ancak kabul ettirebildi. Bu dönemde Roma Hukukunun gündeme gelmesinin nedeni de kiliseyle çatışma halindeki imparatorlara (Roma - Germen) dünyevi üstünlüklerini sağlayacak hukuksal kanıtları sağlamaktı. İmparatorların çıkarlarına gelen bu hukuka karşı başlangıçta krallar  tersi bir davranış içine girdiler hatta bu hukuktan söz edilmesinden bile çekindiler. Ancak imparatorluğun zayıflamasıyla birlikte krallar bu hukukun kendilerine faydalı  olacağını anladılar. Roma Hukukunun krala sağladığı hizmet kamusal ve özel alanın birbirine karıştığı feodalizme içkin bir anlayışın karşısına kamusal alan (res publica) ile kamusal güç (imperium) kavramlarını çıkarıyordu. Bu kavramlarla tek bir mekanda (ülke) tek bir kamusal güç (kral) otoritenin merkezi oluyordu. Böylece feodal yapılar kırılırken monarşik yapıların meşruiyetine hukuksal temel sağlıyordu. Roma Hukukunun krala sağladığı ikinci imkan çekindikleri imparatorluğun dünyevi hegemonya savlarını çürütmeye katkı sağlıyordu. Roma Hukuku son olarak krala papalıktan bağımsız olabilmesini sağlayan hukuksal kanıtları sağlıyordu. Böylece kralın ne imparatora ne de papaya bağlı olmadığı, kralın kendi ülkesinin imparatoru olduğu savının hukuksal zemini Roma Hukuku aracılığı ile meşrulaştırılmış oluyordu.

     Roma Hukuku batı avrupada bu süreci yaşarken doğuda yani Bizans’ta ise eski yapısını değiştirmeden sürdürüyordu. Roma Hukukunun evrimi Bizans’ta sanki durmuştu. 1345’te Selanikli bir yargıç olan Constantin Harmenopulos, Hexabiblos’u (Altı Kitap) yayınladı. Bu eser o dönemde Bizans’ta hüküm süren Roma Hukukunun ilkelerini anlatıyordu ve 1453’te Osmanlı egemenliğine giren yunanlıların örf ve adet hukuklarının esasını oluşturmuştur.

    

    

                                                                                                                      Fehmi DİNÇER

                                                                                                                        Ankara 2012



[1]Pandekt kelimesinin anlamı “herşeyi içeren, içine alan” demektir. 

 

Roma - Bizans Tarih Terimleri Sözlüğü

http://blog.milliyet.com.tr/roma---bizans-tarih-terimleri-sozlugu/Blog/?BlogNo=78429

 

16.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Protestan - Ortodoks Diyalogu

http://blog.milliyet.com.tr/16_yy_da_Osmanli_Imparatorlugunda_Protes___/Blog/?BlogNo=383710&ref=milliyet_anasayfa

 

1584 yılında Karamanlıca Alfabe ile yazılmış Gennadius Scholarios'un İtikatnamesi

http://blog.milliyet.com.tr/1584-yilinda-karamanlica-alfabe-ile-yazilan-gennadius-scholarios-un-itikatnamesi/Blog/?BlogNo=384102 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 109
: 5832
Kayıt tarihi
: 23.03.07
 
 

1959 yılında Fertek - Niğde'de doğdum. Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültes..