Tarihin ışığında yeni yıl

Sevgili okurlar,

2011’i bitirdiğimiz bu hafta doğal bir şekilde yılbaşı kavramını ele almak istiyorum. Bugünlerde o kadar tartışılan Noel-yılbaşı tartışması bana garip ve komik geliyor. Nedenini anlatayım.

Eski kültürlerde, henüz panteizm zamanlarında, yani insanların herşeyde doğanın yaratıcısını gördükleri zamanlarda, doğa yasaları insanların hayatlarında önemli yer tutardı. Eski Türkler'de de en uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık günü törenlerle kutlanırdı. Hatta Akçam ağacı altında yapılan törenler için ağaç, kozmogonik unsurları ifade eden nesnelerle süslenirdi, şimdi gezegen ve yıldızlarla süslendiği gibi. Antikler, en uzun gece ve dolayısıyla en kısa gündüz olan bu sürecin 4 gün dengede kaldığını ve 25 Aralık'da tekrardan ışığın karanlığa hakim olmak üzere, uzamaya başladığını bilirdi. Sonradan tek tanrılı dinleri getiren peygamberler kendilerinden önceki inanışları üzerindeki kiri, pası, önyargıları temizleyerek, unutulanı tekrardan insanlığa hatırlatmış olmakla birlikte, onlardan sonra gelenler şekillerle varlıklarını sürdürme ihtiyacında olunca ortaya bugünkü gibi tarih bilinci olmadan yapılan tartışmalar ortaya çıktı. Her ne kadar bugün hristiyanlar 25 aralık'ı kendilerine mal etmişlerse de, 25 Aralık ne onların ne de başka bir dinin aracıdır, sadece bir doğa olayıdır.

Gelelim yılbaşına; Miladi takvimi benimsemiş bir ülke olarak, 1 ocak yeni yıl başlangıcı oluyor ve insanların yeni yıldan umutlarını kırmamak gerekir. Her ne kadar antikler için yeni yılın başlangıcı diğer bir ekinoks tarihi olan doğanın uyandığı ve yeniden doğumun gerçekleştiği 21 Mart ise de, ülkemizde bu da maalesef politikleştirilmiştir. Oysa ki gerçekte sadece bir doğa olayıdır, yani gündüz ile gecenin eşitlendiği ve gündüzün geceden uzun olacağı gündür. Sembolik açıdan bakıldığında bilgeliğin cehalet üzerinde hükmünün başladığı gündür.

Son olarak zavallı Noel Baba. Bizim topraklarımızda olan Demre asıllı olan Noel Baba ise bugün yine dini bir unsur olarak halkımıza tanıtılmaktadır. Oysa ki Noel Baba fikri, insanların birbirlerini mutlu etmek için hediyeleşmesine fırsat sağlamaktadır. Beni okuyanlara dileğim, bu tarz şekilci ve cahil fikirlere alet olmaksızın, araştırma yapmak ve sonra kendi saf zihnimizle karar vermektir.

Geçenlerde TV'de seyrettiğim bir dizi filmde; dünya uzaylılar tarafından ele geçirilmiş ve insanlar kendilerini korumak için mücadele veriyorlardı. O filmin başrol oyuncusu bir tarih profesörü idi ve benim seyrettiğim bölümde, etrafındaki gençlere tarih içinde komutanların hangi taktikleri kullanarak düşmanlarını alt ettiklerini anlatıyordu. Eğer tarih bilincini filmlerle kazanacaksak bile, tamam, ama sırtımızı en büyük Hoca olan TARİHe dayamanın bizi cehaletten kurtaracağına inanıyor ve hepinize tarih bilinci diliyorum.

Son olarak; hepinize, aşırıya kaçmadan sağlık bilinci de diliyorum, sağlık kaygısı bugün yeni bir pazarın oluşmasına sebebiyet vermişken, size gerçekten ölçüyü kaçırmadığımız bir sağlık diliyorum.

Mutlu yıllar

sevgiler