Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Tarihçiler Neden Susuyor?

Tarihçiler Neden Susuyor?
 

Su çatlağını bulur...


Hangi görüşte olursak olalım, sadece kendi görüşümüzü destekleyen neşriyatı değil, zıt görüşleri savunan kaynakları  takip etmek gerekliliğini bir kez daha anladım. Değil kendi görüşümüz dışında olanları , bizim düşüncelerimiz doğrultusunda olanları ne kadar okuyoruz ki... Ordan burdan duyduklarımız,yarım yamalak okuduklarımızla "en doğru benim düşündüğümdür"  demekten hiç rahatsız olmuyoruz . Gerçi "aydın"  dediğimiz kütüphane dolusu kitabı yutmuş, kariyer sahibi insanlarda da, fikri sabit durumları görmüyor muyuz... 1915'  de, soykırım yapılmış mıdır, yoksa o günün savaş koşulları içinde yargılama olanağından yoksun olmak gibi bir mazereti olan yönetimin,fırsattan istifade etmek isteyen Ermeni çetelerinin bölücü eylemlerinin bir parçası olan, sivil Müslüman halkı vahşice katletmesine bir tepki midir olanlar...Bunu en iyi cevaplayabilecek olanlar her iki görüşe sahip tarihçiler değil midir,arşivleri karşılıklı açmak bu kadar zor mudur...

Ermeni, Kürt derken sırada Çerkezler,  "Çerkez Ethem" olayı var. O bitecek Karadeniz'imizin   güzel insanları Laz'lar  konacak ateşin üzerindeki tencereye, onlar kaynatılacak. O bitmeden aleviler ,Cem evleriydi, zorunlu din dersleriydi  o konular ateşlenecek. Sonra tavsayan "türban" sahneye çıkacak , yok "başını örttü  üniversiteye giremez", onu geçin, o  camii "şu "cuların camisi, orda namaz kılınmaz söylemleri ile, ayrımcıların içinde bile, yeni bölünmeler ortaya dökülecek... Bizler de kendi kafa yapımıza, aileden gelen etnik, dini,kültürel  özelliklere uygun tepkiler vereceğiz her zamanki gibi, her kafadan sesler çoğalarak çıkacak ,tarihimiz boyunca olduğu gibi. Birileri pis pis sırıtacak, ellerini oğuşturacak; biz birbirimize gireceğiz.

Televizyonun ekranı akşam saatlerinde tümüyle dizilere ayrılmasa,kısa sıkıcı olmayan eğitici yayınlara da yer verilse; yakın tarihimiz  tarihçilerin oturumlarıyla aydınlatılsa, belgelere dayanılarak,tarafsız olarak... Bu arada bir parantez açmak gerekirse,ben dizilere de karşı değilim. Kalitesiz bile olsa, birçoğunun içinde,  almasını bilen için  tonla mesaj var...Üstelik sinemaya, tiyatroya gidemeyen yurdum insanının, akşam yorgunluk atıp kafasını  dinlendirmesinde , ailesi ile birlikte bir iki saat aynı havayı solumasında ne kadar çok yarar var, düşünülse...Dizilerin başlama saatinden önceye, bu kısa, sıkmayan, aydınlatıcı  programlar konulamaz mı, gece geç saatlere konulacağına, meraklıları dışında izleyicisi olmayan  açık oturumlar, tartışma programları...

 İyi kötü okuyup yazan benim gibiler  bile; izlerken, okurken hep kendi görüşümüzü destekleyenleri alkışlarız. Oysa karşı tarafı da, dinlemeli,okumalıyız. Ola ki, ben bunu daha önce düşünmemiştim,duymamıştım, ya da meselenin bu yönünü görmemişim diyebiliriz. İnsanın kemikleşmiş fikirlerinden sıyrılması, kalıplaşmış önyargılardan kendini kurtarabilmesi hiç de kolay değildir aslında. Ama biraz esneyebilmeyi becerebilirsek, dünyayı daha geniş perspektiften ve daha doğru olarak yorumlayabileceğimizi düşünüyorum.

Hrant Dink ... Birgün onun isminden,  en azından ilgi  ile hoşnutlukla bahsedebileceğimi  söyleseler , asla inanmazdım.İşte az önce sözünü ettiğim önyargılarım, edinegeldiğim sağlam kaynaklara bağlı olmayan bilgiler nedeni ile. Bugün , MB  yazarlarından, SayınYıldız Nihat'ın  facebook'a koyduğu Hrant Dink ile ilgili"su çatlağını buldu" adlı videosunu izlediğimde,adeta allak bullak oldum.Zira ilgili kişinin ismi yazılı olmasa, kusursuz Türkçesi ve söylediklerine bakarak , onun  iyi niyetli sıradan,hoşgörü sahibi herhangi bir Türk olduğunu sanacaktım... Türklere de Ermenilere de aynı oranda yaklaşan hatta Ermeni diasporası denilen çıbanbaşının yaptığının doğru olmadığını savunan bir konuşma.Bu meselenin Türklerle Ermenilerin kendi aralarında çözmeleri gereken bir sorun olduğunu ısrarla vurguluyor bu konuşmasında Dink... Bilemiyorum belki çok samimi olmayabilir,belki kendine göre hesapları vardı ama  şu bir gerçek ,beni etkiledi... Keşke Türk yazarlardan da, her iki tarafa eşit yaklaşmayı becerebilen uzlaştırıcı insanlar olsa. Ya Ermeni'leri savunacaklar , ya Türk'leri ...

Güzel ülkemizin  geleceğinin; süper güçlerin oyuncağı olup iskambil kağıdı gibi yıkılan Arap ülkelerinin kaderine benzemesini istemiyorsak , önyargılarından arınıp, daha çok okuyup araştıran, daha çok sorgulayan bir gençlik   yetişmesi için  üzerimize düşeni yapmak  öncelikli görevlerimizden olmalı...Yoksa her fırsatta, birbirinin gözünü oymaya hazır, sevgisiz, bilgisiz, bilinçsiz, birilerinin maşası olduklarını çok geç anlayacak olan bir gençlik  oluşacak, 70'lerin Türkiye'si geri gelecek ve  korkarım bu sefer,  gerçekten herşey için çok geç olacak... 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..