Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '07

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Taş kahvede, kahve altı !

Taş kahvede, kahve altı !
 

Cunda Balık evinin yanında küçük bir kitapçı var.

İsteyene çay kahve servisi de yapıyorlar.

Uzun saçlı, çilli bir bayan yardımcı olmaya çalışıyor gelenlere..

Ahşap raflar arasında geziyorum.

Nermin Bezmenin “sır” adlı kitabını görüyorum. Sıkıştırıyorum koltuğumun altına.

Adayı fotoğraflarken, deniz kenarında üzerinde “ Türklerin adaya ilk ayak bastığı yer” yazan anıt geliyor aklıma tarih çok eski değil 1922.

Gezginci meraklılığı ile soruyorum.

“ Ada tarihini anlatan kitaplar var mı?”

Çilli bayan rafın en gözde yerine gidiyor

“ Ahmet Yorulmazın kitapları” var.

“Ahmet Yorulmaz kim ki?” diye geçirirken içimden

Anlatmaya başlıyor;

“Gazeteci ve yazardır kendisi. Otuz yılı aşkın bir süre Ayvalıkta kitapçılık yaptı..

Girit adasında başlayıp, Ayvalıkta son bulan bir üçlemesi var. Bir de gazete çıkarttı ama çok uzun ömürlü olmadı”

Serde yerel köşe yazarlığı var ya! Biraz da çıkarttığı gazetenin kısa ömürlü oluşuna üzülüşüm!

Raflarda satılmayı bekleyen dört kitabını alıyorum.

Ardından bir kahve söylüyorum kendime, tahta iskemleye oturup, cigaramı telleyip etrafı izlemeye koyuluyorum.

Balık evinde kimsecikler yok.

Bu saatlerde hiç kimse nefes almıyor gibi, ada sessiz.

Tek tük şortlu turistler geçiyor, taş sokaklardan

Karşıdaki küçük lokantanın garsonu, yeni oturanlara servis açarken içeriye sesleniyor..

“ Yap tam tekmil iki kelle paça”

Biraz sonra sokağa sarımsak kokusu yayılıyor..

Kimileri sevmez, hatta tiksinir bu kokudan, genelde ben de hoşlanmam ama bu sefer seviyorum.

Cüzdanım yanımda değil.

Cebimdeki parayı kitaplara verince, kahve parasını anca denkliyorum.

Çorba kokusu darbeli çalışıyor.

Otele gidip, cüzdanımı almakta zor geliyor.

Ayaklarım düşüncelerimden hızlı bu sefer.

Kendimi lokantanın önünde buluyorum.

Arka cebimde kalan iki yeni liranın garantisinde, sipariş için bekleyen garsonla göz göze geliyorum.

“ Kaç lira çorba?”

“ iki buçuk”

Ulan ucuzmuş da.

“ Az kelle paça, sirkesi sarımsağı bol olsun”

Çorba kâsesi silme dolu geliyor önüme

Lokanta sahibi, “parası bitti garibimin” diye düşünüp ne varsa doldurmuş herhalde?

San kalan kuruşlar taş kahvede bir çay içirir bana

Kahvede tadilat bitti bitecek. Duvarlar beyaza, tavan griye yakın bir renge boyanmış.

Duvardaki yazı ilgimi çekiyor “ Taş kahvede, kahve altı bulunur”

Çayı getiren yaşlı amcaya soruyorum.

“ Ya baba şu duvara yazmışsınızda merak ettim, kahve altı ne demek?”

Gülüyor adam

“ Doğru okusana onu sen!”

Daha bir dikkatli bakıyorum yazıya

Bu sefer doğru okuyorum “ Taş kahvede, kahvaltı bulunur”

Sıcakta sirkeli sarımsaklı kelle paçayı içince; kafa yaptı demek!

Otele gidince, kitapları diziyorum yatağın üzerine ilk kitaptan

Savaşın çocukları- Hanya’dan sonra Ayvalıktan başlıyorum...

Üç kitap boyunca bana eşlik edecek Aynakis Hasanla tanışıyorum

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..