Tatil bizim için harekettir!

İstanbul ve Paris Fuar haftalarından önce uzun bir tatil programı yaparak, Ege ve Akdeniz’in o muhteşem koylarında kendimizi doğanın şefkatli kollarına bırakalım istedik. Bu yaz bana sevgili partner’ım çok güzel bir sürpriz yaparak, ‘’haydi dünyanın en güzel koylarına gidiyoruz’’ deyince sevincimden zıpladım. Benim ve onun için tatil, her anı hıza endeksli ve çok yeri görebilme yeteneğinin sınandığı bir kavramdır. Biz, bir havuz kenarında ya da kumsalda bir şenzlonga uzanarak tatil olayını yaşamayı aklımızdan bile geçirmeyiz.

Sık sık gittiğimiz Antalya’da bu kez Manavgat yöresindeki Köprülü Kanyon’da rafting yaparak tatilimize başladık. Bizim için harika bir deneyim oldu. Üç yıl önce denizde yüzemeyen ve derinlikten korkan ben açık denizde üç saat yüzebiliyor ve rafting yapabiliyorum. Bu mucizeyi sevgili partner’ım gerçekleştirdi. Bu gezide neredeyse teknelerin en üst kısmından denize balıklama atlamaların yanı sıra aqupark’lardaki kobra, huni, kamikaze ve benzeri bölümlerden kendimizi suların akışına bırakarak adrenali çok yüksek bir tatil keyfi yaşadık.

Fethiye Göcek koylarında dünyanın en güzel yatlarının süzüldüğü o muhteşem deniz yolculuğumuz, unutulmaz anılarımız arasında yer aldı. 12 adalar arasında güzellikte birbiri ile yarışan koylar, doğanın bize bahşettiği en güzel hazineler olarak daima korunmayı hak ediyorlar.

Dalyan’da sazların arasında süzülen teknemizde romantik bir müzik eşliğinde kavalyemle dans ederken tatlı su balıklarının da bana eşlik ettiğini görmek harikaydı. Kaya mezarlarının içinde asırlardır dingin ve huzurlu bir ölüm-yaşamı deneyimleyen tarihsel kimlikler, bizim yaşam dansımızın en canlı tanıklarıydı.

Marmaris bölümü tatilin en sürprizli yanıydı. Dolunay’ın tüm görkemiyle ortaya çıktığı gecede biz Saltanat Kayığı’nda Marmaris koylarını dolaşıyorduk. Üzerimizde Osmanlı giysileri vardı ve bir dansöz bizim için raskediyordu.

Bodrum’da karavanımızı ziyaret ettik. Bizi görünce karavanımız heyecandan titredi adeta. ‘’Beni çok ihmal ettiniz’’ der gibi hüzünlüydü sanki. Onun da gönlünü aldıktan sonra Didim’e geçtik ve Apollon Tapınağını ziyaret ettik. Orada dostlarımız Uğur bey ve sevgili Kayıhan ile sohbet ettik.

Didim’den Kuşadası’na geçtik. Tam güneş batımında otelimizin balkonundan Kuşadası Yat Limanı’nda demirleyen muhteşem yelkenli ve yatlara dokunan kızıllığı seyretmenin doyumsuz tatminini yaşadık. Havuz başında her zaman ki gibi tek dans eden çift bizdik. Ve sorduk ‘’neden çiftler birbirine dokunmaktan çekiniyor, bu muhteşem ortamda neden dans etmiyor’’ diye. Erkekler mi, yoksa kadınlar mı bu konuda daha çekingen. Neden bu güzel fırsatları kaçırıyorlar.

Muhteşem Efes harabelerini ve Meryem Ana’nın evini gezdik. Huzur, Sağlık ve Zenginlik çeşmelerinden su içtik, dilek tuttuk. Bülbül Dağı eteklerinde Meryem Ana’nın komşularıyla sessiz ve anlamlı dostluklar kurduk.

Kuşadası’nda Türkiye’nin en büyük Aquapark’ı olan Fantasy Aquapark’ında saatlerce o harika su oyunlarıyla çılgınca eğlendik. Partner’ımın performansına bir kez daha hayran oldum. Gençlerin çoğunun çekindiği o yüksekliklerden gayet rahat atlaması beni bile şaşırttı. O genç kalmanın sırrını bulmuş ender insanlardan biri. Onun yanında olan birisinin yaşlanma şansı gerçekten yok. Harika bir tatil yapmak isteyen her bayan, onu tatiline ortak etmeli bence. Ve kendini ona bırakmalı tatil sürecinin sonuna kadar.

İnanın hergün yaklaşık üç saat denizin koynunda olmak, insanı en az on yıl gençleştiriyor, libidosunu yükseltiyor. Ayrıca tatilin kültür yanını da ihmal etmemek gerek. Ben bu tatile 7 yıldız veriyorum, turizmin uluslar arası standartlarında daha fazla yıldız yok, şimdilik.