Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

22 Ekim '10

 
Kategori
Felsefe
 

Tasavvuf ve Kademeleri

Tasavvuf ve Kademeleri
 

Allah


Belirli bir görüşe bağlanıp Tanrı’ya ulaşmaya çalışan kimselere mutasavvıf denir. Daha sonra mutasavvıflara sofi adı verilmişir. Sofi kelimesi; kimine göre Sof = pamuktan, Saf (tertemiz)den; kimine göre ise Yunanca sofos’tan (yani Tanrının bildiğini bilen kimse) gelmektedir. Sofilere göre evrende tek varlık Tanrıdır. Var görünen her şey O’nun yansımasıdır (Tanrı göklerin ve yerin nurudur).

‘Tasavvuf’ sözcüğü bu kökten alınmadır. Tasavvuf İslam inancına göre kurulan mistisizmdir. Tasavvuf, Allah’ın tekliğine (Vahdet-i Vücud) inanır. Tasavvuf felsefesinde, Tanrı kavramı ve işleri akıl dışıdır. Bu sebeple, diğer dinlerde mevcut olan mistisizme inanışlarından farklıdır ve daha fazla tekamül etmiştir. Tasavvufun temeli, ilahi aşk ve Tanrı’nın yaratıklarını sevmeye dayanır. İbadetten daha ziyade, kalp temizliğini ön plana çıkarır. Diğer bir deyişle, insan sevgisine ve üstün ahlaka önem verir. Benlik ve maddi gururları arka plana atar. Yani ‘Ben’ yerine ‘Biz’i önemsetir.

Tasavvuf 8. yüzyılında Irak’ta başlamıştır. Genelde Kufeli Ebu Haşim ilk mutasavvıflardan sayılır. Hasal’ül Basri, Beyazit-i Bastami, Cüneyd-i Bağdadi ve Hallaç- Mansur gibi diğer sofiler daha sonra ortaya çıkmışlardır. İran’da ise Feridüttin Attar, Senai, Şeyh Sadi gibi alimler de mutasavvıf sayılırlar. Orta Asya’da; Yusuf-i Hamdani, Ahmet Yasevi ve Necmettin-i Kubra gibi büyükler Türkistan ve Türklerin tasavvuf önderleridirler. Türk tasavvufu bu şahısların öğretileriyle Hindistan (Pakistan), Horasan ve Anadolu’ya yayılmıştır. Bu dönemde, daha çok Şaman ve Budizm öğeleri hakimdir.

Tasavvufa göre Tekvin (yaradılış) şu şekilde özetlenebilir: Tanrı gizli hazine idi ve Aşk-ı Zati yüzünden alemleri var etti. Bu alemi, Hüsn-i Mutlakı veya Cemal-i Mutlakı ile nitelemek istediği için yarattı. Tanrı tek güzellik ve iyilik olduğu için zuhur etmek istemiştir ve evren bu güzelliğin bir yansımasıdır. Bu yaradılış aynası Kün emriyle var olmuştur. Yaradılıştan önce A’yan-ı Sabite veya alem-i Kitman (Kadim) vardı. Önce Anasır-ı Arba ve Mevalid-i Selase (madenler, bitkiler ve hayvan) yaratılmış ve daha sonra ise, insan yaratılarak diğer tüm varlıklardan üstün sayılmıştır. Tasavvufda insan, kamil olması ile Allah’a ulaşabilen üstün bir varlıktır. Yani, İnsan-i kamil Tanrı’da bekâ bulan kimsedir.

Beka’dan Fenafillah makamına ulaşılır. Bu ulaşmaya seyr-i uruc denilir. Tekrar dönüşe ise seyr-i nüzul adı verilir. Bu ise devriye sistemidir. Uruca şeriat, tarikat, marifet ve hakikatle varılır. Buna bir önder (şeyh) gerekebilir. Allah insanın gönlünde olduğu için, insan en yüce mahluktur. Gönlü keşfeden kişi irfana (seziye) sahip olur. İlm-i zahir akılla, ilm-i batın ise seziyle elde edilir.

Tasavvufta şu kademeleri vardır:

1- Tövbe (pişmanlık). 2- Takva (zuhud) 3- Tevekkül 4- Kanaat

5- Uzlet (yalnızlık) 6- Zikir 7- Allah’a yönelme 8- Sabır 9-Murakabe 10- Teslimiyet.

Nefsin Mertebeleri ise şunlardır:

1- Nefs-i emâre: Daima kötülüğü emreden nefs. Onunla cihad etmek gerek (Cihad-i ekber).

2- Nefs-i levvâme: Sahibini kınayan ve sorgulayan nefs.

3- Nefs-i mülhime: İlham almaya başlayan nefis.

4- Nefs-i mutmaine: Kötülüklerden arınıp tatmin olmuş nefis.

5- Nefs-i râdiye: Allah ve işlerinden razı olan nefis. İslamlaşmış nefs.

6- Nefs-i mardiyye: Allah’ın da razı olduğu nefs.

7- Nefs-i kamile: En olgun hale gelen nefs. Bütün sır perdelerin kalktığı nefs.

 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..