Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
İzmir
 

Tarihten düşülen birkaç İzmir notu

Tarihten düşülen birkaç İzmir notu
 

Geçtiğimiz bahar aylarında, yeni dönem parlamentosunda milletvekili seçilen, bir sivil toplum örgütü liderini, düzenlenen bir organizasyonda dinleme imkanım olmuştu. Ve o konuşmadan, çok dikkatimi çeken bazı notlar aldım, harman ettim. İşte onlar...


17.Yüzyıl Osmanlı İzmir’inde, karınca yuvası gibi harıl harıl çalışan tam on altı adet konsolosluk vardı. On altı tane dünya devleti, ülkenin bir büyük şehrinde, ihtiyaç duyduğu için sefaret kullanmakta, ekonomik ve siyasi adımlar atmaktaydı görevli diplomatlarınca.


Peki bugün, yani 21.yüzyıl Türkiye Cumhuriyeti İzmir’inde, faal olarak çalışan kaç ülke konsolosluğu var biliyor musunuz? Maalesef ve ne acı ki sadece üç. Ki bunlardan biri Alman Konsolosluğu’dur ve orada yaşamış olduğum aşağılanmayı ömrüm boyunca unutmam mümkün değil.


Vize işlemlerim için birkaç defa içinde bulunmak zorunda kaldığım –ki uluslararası hukuk kurallarınca sefaret binalarının içi ve duvarla çevrili bahçeleri malum ülke toprağı olarak kabul edilir- Alman Konsolosluğu’nda, ülkemin vatandaşlarına yapılan muamele ve gösterilen tavırlar acınılacak ve utanılacak maiyette idi. Bir de Almanya’da, tüm Alman ve dünya kamuoyu önünde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, o ülkede temsil eden Türk Büyükelçisi’ni azarlayan Türk Başbakanı aklıma düştü.


Uçak biletlerim, her türlü rezervasyonum hazır ve programım önceden belli olmamış olsa idi “lanet olsun vizenize” deyip, çarpıp kapılarını çıkacaktım. Benim o gün yapamadığımı, kısa bir süre sonra bir başka ülke sefaretinde yaşanan benzer aşağılanmalar nedeniyle bir işadamımız yaptı. Eşi ile birlikte, parasını da peşin ödemiş olduğu binlerce dolarlık seyahat turunu yaktı ve vize almadan çıktı gitti konsolosluktan.


Bir başka deyişle ve özetle bugünkü o üç konsolosluk da ağırlıklı olarak bu işlevleri yürütmekte İzmir’de. Saygılı ve insancıl olanlarını tenzih ediyorum.


Bu on altı konsoloslukla paralel olarak o yılların İzmir’i, demografik yapısıyla, bağrında barındırdığı insan topluluklarının çeşitlilik ve çok ulusluluğuyla, bugünkü İzmir’e göre çok daha küresel ve her anlamda çok daha zengin bir dünya kentiydi.


17.Yüzyıl İzmir’i tek başına, tarihinin en geniş sınırlarına ulaşmış olan cihan devleti, koca Osmanlı İmparatorluğu’nun toplam ihracatının, belki inanamayacaksınız ama tamı tamına yüzde kırkını sağlamaktaydı.


O yıllarda güzel İzmir’i gezmiş olan yerli ve yabancı seyyahların günümüze dek ulaşan seyahatnamelerindeki İzmir Limanı betimlemesi, sanırsınız ki aynı kalemden çıkmış gibidir: “İzmir Limanı’na uzaktan baktığınızda, gördüğünüz manzara; gemi direklerinden oluşan bir orman gibidir” ifadesini kullanırlar.


Ya bugün? İzmir Limanı acınacak haldedir. Yenisi yapılsın mı, nerede yapılsın, kim, ne zaman yapsın, ihaleye çıksın mı tartışmaları kısır mahalle kavgası boyutuna inmiştir. Sonuç ise en kocamanından bir sıfırdır.


Bana göre şehirler güzeli, güzel İzmir’i; “Gavur İzmir” diyerek, kendi sığ dünya görüşleriyle aşağıladıklarını sanan, büyük, çok büyük büyüklerimiz ve bu gerilemede emeği ve dahli bulunan kim varsa utansın.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..