Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Tatbikatlar iptal edildi

Tatbikatlar iptal edildi
 

Int.


Denizkurdu ve Efes tatbikatları sürpriz bir şekilde iptal edildi. 

Oysa bu tatbikatlar hem TSK’nın iç dinamiği açısından ve daha da öncelikli olarak, hem de uluslararası arenaya açık olduğundan çok ciddi ve önemli tatbikatlardır.

İptal gerekçelerinin asıl ayağının ne olduğu konusunda pek tabii ki henüz tam ve net bir bilgimiz yok, vatandaşlar olarak.

Rivayet çeşitli… Türk-Yunan ilişkileri bağlamında, Yunanistan’ın tercihine binaen Türk Hükümeti ve Dışişleri Bakanlığı’ndan, TSK’ya böyle bir telkin gittiğinden de söz ediliyor; Balyoz davaları ve Ergenekon soruşturması kapsamında, tatbikatta görevli muvazzaf subaylarla ilintili bir “yeni operasyon dalgasından” da söz edilebiliyor, hatta çok enteresan ve hiç olamayacak şekilde, TSK’nın böyle bir iptal kararı almasını hazırlayan nedenler arasında, daha önce Köşk’te düzenlenen 29 Ekim resepsiyonuna askerin katılmamasına bir misilleme olarak, bu defa da askeri tatbikatın "seçkin gözlemci günü"ne Cumhurbaşkanı ve Başbakanın katılmamasına ilişkin bir “tepki” den dahi söz edilebiliyor.

Oysa bu tatbikatların plan ve programları ile takvimi, aylar öncesinden zaten bellidir ve hem hükümetçe, hem de ilgili uluslararası gözlemci ve katılıcımlar tarafından bilinen bir takvimdir. Dolayısıyla, bu güne kadar ilk kez gerçekleşen böyle bir “son dakika” iptalini gerektiren koşullar, kesinlikle bir zamanlama kuralına riayetsizlik ile birlikte zaten bir keyfiliğin ve ciddiyetsizliğin net bir göstergesidir. Kaldı ki bu iptali zorunlu kılan ve/ya hazırlayan o sebep/ler, iç politika ile ilgili olmayabilip, Yunanistan’ın ricasına binaen gerçekleşmişse, hal daha da vahimdir ki, Türk Hükümeti, Yunanistan’ın ricasını kendi ordusunun uluslararası bir tatbikatına tercih ederken, TSK’nın bu tatbikatı gerçekleştirmek üzere aylarca yaptığı çalışma, plan, program ve tatbikat alanına gidiş seyrüseferinin manevi ve maddi bütçesini de Yunanistan’dan mı talep edecektir mesela?

Ancak asıl sebep her ne olursa olsun, bu tatbikatların uluslararası olmasına rağmen ve tatbikatın "seçkin gözlemci gününe" Türkiye Cumhuriyeti’ni “temsilen” Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamlarının katılımı teamül gereği bir zorunluluk olduğu halde, hiçbir zaruri gerekçeye dayanmaksızın, sadece “keyfi sayılabilecek” bir gerekçe ile, katılımlarının gerçekleşmeyeceği ise çeşitli haber kaynaklarınca doğrulanmış durumda.

Böyle olunca da Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal ve devlet varlığının yurtdışından görünümü hakkında hiç de hoş olmayan bir tablo ve spekülasyonlar olacağı açıktır.

İşte tam da bu açıdan bakıldığında, sebep her ne olursa olsun, bu iptal ve iptale neden olan gerekçe itibariyle, en azından özellikle “uluslararası arenaya” verilen mesaj, son derece ciddi ve önemlidir. Nedir o mesaj? Türkiye’nin dışarıya karşı, uluslararası platforma yönelik, müşterek bir fikir birliği ile aynı amaçta birleşilmiş tek bir duruşu yoktur! Türkiye’nin dış politik ve uluslararası siyasi alanda en üst tepe noktalarında, bir ikilem, bir ikilik, bir anlaşmazlık… yani Türkiye’de bir zaafiyet vardır.

Bunun da Türkiye’nin uluslar arası çıkarlarına ters bir durum olduğu, Türkiye’nin yararına olmayacak bir durum oluşturduğu aşikardır.

İktidardaki hükümetin, “yürütme organı” olarak, zaten baştan beri TSK ile bir sürtüşmesi olduğu da bilinen bir şeydir. Oysa TSK, uluslararası arenada, Türkiye’nin siyasi platformdaki çıkarları açısından, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ve idamesi yönünde yıldırıcı, caydırıcı, devleti ve milleti koruyucu bir organ olması noktasında, Türkiye’nin elini güçlendiren vazgeçilemeyecek ve birlikte hareket edilememesi mümkün olamayacak, hatta bunun aksini düşünmenin akıllara zarar olacağı, bir “güçlü duruş”un gereğidir. Bir devletin ordusudur çünkü bu. Bir devletin, Türkiye’nin en etkin ve birincil güvenlik kurumudur ordusu, yani Türk Silahlı Kuvvetleri.

Ben anlayamıyorum, yürütme organı, bu çok açık gerçeği nasıl oluyor da göremiyor? Yürütmeden “sorumlu” bir devlet idaresi ve iradesi, nasıl olur da, yürüttüğü bu idarenin, devletin sorumluluğunun bu denli ayrımında olamaz?

Amaçlar veya sebepler açısından, devletin kurumları ve organları arasında bir uyumsuzluk, bir anlaşmazlık, aynı müştereklerde birleşememe gibi durumlar var olsa dahi, benim bildiğim ve aklın yolu birdir ki, zaten her yaptıklarıyla Türkiye’yi hep dışlayan ve zorlayan uluslararası camiaya karşı, devlet sorumluluğu, "kol kırılır yen içinde kalır" değil de nedir, sormak isterim bu sorumluluğu yüklenmiş iradelere!!

Eğer durum, gerçekten böyle ise tabii… İşte tam bu noktada da, medya’nın “devlet sorumluluğu” da giriyor pek tabii ki devreye!!

Filiz Alev
26.05.”11 

 
Toplam blog
: 157
: 3152
Kayıt tarihi
: 03.03.11
 
 

Ekonomistim, emekliyim. İki evlat annesiyim. Müzikle ilgilenirim, bestelerim vardır. Düşünürüm, a..