Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Tatil dönüşü...

Tatil dönüşü...
 

Ürettiğinden fazlasını tüketiyorsun… Ve tepe taklak olmadan, ayakta kalabiliyorsun(!)..

Ekonomimizi yönlendiren büyücülerin torbalarından çıkan tavşan işte bu…

Sürekli olarak yiyorsun, içiyorsun, geziyorsun ve satın alıyorsun.

Paran yoksa, kredi kartını koyuyorsun kasanın üstüne.

Geleceğini ipotek altına alıp, bugününü kurtarıyor(muş) gibi yapıyorsun.

Ve sonra da mikrofonu eline alıp, ekonominin iyiye doğru gittiği üzerine nutuklar atan insanları başının tacı yapıyorsun.

Ürettiğinden fazlasını tüketirsen, aradaki farkı para basarak karşılarsın… Bunun adına ekonomi bilimi, enflasyon, diyor…

Ama Türkiye’de durum farklı!..

Türkiye, öncelikle tüketiyor ve bir miktar da üretiyor. Ancak Devlet (yani hükümetinizin) enflasyon verileri oldukça olumlu…

Peki, olur mu böyle bir şey?..

Hayır olmaz; olamaz.

Ama oluyor.

Peki neden oluyor?..

İşte düğümü çözecek olan soru budur.

Devletin kurumu açıklıyor;

- Yabancı yatırımcıların son beş yılda Türkiye’deki doğrudan ve portföy yatırımlarından elde ettikleri toplam 22 milyar dolarlık karı yurt dışına götürdüğü belirlendi.

Demek ki, yabancı para Türkiye’ye girmiş… Her hangi bir yatırıma bir tek tuğla koymamış… Türkiye’nin imarı, kalkınması, sanayileşmesi gibi yatırımlara hiç yanaşmamış… Ve 5 yıl içinde sadece kar olarak, tam 22 MİLYAR DOLAR’ı koymuş çantasına, yurt dışına götürmüş.

İşte “zurnanın zırt dediği yer” burasıdır…

Türkiye bu parayı faize ödeyeceğine, borcunu kapatsa, işi bitirmiş, meseleyi çözmüş olacaktır…

Hükümetin denklemi işte bu yalın gerçeğin arkasına saklanmış, öylece durmaktadır.

Ürettiğinden fazlasını tüketeceksin… Peki, tüketim fazlasına ödeyeceğin parayı nereden bulacaksın?

Para bassan, enflasyon olur.

Peki, ne yapacaksın?

Aradaki açığı kapatmak için yabancı parayı Türkiye’ye davet edeceksin.

Koşarak gelmeleri için de Dünyanın en yüksek faizini vereceksin.

Ve adam elini kolunu sallaya sallaya ülkene gelecek; parasını “Borsa”ya ve Devlet Tahvilleri’ne yatıracak… Yani Türkiye Devleti’ne en yüksek faizle borç verecek…

Sonra?..

Sonra da, 5 yıl içinde getirdiği para hariç, 5 MİLYAR DOLAR’ı faiz karı olarak ülkesine götürecek!..

Ve Türkiye’de (bu sebeple) enflasyon (bir süre için) patlamayacak!..

Peki birkaç yıl sonra neler olacak?..

Ne olacaksa olacak…

Bu önemli değildir.

Hükümetin, faize karşı olduğundan söz ederek topladığı oyların suskunluğu da hiç önemli değildir.

Varsa yoksa Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumlarının, değerlerinin, kültürünün ve ekonomisinin tahribi konusunda gösterilen “üstün” başarıdır…

Türkiye, ekonomisi, Cumhuriyet değerleri, ham maddeleri, madenleri, tarımı, bankaları, temel kaynakları, iletişim ağı, güvenliği, tüketim piyasası ve anayasal kurumları ile topyekûn bir saldırı hamlesi ile karşı karşıyadır.

Bu karşı saldırının adımları Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran temel sözleşmeye, Lozan Antlaşması’na kadar dayanmıştır.

Zurnanın zırt dediği ikinci nokta da buradadır:

Çünkü, bütün bu gerçekleri bilmek yetmemektedir.

Mesele, bu gidişi durdurmanın ve tersine çevirmenin yolunda ve yönteminde birleşmek ve bu süreç eylemin yolunu yöntemini bilmek; bilinmiyorsa da öğrenmekten ibarettir.

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..