Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '10

 
Kategori
Tarih
 

Tarihte bir gün...

Tarihte bir gün...
 

28 Haziran 1914…

Her zamanki gibi bir sabah aslında…

Bir millet vardı ortada, kızgın: Bosna-Hersekliler… Sırbistan Krallığı dışında kalan Bosna-Hersek halkı, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu tarafından ilhak edilmişti ve Habsburg Hanedanından ve onların yönetiminden nefret ediyorlardı. Avusturya-Macaristan Orduları 28 Haziran sabahı manevralarını, biraz sonra yaşanacak ve dünya tarihine kara bir leke olarak kazınacak olayın hissiyatında olmadan sürdürüyorlardı. Aslında manevranın amacı, Avusturya-Macaristan düşmanlarına gözdağı vermekti ancak amacının ötesinde bir simge olarak kaldı…

Veliaht Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Hohenberg Düşesi Sofia’nın da izlediği bu manevraların Sırpları kızdırmasının bir nedeni daha vardı aslında: Tarihte 28 Haziran 1389 Sırpların, Osmanlı Ordusu’na yenilerek bağımsızlıklarını yitirdikleri tarihti ve o tarihte Sırplar Kralları Lazar’ı kaybetmişlerdi. Bunun neticesinde de Miloş Kobloviç isimli bir Sırp soylusu da Osmanlı Padişahı I. Murat’ı zehirli bir hançerle öldürmüştü. O tarihten sonra Sırplar, her 28 Haziran’ı “Aziz Vitüs Günü” olarak anmaktadırlar. İşte o, 1389’dan kalan 28 Haziran, bu 28 Haziran ile ortalanınca Sırpların kızgınlığı katlanarak suikast girişimiyle sonuçlandı.

Saatler 10:00 sularını gösterirken bir suikast başlayacak ve bu suikast atağı, insanlık tarihinin o zamana kadar gördüğü en büyük kan dökümü ile sonuçlanacaktı. Bu suikastın gerçekleşmesinde elbette ki alınamayan güvenlik önlemlerinin rolü büyüktü. Franz Ferdinant ve eşi Sofia, Saraybosna sokaklarında üstü açık bir arabayla gezintiye çıktıklarında tam 7 ayrı noktada 7 ayrı suikastçı Arşidük’ü öldürmek için hazırlıklarını tamamlamışlardı.

İsmini hafızlara ve tarihe, hiç unutulmamak üzere yazdıran Gavrilo Princip’in de içlerinde bulunduğu “Genç Bosna” Örgütü Sırbistan Krallığına bağlanmak ve Avusturya-Macaristan egemenliğine son vermek istiyordu. Ve işte saat 10:00’a yaklaşırken Genç Bosna Örgütü üyesi Nedeljko Çabrinoviç, güvenlik önlemlerini almayı başaramamış olan polislerin arasına girerek o, tarihin akışını değiştiren soruyu sordu:

Arşidük’ün içinde olduğu araba hangisi?

Polis memuru, bu soru karşısında almadığı önlemlere ilave olarak verdiği cevapla, suikastçıların “ekmeğine yağ sürdü” ve atlı arabalardan birini işaret ederek belki de Çabrinoviç’i bile şaşırttı. Suikastın ilk bölümünün başrolünde olan Çabrinoviç, attığı el bombasını Arşidük’ün arabasının çamurluğundan sektirerek başka bir tarafa fırlatmıştı vebu suikast girişiminde başarılı olamamıştı. İsmini tarihe, I. Dünya Savaşı ile birlikte yazdıracak kişi artık o olmayacaktı… Bu olumsuz durum suikastçı grup tarafından planlanmıştı; bir başarısızlık durumunda, yanlarında bulundurdukları siyanürü içerek intihar edeceklerdi ve yakalanmayacaklardı. Suikast teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanan ve yakalanacağını anlayan Çabrinoviç, telaş ve heyecanla yanında taşıdığı siyanürü içererek kendisini hemen yakınındaki nehre attı, ancak içtiği siyanür bozulmuş ve nehrin yüksekliği 10 cm kadar olduğundan, ölmemiş ve baygın bir halde Avusturya askerleri tarafından yakalanmıştı. Gavrilo Princip ise hala o civarlarda bulunmaktaydı…

Bu sırada Arşidük, yara almadan kurtulabildiği için kendisini şanslı saymış ve yoluna devam etmeye başlamıştı bile: Belediye dairesine doğru… Belediye binasında, planlanan yemek faslı başlamıştı ancak Franz Ferdinant’ı ıskalayan bombayla yaralanan Emir Subayı Üsteğmen Merizzi'yi görmek istiyordu Ferdinant ve bu isteğini Generel Potiorek’e bildirdi. Potiorek şaşkınlık içinde:

"Arşidük Hazretleri, gerçekten gitmek istiyor musunuz?" diye sordu.

Kesin ve net bir şekilde gitmek istediğini ifade eden Arşidük, eşini orada bırakıp tek başına gitmek istiyordu ancak Hohenberg Düşes'i, hastaneye kocasıyla birlikte gitmek için direndi.

Veliaht, karısı ve General Potiorek, Çek asıllı bir şoförün kullandığı arabayla hastaneye doğru ilerlerken önlerinde iki araba daha vardı. Tam, bir yol ayrımına geldiklerinde Veliaht'ın otomobilini kullanan şoför, direksiyonu sola kırmıştı. Birden General Potiorek kızgınlıkla ayağa kalktı ve şoföre:

"Ne oluyor? Dur! Yanlış yola saptın, doğru yola gir!" diye bağırdı.

Şoför bu uyarı üzerine frene basmış ve otomobili durdurmuştu. İşte, isminin milyonlar tarafından lanetleneciğini o anda tahmin edemeyen Gavrilo Princip de orada duruyor, iki kız arkadaşıyla konuşuyordu. Otomobilin, önünde durduğunu görünce kız arkadaşlarından ayrıldı ve bir ivedilikle tabancasına davranıp üç el Veliahta’a, iki el Hohenberg Düşesi’ne, bir kurşun da Askeri Vali Potiorek'e sıkmıştı. Nişancılığı keskin olan Gavrilo Princip, tüm kurşunlarını adreslerine göndermişti. Olay yerinde ilk gözlerini kapatan, Hohenberg Düşesi Sofia oldu. Arşidük ise birkaç saniye sonra eşinin yanında gözlerini kapatmıştı, arkasından başlayacak olan dünya mücadelesine. Düşes’in hayatı, korsesini delip geçen kurşunun sağ böğrüne saplanmasıyla son bulurken; Arşidük’ün ki ise boynundaki toplardamarı parçalayan ve bel kemiğine saplanan kurşunla yok olmuştu.

O zamanlar sadece 19 yaşında olan Sırp milliyetçi Gavrilo Princip, 24 yaşında, başlattığı büyük katliamın farkında olarak gözlerini hayata yumdu. 1914 yılının 28 Haziran’ında saatlerin 11:30’u gösterdiği sırada Avusturya-Macaristan Veliaht’ı Arşidük Franz Ferdinand, çocuk sayılabilecek bir suikastçı tarafından öldürülmüştü ve bu durum Viyana'daki savaş taraftarları için bulunmaz bir fırsat oldu. Bunların kışkırtmaları sonucu, 28 Temmuz 1914 sabahı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan'a savaş açtı.

28 Haziran 1914 sabahı başlayan ve 11 Kasım 1918 tarihine kadar devam eden, tüm dünya ülkelerini etkileyen ve birçoğunu içine alan savaş olan I. Dünya Savaşı işte tam da burada başlamış oldu. Size bir özetini geçtiğim, bu savaş başlangıcı suikastının ise çok can alıcı bir noktası vardır ki eğer, tarihten bir an çeksek, bugünü değiştirebileceğimiz bir bilgidir belki de… Aslında Ferdinand, Habsburg Ailesi'nin onaylamadığı bir evlilik yapmış olduğundan hiçbir zaman Avusturya-Macaristan tahtına oturamayacaktı ve belki de bu olayın bu kadar büyütülmesine gerek bile yoktu…

Mahkeme önüne çıkarılan Princip, çekinmeden şunları söyledi:

"Veliaht'ı ben vurdum. Çünkü o. Güney Slavlarının birleşmesini önleyen tek kişiydi!"

I. Dünya Savaşı; sadece cephe savaşı olarak kalmamış, büyük bir coğrafyayı kaplamış, Avrupa bünyesinde yaşanmıştır. Savaşta; yaklaşık 15 milyon kişi ölmüş, 34 milyon kişi yaralanmış, 60 milyon insandan haber alınamamıştır. Bu savaş için yaklaşık, 107 milyon asker savaşmış ve verilen kayıpların yarısından fazlası da askerlerden oluşmuştur.

Bazı tarihler vardır unutamazsın ve bazı olaylar vardır bu tarihleri bağlar bize, onları da unutamazsın… Unutamadığım bir olayı, bir de benim anlatımımla okumanızı istedim. O olay ki; dünya sahnesini Avrupa coğrafyasında kirletmişti bir zaman aralığında: 1914-1918…

 
Toplam blog
: 57
: 877
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

1985 doğumluyum ve geçmişte yaptığım işlerle ilgili her bilgiyi önceki adımlarda sizlerle paylaşt..