- Kategori
- Güncel
Tarihçiler Neden Susuyor?
Su çatlağını bulur...
Hangi görüşte olursak olalım, sadece kendi görüşümüzü destekleyen neşriyatı değil, zıt görüşleri savunan kaynakları takip etmek gerekliliğini bir kez daha anladım. Değil kendi görüşümüz dışında olanları , bizim düşüncelerimiz doğrultusunda olanları ne kadar okuyoruz ki... Ordan burdan duyduklarımız,yarım yamalak okuduklarımızla "en doğru benim düşündüğümdür" demekten hiç rahatsız olmuyoruz . Gerçi "aydın" dediğimiz kütüphane dolusu kitabı yutmuş, kariyer sahibi insanlarda da, fikri sabit durumları görmüyor muyuz... 1915' de, soykırım yapılmış mıdır, yoksa o günün savaş koşulları içinde yargılama olanağından yoksun olmak gibi bir mazereti olan yönetimin,fırsattan istifade etmek isteyen Ermeni çetelerinin bölücü eylemlerinin bir parçası olan, sivil Müslüman halkı vahşice katletmesine bir tepki midir olanlar...Bunu en iyi cevaplayabilecek olanlar her iki görüşe sahip tarihçiler değil midir,arşivleri karşılıklı açmak bu kadar zor mudur...
Ermeni, Kürt derken sırada Çerkezler, "Çerkez Ethem" olayı var. O bitecek Karadeniz'imizin güzel insanları Laz'lar konacak ateşin üzerindeki tencereye, onlar kaynatılacak. O bitmeden aleviler ,Cem evleriydi, zorunlu din dersleriydi o konular ateşlenecek. Sonra tavsayan "türban" sahneye çıkacak , yok "başını örttü üniversiteye giremez", onu geçin, o camii "şu "cuların camisi, orda namaz kılınmaz söylemleri ile, ayrımcıların içinde bile, yeni bölünmeler ortaya dökülecek... Bizler de kendi kafa yapımıza, aileden gelen etnik, dini,kültürel özelliklere uygun tepkiler vereceğiz her zamanki gibi, her kafadan sesler çoğalarak çıkacak ,tarihimiz boyunca olduğu gibi. Birileri pis pis sırıtacak, ellerini oğuşturacak; biz birbirimize gireceğiz.
Televizyonun ekranı akşam saatlerinde tümüyle dizilere ayrılmasa,kısa sıkıcı olmayan eğitici yayınlara da yer verilse; yakın tarihimiz tarihçilerin oturumlarıyla aydınlatılsa, belgelere dayanılarak,tarafsız olarak... Bu arada bir parantez açmak gerekirse,ben dizilere de karşı değilim. Kalitesiz bile olsa, birçoğunun içinde, almasını bilen için tonla mesaj var...Üstelik sinemaya, tiyatroya gidemeyen yurdum insanının, akşam yorgunluk atıp kafasını dinlendirmesinde , ailesi ile birlikte bir iki saat aynı havayı solumasında ne kadar çok yarar var, düşünülse...Dizilerin başlama saatinden önceye, bu kısa, sıkmayan, aydınlatıcı programlar konulamaz mı, gece geç saatlere konulacağına, meraklıları dışında izleyicisi olmayan açık oturumlar, tartışma programları...
İyi kötü okuyup yazan benim gibiler bile; izlerken, okurken hep kendi görüşümüzü destekleyenleri alkışlarız. Oysa karşı tarafı da, dinlemeli,okumalıyız. Ola ki, ben bunu daha önce düşünmemiştim,duymamıştım, ya da meselenin bu yönünü görmemişim diyebiliriz. İnsanın kemikleşmiş fikirlerinden sıyrılması, kalıplaşmış önyargılardan kendini kurtarabilmesi hiç de kolay değildir aslında. Ama biraz esneyebilmeyi becerebilirsek, dünyayı daha geniş perspektiften ve daha doğru olarak yorumlayabileceğimizi düşünüyorum.
Hrant Dink ... Birgün onun isminden, en azından ilgi ile hoşnutlukla bahsedebileceğimi söyleseler , asla inanmazdım.İşte az önce sözünü ettiğim önyargılarım, edinegeldiğim sağlam kaynaklara bağlı olmayan bilgiler nedeni ile. Bugün , MB yazarlarından, SayınYıldız Nihat'ın facebook'a koyduğu Hrant Dink ile ilgili"su çatlağını buldu" adlı videosunu izlediğimde,adeta allak bullak oldum.Zira ilgili kişinin ismi yazılı olmasa, kusursuz Türkçesi ve söylediklerine bakarak , onun iyi niyetli sıradan,hoşgörü sahibi herhangi bir Türk olduğunu sanacaktım... Türklere de Ermenilere de aynı oranda yaklaşan hatta Ermeni diasporası denilen çıbanbaşının yaptığının doğru olmadığını savunan bir konuşma.Bu meselenin Türklerle Ermenilerin kendi aralarında çözmeleri gereken bir sorun olduğunu ısrarla vurguluyor bu konuşmasında Dink... Bilemiyorum belki çok samimi olmayabilir,belki kendine göre hesapları vardı ama şu bir gerçek ,beni etkiledi... Keşke Türk yazarlardan da, her iki tarafa eşit yaklaşmayı becerebilen uzlaştırıcı insanlar olsa. Ya Ermeni'leri savunacaklar , ya Türk'leri ...
Güzel ülkemizin geleceğinin; süper güçlerin oyuncağı olup iskambil kağıdı gibi yıkılan Arap ülkelerinin kaderine benzemesini istemiyorsak , önyargılarından arınıp, daha çok okuyup araştıran, daha çok sorgulayan bir gençlik yetişmesi için üzerimize düşeni yapmak öncelikli görevlerimizden olmalı...Yoksa her fırsatta, birbirinin gözünü oymaya hazır, sevgisiz, bilgisiz, bilinçsiz, birilerinin maşası olduklarını çok geç anlayacak olan bir gençlik oluşacak, 70'lerin Türkiye'si geri gelecek ve korkarım bu sefer, gerçekten herşey için çok geç olacak...