Tatil, endorfin ve diğerleri...

Tatil hayaliyle geçen 18 aylık çalışmadan sonra, Bodrumlar, Marmarisler, Akyakalar, hasılı şehrin tüm tatil mekanlarının hayaliyle yanıp tutuşurken, ki hafta sonlarında kendilerini çok defalar ziyaret etmişimdir, hepsini bırakıp toprakların serinliğinde, şekerli yeşil ve ıslak kahverengide, terlemeden dinlenmeyi tercih etmiş ve bu tercihten de fazlasıyla memnun kalmış bulunmaktayım.

Tatil denilen şeyin, organizasyon ve ticari ortamlardan uzak, tercihen bahçeli baba evinde, ana elinden çıkmış enfes yemekler ve babanın büyüttüğü organik sebze meyveyi tüketirken, bahçede oynaşan ev hayvanlarını izleyip, hatta izlemekle yetinmeyip katılıp yapılması gerektiğine gizliden ve inceden inanmış olduğumu da bu vesileyle anlamış durumdayım.

Paketi kuşluk vaktine kadar serip, tüm fuzuli modern zaman gereçlerinden uzak, maillere bakmadan, faturaları görmeden, hatta televizyonu bile açmadan, telefon ve soğuk yüzlü bilgisayardan uzakta, on beş günlüğüne dünyadan kopmanın bünyeme azami derecede yaradığını da idrak ettim.

Tüm sistemlerimin dengeye gelişiyle birlikte endorfin salınımının da hat safhaya ulaştığını gördüm. Demek ki sokakta gördüğüm ağzı kulaklarında insan tiplerinin tamamı benzeri bir tatilden dönmüşler. Mantığın bu kadar düzüne da pes hani, kendi adıma…

Ben yokken ne memleket gündeminde bir değişiklik olmuş, ne de blog gündeminde… Profilim hala aynı, attığım maillere de cevap verilmemiş. Sadece borsa azcık sallanmış, ABD hazretlerinin bilmem ne fonlarındaki sarsıntılar sebebiyle. FED, fazileri indirmemiş. Bu adamların her şeyi dert.

Apartmanın çöplüğündeki kedicikler büyümüşler. Hatta yan apartmanın yere yakın pencerelerinde tüneyen güvercinlerin pususuna yatmaya başlamışlar. Gece balkonda şehri dinlerken onların oyunlarını izlemeye kaldığım yerden devam ediyorum.

Blog’da Kaptan Kusto dönemi sona ermiş. Ya da belki ben dikkatli okumamışımdır. Dolayısıyla bu bloğun orada yayınlanma ihtimali sıfır, çok şükür. Devam ediyor olsa idi ve konusuna yurtiçi tatil deseydik öyle bir risk vardı. Belki de keçi etli kuru fasulye tarifi yazıp resim olarak da fularlı ve bereli bir görüntümüzü ekleseydik korktuğumuz başımıza gelebilirdi. Ya da halk arasında “köpek öldüren” olarak bilinen evin şarabını tadıp, yutamadan masaya püskürttükten sonra “evin 2007” diyerekten pişkinliğe vurdurmuş görüntülerimizi videoya koyabilirdik, ki o da kaldırılmış.

Tekkeyi beklemeye devam. Yazının benzerinin bir yıl sonra çıkacağını garanti ediyorum. Sanki bunun yayınlanması garantiymiş gibi!...

www.tenbihname.com