Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '11

 
Kategori
Güncel
 

Tarihi ters çeviren yazılar/Şikâyete bağlı kanun olmaz

Tarihi ters çeviren yazılar/Şikâyete bağlı kanun olmaz
 

Birisi sizi dövdü, evinizi yakmaya kalktı, malınızı ya da eşyanızı çaldı falan. Polis geliyor, şikâyetçi olup olmadığınızı soruyor, şikâyetçi değilim derseniz ya da susarsanız suçluları bırakıyor. Birilerinin sizi dövmesi kanuna göre nedir? Suçtur. Adam ağzınızı burnunuzu kan içinde bıraktı. Bu eyleme suç değil diyebilir misiniz? Ama şikâyetçi olmadığınız zaman adam elini kolunu sallayarak gidiyor. Evinizi yakmaya kalktılar. Hatta yaktılar. Şikâyetçi değilseniz ortada suç yok. Malınız ya da eşyanız çalındığında da.

Hangi suçlar şikâyete bağlı değil? Kamuyu ilgilendiren suçlar. Yani herkes rahatsız oluyorsa veya kamu zarar görüyorsa. Aslında bunlarda da şikâyet sorulacak ta gerekmiyor ki. Develet zaten her zaman şikâyetçidir. O nedenle sormaya gerek yok. Topluma karşı işlenen suçlarda şikâyet şartı zaten yerine getirilemez. Adam bir şehri yaktı. Şikâyetçi misiniz diye kime soracaksın?

Şikâyet mağduriyet bildirmedir.”Bu adam bana bunu yaptı” Fakat suçu kötüler işler ve kötülerin hangi kötülükleri yapabileceği belli değildir. Birisi sizi döver. Şikâyet edersiniz; bu sefer kızıp öldürür. Kanun devletin gücüdür. Mağdur vatandaş, şikâyet etmedi diye suçluların bırakılması vatandaşa kendi işini kendin hallet demektir. Şikâyet tehlikeli bir süreçtir. Sizi döven ve bu nedenle şikâyet edemediğiniz kişinin psikopat olmadığını garanti edemezsiniz. Mağdur olan kimsenin şikâyet etmek istememesi düşünülebilir mi? Edemiyordur. Korkuyordur.

Bir psikopat manyak yaşlı bir kadını öldüresiye dövüyor. Siz geliyor “Bu adamdan şikâyetçi misin?” diyorsunuz. Kafayı mı yediniz? Bu halde bu aciz zavallı kadın korkudan psikopat manyağı şikâyet edebilir mi? Bu nasıl kanun? Kim yazıyor bu kanunları? Tanıyalım ya, kimdir bu adamlar? Benim halkım mağdur kardeşim! Yüreğin varsa sen şikâyet etsene! Karayılan orada işte! Yüreğin varsa şikâyet et! Kendi yapamadığını zavallı insanlardan niye istiyorsun?

Türkiye’de bazı suçların şikâyete bağlı olması açık bir insan hakları ihlalidir.

Türkiye’de insanlar bu durumdan rahatsız değillermiş! Şikâyetçi olanlar zaten güçlü insanlar. Okumuş, her şeyi biliyor, mevki sahibi, zengin, parası var, arkası var… Sopa yiyen bir dilenci kendisini dövenleri şikâyet edebilir mi? Böyle bir şey duydunuz mu? Türkiye’de bugüne kadar hiçbir dilenci sopa yemedi mi? Güçlü şikâyet etsin hakkını arasın, zavallı insanlar da korkudan şikâyet edemeyip sopa yesinler. Aşağılık düzene bakar mısınız? Karşınızdaki psikopat olabilir, manyak olabilir, kanlınız, örgüt ya da mafya olabilir. Ortada ciddi tehdit vardır. “Bu olay polise yansırsa…” insanlar bu şekilde nasıl şikâyet edecekler?

Bu kanunların gerekçeleri mantıklı olabilir. Her şey için mantıklı gerekçeler bulabilirsiniz. Caddeye şey ettim. Napayım, çok sıkıştım. Mantıksız mı? Mantıklı gerekçeler bir eylemi, bir davranışı haklı kılmaz. Çünkü mantıkta vicdan yoktur. Doğru mu doğru. Ama nasıl doğru?

Sözde adaleti sağlama düşüncesiyle hareket ediliyor. “Suç şahsidir. Kişi mağdursa mağdurum desin. Biz ne bilelim, belki de kandırıyor. Ortada bir şey yok sızlanıyor. Suçlamak ve ceza vermek dönüşü olmayan bir yoldur. Elin adamını suçsuz yere götürüyor olabiliriz.”

Lan Allah iyiliğini versin! Olayın üzerine gidiyorsun. Bazen canlı canlı gözlerinin önünde cereyan ediyor. Mağduru, suçluyu göremiyor musun? Kamera çekiyor yine adamı serbest bırakıyorsun.

Bu kanunların neden böyle olduğunu halk biliyor mu? Hayır. Halk kanunların hiçbirini bilmiyor. Halk neyi biliyor? Kanun ne derse uyacaksın. Adaletin kestiği parmak acımaz. Peki, kanunları kim biliyor? Güçlüler, uyanıklar. Yani mağdur oldukları zaman şikâyet edebilenler.

Güçsüzler, zayıflar pasiftir, pısırıktır, korkudan nasılsa şikâyet edemezler. Kanuna böyle bir madde koyarak bundan yararlanabiliriz. Onları dövüp malını mülkünü ellerinden alabiliriz.

Biracının kefili şıracı. Kanun yazıyorlar, yazana soruyorlar. Kanunu bana uyguluyorsun; bana soracaksın! Tepedeki ıstakozları halk sayamazsın. Halk orada, gecekonduda oturuyor. Adamın gecekondusunu başına yıkıyorlar şikâyetçi misin diyorsun? Kimin devletisin? Halkın mı, mafyanın mı?

Halka sor. “Seni döven, evini yakan, malını mülkünü çalan kimseyi eğer sen şikâyetçi olmazsan serbest bırakacağım” de bakalım. Bu kanunda ”insanlar adaletine sahip çıksın” düşüncesi de olabilir. Bu halk bin yıldır sopa yiyor. İnsanlarda cesaret mi kalmış? Halk kendine sahip çıkamıyor ki adaletine çıksın?

Bizi dövenleri şikâyet etmemizle yetinmeyin. Bizi döverken adamların bir yerleri kanlanmışsa onları da temizleyelim! Suç meydana gelmişse ortada mutlaka ceza vardır. Canı isteyen şikâyet etmedik diye bizi dövsün dövsün gitsin o zaman. Mağdurdur ama mahkemelerde uğraşmak istemiyordur. Bu işler için parası ve durumu müsait değildir. Adını kişiliğini korumak istiyordur. Şikâyet basit bir olay değil ki. Hatırlayın, çoğunuz ilkokulda kaleminizi çalan arkadaşınızı bile öğretmene şikâyet edemiyordunuz. Şikâyet etmek düşman kazanmaktır. Belki maddi kayba uğrarsınız. İtibarınız kaybolabilir. Strese girersiniz, sinirleriniz bozulur.

Nasılsa ülkede mağdur olan insanların yarısı şikâyet etmiyor. Mağdur olan kimse de şikâyetçi değilse kanun suçluyu serbest bırakıyor. Karısını kaçır, kızına laf at. Kapısını tekmele. Canın istiyorsa döv. Canın istiyorsa söv. Oh ne ala memleket ya! Sevgili halkım! Görüyorsun kanunlar kullanılarak sana karşı bir oyun oynanıyor, bir komplo var. Zenginler, güçlüler bir saldırıya uğradıklarında şikâyetçi olduklarını söylüyorlar ama sen korkup çekinip şikâyetçi olamıyorsun. Bu nedenle de akşam sabah sopa yiyorsun.

Yapacağın tek bir şey var: Kerim Korkut’u ve Ağaç Hareketi’ni desteklemek.



 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..