Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Tarihçi Yılmaz Öztuna da Hakka yürüdü

Tarihçi Yılmaz Öztuna da Hakka yürüdü
 

Yılmaz ÖZTUNA (İstanbul 20 Eylül 1930 Ankara 09 Şubat 2012)


Tarihçi ve Gazeteci Yılmaz ÖZTUNA  artık aramızda değil. O da Hakka yürüdü.

Tarih konusunda az çok ilgisi olan herkes Yılmaz Öztuna kimdir bilir.

Özellikle Osmanlı ve Türk tarihi konularındaki eserleri ile tanınmıştır.

Atalarımızın çok yönlü büyüklüğünü anlatmış, bize tarihi sevdirmiştir.

Bizde tarih bilinci doğmasını sağlayan sayılı tarihçilerimizden biridir.

Onun bu etkisi eserleri yayınlandıkça ve okundukça daha bir anlaşılacaktır.

Kimi yanlışları nasıl düzelttiğini tarihçilerimiz artık yazmaya başlayacaklardır umarım.

Rahmetli Öztuna yüksek sesle  ‘Biz bir cihan imparatorluğunun varisleriyiz’ diye konuşan tek tarihçidir.

Seksen iki yıllık ömür bir anda son buldu. Yıllar önce kendisi ile tanışmış olmak bakımından ne kadar mutlu oldu isem dünden bugüne kadar da oldukça üzgünüm. TRT Kurumu aracılığı ile Türk kamuoyuna tarih bilgisi yanında Türk Müziği bilinci vermek için de çok uğraştı. Bakalım O'nun değişik tarih sohbetleri ile Besteci Doğan Koçer'le gerçekleştirdiği Türk müziği sohbetleri dizisi TRT Kurumu'nda yeniden yayınlanabilecek mi?

Kendisini ilk olarak 1960’larda Hayat Mecmuası’nda okumaya başlamıştım. Yeni yayınlanan çok ayrıntılı Hammer Tarihi yanında onun tarih konulu makaleleri daha çok ilgimi çekerdi. Okullardaki tarih derslerine ek olarak okuduğum bazı romanlar yanında Rahmetli Öztuna’nın Büyük Türkiye Tarihi de beni tarih bilgisine bağlayan başlıca eser olmuştur. Onun bir tarihçi olarak yayın hayatına girmesi ülkemizde kör topal ilerleyen tarih bilgisinin yaygınlaşmasına yol açmıştır. Kimi anılar, romanlar ve makaleler içinde uçup giden tarih bilgisi yıldan yıla, elbette basının yerinde bir tutumu ile yaygınlık kazanmıştır.

Rahmetli Öztuna başta Osmanlı olmak üzere Türkiye için çalışan binlerce tarihçimizden birisiydi. Bazı bakımlardan onlardan farklı bir yönü vardı: Türkiye için önemli bulduğu kimi olayları tarih bilinci ile değerlendirmek için bıkıp usanmadan günlük yazılar yazardı. Olayları açıklamak ve yorumlamak bakımından güçlü bir sentez gücü vardı. Yorumlarında sözü uzatmazdı. Sanırım 'anlayana bu kadarı yeter' demek isterdi çoğu zaman. Bu yönü ile başta siyasetçiler olmak üzere genç tarihçiler ile tarih bilgisinden yudum yudum içmek isteyenlere çok büyük faydaları dokunmuştur diye düşünürüm.

Uzun konuşmayı sevmezdi. Gülünce güzel gülerdi. Konuşmalarında bazı sırlara da vurgu yaptığını anlardınız. Onunla yan yana geldiğinizde her bakımdan ölçülü olmak gibi bir tavır içinde olduğunu anlardınız. Dinlemeyi sevdiği kadar karşı görüşlere de yer yer hak verirdi. Tartışmalardaki kimi tıkanıklıkların bilgi noksanlıkların kaynaklandığını vurgulardı usulca.

TÜRKİYE için çok çalıştı. Kitaplaştırdığı onlarca tarih ve müzik araştırmaları ile binlerce günlük yazılarındaki yaklaşımları bizlere ders olsun. Bir konuşmamızda tarih bilgisini ‘giderek karanlıklara uzanan bir derinlik’ olarak tarif etmişti. 1994’te Gençlik Gençlik adlı canlı yayınımda yaklaşık bir saat kadar sabırla gençlerin tarih konusundaki sorunlarını cevaplandırmıştı. Yayından sonraki değerlendirmemizde gençlerin tarihe olan ilgilerinin azlığı yanında kavramların kullanılışı bakımından büyük bir boşluk içinde bulunduklarından yakınmıştı. TRT Çukurova Radyosu’ndaki yayınlarımda günlük gazeteler arasındaki seçmelerim arasında bir tek onun makalelerine yer verirdim.

Bugün aramızda Rahmetli Öztuna gibi geçmişin engin bilgileri ile bugünün kimi olaylarını karşılaştırarak yorumlama yapabilen kaç tarihçi var? Bu yönü ile geçmişin bilgilerinin toplamı da diyebileceğimiz tarih belgelere göre bir açıklama ve yorumlama sanatı değil midir?

Yoksa bizde sık sık görüldüğü gibi tarihçilik tozlu raflardaki kimi belgeleri gün gün sıralamak mıdır? Tarihçilik kimi belgeleri olduğu gibi yayınlayarak değerlendirilmesini birilerine bırakmak mıdır? Bu duurmda yapılan işler bir dilden bir dile, bir alfabeden diğerine çevirmek değil de nedir?

İyi ki atalarımız o belgeleri Osmanlıca olarak yazmışlar da bazı bakımlardan zor okunmaları yüzünden bugünkü kimi Osmanlıca bilenlere gün doğmuş bulunuyor, değil mi?

Söz konusu belgeler arasında bir çok bağlantı kurarak dündan bugüne doğru bazı dersler çıkartmak kimin işi olsa gerek?

Bu kişiler kimi gazeteciler ile kimi yazarlar olmasın sakın?

Bizdeki en güçlü araştırma alanlarından biri de tarih olması bakımından ne kadar sevinsek azdır.

Yine de tarih bilgisi, belgelerin kamuoyunca tartışılması, tarih kitaplarının okunması ve tarih bilincinin gelişmesi konularında yaya olduğumuzu düşünüyorum. Ne yazık ki günü birlik tarih konuları çerçevesinde bakılıyor olayların çoğuna. Bilgiler, belgeler, yorumlar bakımından günü birlik makaleler ya da kimi siyasi çekişmeler ile geçiyor ömrümüz.

Rahmetli Öztuna son makalelerinden birindeki yaklaşımları ile olaylara nasıl bir tarih bilinci ile bakmakta olduğunu birlikte okuyalım:

Ünlü Fransız insan hakları ve demokrasi savunuculuğu iddiası zayıfladı.

Fransa, hür fikri, insan haklarını savunan gerçekten büyük fikir adamları ile iftihar eder. Bunu dünyaya da kabûl ettirmiştir. Bir seçim kazanmak uğruna, bu kadar asırlık Fransız çabası tehlikeye girmişti. Ama zaten epey hata yapan 5. Cumhuriyet sarsıldı.

6. Cumhuriyet temayülleri açığa çıkacaktır. Sarkozy, parlamenter oyları ile sorumsuzca oynadı. Fransa ile Türkiye’nin yüzyıllar boyunca edindikleri tecrübeleri alt üst etti. Türkiye’yi Avrupa’dan tasfiye etmek süper hayaline kapıldı.’ (Türkiye Gazetesi 02.02.2012)

Yılmaz Öztuna gibi  olayları tarih bilinci ile yazabilen çapında kaç tarihçimiz var, değil mi? Var olan tarihçilerimizin sayısının bir elin parmak sayısını bile geçemiyor olmasının takdirini  ise bu millet geç de olsa anlayacak bir gün. Bilindiği gibi her ne pahasına olursa olsun ‘Türkleri Avrupa’dan tasfiye etmek’ Batı’nın vaz geçemediği tek emeli.

Her konuda Batı’ya teşne olmak için çırpınanlar ne olur biraz da Batı’daki tarih, dil, kültür ve siyaset duyarlılığından da nasiplenebilseler bir gün. Tarih bilgilerimi arttıran pek çok tarihçilerimize de Yılmaz Öztuna’ya da Yüce Allah’tan rahmet dilerim.

Zincirlikuyu mezarlığındaki aile kabristanında nur içinde uyu saygıdeğer Yılmaz ÖZTUNA.

Mevlitlerin, Fatihaların bol olsun Hocam!

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..