Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '13

 
Kategori
Tarih
 

Tarihimizle yüzleşmek: Nasıl Müslüman olduk? "Ceyhun Nehri kan akıyor"- 13

Tarihimizle yüzleşmek: Nasıl Müslüman olduk? "Ceyhun Nehri kan akıyor"- 13
 

23 Ekim 999 Pazartesi günü İlek, hiçbir direnişle karşılaşmadan Buhara’ya girerek Samanoğulları hazinesine el koydu.(…) Yerli Aryan ögesinin egemenliğine son veren bu tarihsel olayın önemini, o zaman belki hiç kimse anlamamıştı.(Wilhelm Barthold, İlk Müslüman Türkler, sayfa: 226)

Rus doğu bilimci Wilhelm Barthold, orijinal adı Turkestan v epolyu Mongoli (Petersburg, 1900) adlı eserinde, Türklerin İslamiyet’in siyasal egemenliğine yükselişindeki bu önemli tarihi adımı, işe bu şekilde anlatır.

“İtaatli bir köle yüz oğula yeğdir. Çünkü oğul, babasının ölümünü ister. Köle ise efendisinin uzun yaşamasını ister”(Nizamülmülk).

Samani hanedanı, yönetimini Abbasilerden esinlenerek oluşturmuştu. Ancak bu devlet, çok daha yetkin ve üniter bir yapıya sahipti. Yerli egemenlere karşı bir denge ve baskı unsuru oluşturmak için, Türk kölelerden kurulu bir ordu ve bürokrat yapısı kurulmuştu.

İşte Nizamülmülk, İslam devletlerindeki Devşirme sisteminin nedenini de, yukarıdaki gibi açıklar.

Ceyhun-Seyhun bölgesi (Maveraünnehr) ve Seyhun ötesi topraklardan küçük yaşta toplanan Türk köle çocukları, yedi yıl süren sıkı bir eğitimden sonra, eğer yetenekliyse her yıl bir rütbe alır. Hükümdarın da güvenini kazanırsa, hâcipliğe kadar yükselir. Daha otuz yaşına gelmeden de, “emir” ünvanı ile eyalet valiliğine atana bilirdi.

Gazne Devleti’nin temellerini atan Samani kölesi Alptegin, 35 yaşında Horasan bölgesi askeri komutanlığına yükselmiştir.

İşte dış cephelerde Türklere kaşı dayatılan İslami baskı ile Türk egemenlerinin artık İslam ülkelerine karşı besledikleri emellerin yolları döşenirken, devşirme devlet yapısı da içten içe çürümeyi beraberinde getirecektir.

Böylece Samani Devleti, hem dış cephede İslam olan Karahanlılar’ın, hem de içeride devşirme düzeninin ağır askeri ve siyasi baskısı yüzünden, tarih sahnesinden çekilecektir.

“Yeni hükümdar kâfirler için korkunç bir düşman oldu. Savaşlarda ağzından ateşler çıkıyor, kâfirleri yakıyordu.”(Saltuk Buğra Han Destanı’ndan )

744 yılında müttefikleri Uygurlar ve Basmıllar’la Ozmış Kağan’a savaş açan Karluklar, ertesi yıl son Türk hakanı Po-mei’nin kesik başını Çinliler’e göndererek 2. Kök Türk Kağanlığını çökerteceklerdir.

Talas Savaşı’nda Çin ordusunu arkadan vurarak Çin’in Orta Asya egemenliğini Araplara kaptırmasına neden olan Karluklar, daha sonra müttefikleri Tibetliler’le birlikte Türgiş ülkesine saldırarak onları yenerler.

Türgiş ülkesinde kendi devletlerinin temellerini atan Karluklar, Daha önce müttefik oldukları Uygurlar’la savaşırken 840 yılında Kırgızlar’ın saldırısına uğrayarak, büyük darbe alırlar.

Ancak Taberi’nin belirttiğine göre Halife Mem’un tarafından düşmanlarına karşı desteklenme sözü alarak 9. Yüzyılda durumlarını güçlendireceklerdir. Halife’nin derdi ise, tıpkı İbn’i Fadlan başkanlığında bir heyeti 921 yılında Türklere gönderen Halife Muktedir gibi, Şii baskısına karşı kendisine bir destek bulmaktır.

Samani Hanedanı, diğer yerel devletleri ortadan kaldırarak İslam coğrafyasının bütün doğu topraklarının hâkimi olduklarında, Karluklar’a da komşu oluyorlardı.

Bu yıllarda ise Çin’den başlayıp Hindistan’dan geçen ve Bağdat’tan Afrika’ya ulaşan zengin bir ipek, altın, gümüş, porselen, köle, baharat ve kürk ticareti vardır. Türk egemenlerine de, bu ticaretten önemli pay düşmektedir.

Bu ticaret yolunda faaliyet gösteren İslam propagandacılarına ise Karluk Yabgusu Oğulcak, yüz vermiyordu. Ancak Oğulcak, ülkesinden kaçarak kendisine sığınan Samani hükümdarının kardeşi Nasr’ı kabul edip birde vali yapınca, farkında olmadan kendi ipini de çekecektir.

Oğulcak, Samani’lerin ülkesine yaptıkları saldırılara karşı koyarken, Nasr, yoğun bir Misyonerlik ağı kurar ve Oğulcak’ın yeğeni Saltuk Buğra’yı da Müslüman yapmayı başarır. Saltuk Buğra, bir gece suikast yaparak amcasını öldürür ve kendisini hakan ilan eder.

Kaşgarlı Tarihi’ne göre olay şöyle gelişir:

“Saltuk, önce amcasını öldürmek ister ancak tereddüt ederek uyandırır ve İslam’a davet eder ancak amcası bu daveti üç kere reddeder. Böylece Oğulcak, önce dizlerine, sonra boynuna kadar, üçüncüde tamamen yere gömülür. Gün ağardığı vakit, Saltuk Hükümdardır ve İslam’ın saltanatını kurmuştur.”

Saltuk Buğra Han destanında ise, Saltuk’un hükümdar oluşu bu şekilde anlatıldıktan sonra son derece tüyler ürpertici bir anekdot vardır:

“Yeni Hükümdar, kâfirler için korkunç bir düşman oldu. Savaşlarda ağzından ateşler çıkıyor, kâfirleri yakıyordu.”

Görüldüğü gibi kâfir Türkleri imana getirme işi, artık Müslüman Türklere düşüyordu.

“Abbasiler gibi, Samanlıları da mahfeden hastalık.”(Carl Brockelmann)

Alman Tarihçi ve doğu bilimci Carl Brockelmann, Gazneliler Devleti’ni, işte bu şekilde tanımlar. (İslam Ulusları ve Devletleri Tarihi, T. T. K. Yayınları, Sayfa: 138)

Samani Hanedanı’nın hassa ordusu köle komutanı Alptegin, yetenekleri sayesinde, hükümdarın da güvenini elde ederek kısa sürede yükselmişti. Ancak bu durum, Alptegin’e önemli siyasi ve askeri güç kazandırmış ve 950 yılında devletin idaresinde hâkim bir konuma getirmişti.

961 yılında Samanoğulları’nı devirmek için başlattığı darbe girimi başarısız olan Alptegin, kendisine bağlı birkaç yüz köle ile birlikte Gazne’ye kaçar. Oradaki yerel hanedanı devirerek egemenliğini ilan eder.

Alptegin 975 yılına ölünce, askerler yerine onun kölelerinden Böritegin’i komutan seçerler. Yeni komutan, Buhara yönetiminden tanınmasını ister. Samanoğulları tanımak yerine bir ordu gönderir. Ancak ordu yenilir ve geri çekilir. Samaniler, bir daha Gazne’ye asker göndermezler.

 977 yılında Gazne halkı isyan ederek eski hanedanlarını geri çağırınca, isyan yine Alptegin’in kölelerinden, Sebüktegin’in başarısıyla bastırılır. Bunun üzerine askerler, Böritegin’i devirip, Sebüktegin’i komutan yaparlar.

Sebüktegin, komutanlara haftada iki kere ziyafetli şölen düzenler. Bu yüzden oldukça sevilir. Yerel zengin ailelerle iyi ilişkiler kurar. Yörenin zengin bir reisinin kızıyla evlenir.

İşte Sebüktegin’in oğlu Gazneli Mahmut, bu evlilikten doğar.

“Günümüzde Türkler, Gazneliler İmparatorluğu’nu ilk Türk devleti olarak görmekten hoşlanırlar. Çünkü hükümdarları ve ordusu Türk’tü ve çünkü İran’daki devlet düzenini kesintiye uğratmaksızın Türk Selçuklulara aktarmışlardı. Ancak burada duraksamaya yol açan nokta, Mahmut’un imparatorluğunun bir Türk halka dayanmayışıdır. Ordusu ise Abbasîlerin ordusuyla aynı kategoriye sokula bilir. Bu devleti daha çok benzeri olan, Mısır’da 868-905 yılları arasında egemen olmuş, Tolunoğullarıyla karşılaştırmak gerekir.”

Ünlü doğu bilimci ve Türkolog Claude Cahen, Gazneliler hakkında yukarıdaki değerlendirmeyi yapar. (Türkler Nasıl Müslüman Oldular, Örgün yayınevi, Kasım 2011, 5. baskı sayfa:358/359)

Samanoğulları’nın başında üç bela: “Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular.”

Karahanlılar'dan, sonra Selçuk’un Oğuzları da İslam olurlar. Ancak tam olarak nasıl İslam oldukları belirsizdir. Karahanlılar ve Oğuzlar’ın İslam olduktan sonra kılıçlarını İslam ülkelerinin fethine yöneltmeleri ise son derece manidardır.

Samanoğullarının başını, birde kendi içlerinden türeyen Gazneli belası sarmıştır. Karahanlılar ve Gazneliler, bir yandan birbirleriyle mücadele ederken, biryandan da Samanoğullarına karşı askeri ve siyasi baskıyı da arttırmaktadırlar.

Oğuzlar ise, kendi siyasi çıkarlarına göre her üç devlete de askeri ve siyasi destek vererek aradan sıyrılmanın yollarını aramaktadırlar. Bu destekleriyle de destek verdikleri taraf lehine önemli bir unsur oluşturmaktadırlar.

Sünni Samani hanedanı, tüm bu dertlerle uğraşırken egemenliği altındaki topraklarda yaşayan Şii halka karşı uyguladıkları ağır baskı ve zulüm ve halka yabancı devşirme ve zalim yöneticiler nedeniyle de tamamıyla boşlukta kalmıştır. Wilhelm Barthold, bu durumu şöyle anlatır:

“Samanoğulları, İsmail de dâhil halk üzerinde güven kazanıp tahtlarına bir destek kazanmaya hiçbir zaman uğraşmamışlardır. Demokratik nitelikte olduğu kuşku götürmeyen Şii hareketini cezalandırmaları bunu ortaya koymaktadır.” ( Wilhelm Barthold, İlk Müslüman Türkler, sayfa: 225)

 Sonunda Gazneliler Horasan’ı, Karahanlılar da Maveraünnehr’i alarak Samanoğulları devletine son verirler.

Wilhelm Barthold aynı eserinde, Karahanlı hükümdarı Nasr Han'ın Samanoğulları devletine son verişini de şöyle anlatır:

“23 Ekim 999 pazartesi günü, İlek hiçbir direnişle karşılaşmadan Buhara’yı işgal ederek Samanoğulları'nın hazinesine el koydu. Abdülmelik ile ailenin diğer üyeleri Uzgend’e gönderildiler. İlek’de Buhara ve Semerkant’a kendi valilerini bırakarak Uzgent’e döndü Böylece Samanoğulları devleti son bulmuş oldu. Yerli Aryan ögesinin egemenliğine son veren bu tarihsel olayın önemini belki o zaman hiç kimse anlamamıştı.” (Wilhelm Barthold, aynı eser, sayfa:226)

Görüldüğü gibi Buhara halkı, baskılarından yıldığı Samani hanedanı devrilirken, hiçbir tepki vermemiştir.

Gelecek yazımda Karahanlılar ile Gazneliler'in askeri ve siyasi mücadelesinin arasından, Selçuklular’ın nasıl sıyrılarak İslam’ın siyasi egemenliğine yükseldiğini inceleyeceğim.

AHMET ELDEN  

 
Toplam blog
: 138
: 5557
Kayıt tarihi
: 05.10.11
 
 

1968 Afyon doğumluyum Antalya'da yaşıyorum. Antalya end. meslek. lisesinden sonra Anadolu Ünivers..