Tarkan, Tarkan, Tarkan!

Vay Türkiye’m vay! Vay ki vay haline! Böyle yazacaktım başlığı ama sonradan vazgeçtim. Öyle ya kimin umurunda Türkiye? Geçenlerde öyle bir ders aldım ki okuyuculardan sormayın gitsin. “Uyanın lütfen!” başlıklı bir blog yazdım. En az okunan blogum o oldu. Demek ki kimse uyumuyordu ki uyansın. Uyanık adamlara “Uyanın lütfen!” denir mi hiç? Ben de ders çıkardım deneyimimden. Blogumun başlığını “Tarkan, Tarkan, Tarkan!” koydum. Bakalım sonuç ne olacak?

Gelelim asıl meseleye. Mehmet Ali Ağca, gazeteci Abdi İpekçi’yi öldürdü. Yetmezmiş gibi gitti, Papa’yı öldürmek kastıyla yaraladı. Kendisinin Mehdi olduğunu ilan etti. Yıllarca cezaevlerinde yattı. Nihayet cezası bitti. O sessiz sedasız çıkmayı düşünüyormuş ama halkımız buna izin vermedi. O’nu cezaevi kapısında kahramanlar gibi davul zurnalarla karşıladı. Mehmet Ali Ağca halkımız tarafından ne kadar çok sevildiğini anladı. Hayatı kurtulmuştu artık. Doğruca en lüks otellerden birine yöneldi. Derken Balyoz operasyonu başladı geçen hafta. Balyoz operasyonuyla ilgili emekli orgeneraller ve muvazzaf subaylar gözaltına alındı. Gözaltılar ve tutuklamalar sürerken emniyetçiler bu defa da Tarkan’a operasyon düzenlediler. Tarkan operasyonu, Balyoz operasyonunu gölgede bıraktı. Tarkan, “Uyuşturucu kullandım, üzgünüm” dedi. O’nu üç gün boyunca gözaltına alınan orgenerallerin misafir edildiği odalarda misafir ettiler. Sezen Aksu Tarkan’ı savunması için avukatını gönderdi. Tarkan “Teşekkür ederim, benim zaten iki tane avukatım var.” diye memnuniyetini dile getirdi. Yetmedi 60 tane avukat Tarkan’ı savunmak için müracaata bulundu. Tarkan’ın savcı karşısına çıkarıldığı gün medya ordusu ve Tarkan sevenler ordusu adliye önündeydi. Savcı Tarkan’ı hakim karşısına çıkarmaya bile gerek görmedi. 45 dakikada ifadesini alıverdi ve serbest bıraktı. Haber üzerine Üniversite öğrencileri pencerelerden başını uzatarak Tarkan’a alkış tuttular. Sevenler ordusu “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye hep bir ağızdan bağırdılar. Tarkan kameralar karşısında: “Bu kadar sevildiğimi bilmiyordum” diye itirafta bulundu.

Emekli orgenerallerin ve muvazzaf subayların gözaltına alınışına vatandaş ses vermedi. Orgeneralleri serbest bıraktılar. Vatandaş karşılamaya gelmedi. Ya terör örgütü üyesiyseler diye korktular muhtemelen. Öyle ya terör örgütü deyince artık dağdakiler değil bir kısım subaylar geliyor akla. 12 Eylülde solcuların yaşadıklarına ne kadar çok benziyor şu günlerde bir kısım askerler, savcılar ve yargıçların yaşadıkları. Kurguyu kim yapıyor bilemem ama çok iyi okumuşlar Türk toplumunu. Bir taşla iki kuş değil birkaç kuşu birden vuruyorlar. Tarkan’ın toplumca ne çok sevildiğine hepimiz tanık olduk. Kendi bile bilmiyormuş bu kadar sevildiğini. Orduya gelince mi? Onlar da mesajı almışlardır herhalde. “…Ulusalcılar suni ve manipülatif, kemiksiz ve kimliksiz bir hareket, biz bu dalgayı aşarız…” diyor birisi. Kim o birisi? Fethullah Gülen. Ne zaman diyor? 2005 Ekiminde. Nerede? Aktuel Dergisinde. ...?