Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '15

 
Kategori
Sinema
 

Tatil Kitabı

Tatil Kitabı
 

tatil kitabı filmi


Ders bitti, hayata devam 
 
Çocukluk gözüyle hayatı ve büyüklerin dünyasını tanımlamak ve anlamak yetersiz olsa da büyüklerin bakış açısına göre daha doğal ve objektif olabilmektedir. Çocukluk da kendi içinde öznel tutumlar içermektedir. Dolaysıyla çocukluk dönemi, tamamen masumiyet taşımasa da büyüklerin dünyasıyla karşılaştırıldığında daha doğal durmaktadır.
 
Çocukluk demek büyüklere ve koşullara tabii olmak demektir. Büyükler için çocuk olmak bir şey bilmemek, anlamamak ve becerisizlik demektir. Çocuğun kendini ortaya koyma yetersizliği, büyüklerin bilmişliği kararların çoğu kere yanlış verilmesi demektir. Büyükler hayatın acımasızlığını görmüş ve yaşamaya devam eden taraftır. Çocukluk ise hayatın masum tarafındadır ve paranın gücünü bilmemek demektir. Büyükler realist, çocuklar ise hayalci ve idealisttirler. Büyüklerin, umut ve hayalleri tükenmiştir. Hayata tabiidirler. Bir şeylerin değişeceğine olan inançlarını yitirmişlerdir. Çocukluk ise kafa karışıklığıyla beraber hayallerin peşinde koşan, umutla dünyayı değiştireceğine olan inançla hayata bakmaktır.
 
İki tip insan vardır: her şeye rağmen mücadele ederek hayallerini kovalayanlar, birde hayalleri olup da mücadelelerini yitirenler. Hayat insanları inançlarını sınamak için zorluklarla karışlaştırarak eler. Herkes her şeyi isteyebilir. Ama hayat herkese her şeyi vermeyi kabullenmez. Sadece koşulları zorlayan, pes etmeyen ve sürekli ilerleme kayıt edenlere hedeflerine ulaşma şansı vermektedir. Sadece düşünen, isteyen, hayal kuranlara hayat şans tanımamaktadır. Bir emek ve bir bedel ödeyenler istediklerini elde edebilmektedirler. Diriliği ve umudu bütün tersliklere rağmen ayakta tutabilmek zordur. Çok az insan bunu başarabilmektedir. Çoğu insan yenilgilere ve koşulların olumsuzluklarına teslim olup, boynu bükük, hayalleri kursağında, gözlerinin feneri sönmüş ve başkalarına umut dağıtmaya çalışan ya da başkalarının umutlarını yıkan bir kimliğe bürünmektedir.
 
Herkesin hikâyesi farklıdır. Hikâyeler farklı olsa da sonuçlar aynıdır. Detaylar farklı olsa da sonuç; yenilgilerin bir kitle oluşturmasıdır.
 
İşte Seyfi Teoman ilk uzun metrajlı filmi Tatil Kitabı ile bir aileden yola çıkarak yenilmişlerin hikâyesinin detaylarını anlatmaya çalışmaktadır.
 
Film çocuk(Ali), baba(Mustafa), Abi(Veysel), Amca(hasan), Anne(Güler) karakterleri etrafında dönmektedir.
 
Hasan; yenilmişliği, Veysel; Umudu, Ali; Belirsizliği, Baba; gerçekliği, Güler; çaresizliği temsil etmektedir.
 
Amca Hasan, idealleri uğruna babasına karşı çıkmıştır. Babanın istediği hayatı değil, yaşamak istediği hayatı tercih etmiştir. Yalnızlık, hırslarının zamanla sönmesi ve yaşadıklarının getirdiği ağır sorumluluklardan dolayı fazla dayanamayıp, hayata teslim olmuştur. Daha önce isyan ettiği, beğenmediği ailesine geri dönmüştür. Bu geri dönüş yüzünden gerçekleşemeyen hayalleri, içinde sönmeden kalmıştır. Bakışlarından, duruşundan bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Başarısızlık öz güvenini zedelemiştir. Başarısızlığı, başkalarının elinde koz olmuştur. Umudu olanlar içinse ders alınması gereken bir örnektir. Bu bağlamda abisi Mustafa'ya Veysel'in önünü açmasını zaman durumu abisi tarafında koz olarak kullanılır. Abisinin sen geçmişte bizi dinlemedin cümlesiyle başlayan suçlamalar karşısında Amcaya sadece susmak kalmıştır. Abisi haklıdır. Başarısız olmuştur. Amca neye itiraz edebilir ki. Ancak abisinin kendisini anlamayacağını da bilmektedir. Suskunluğun altında yatan nedenlerden biri de budur. Babası ve abisi kendisini anlamasalar da anlamak içinde kendilerini zorlamasalar da haklı çıkmışlardır. Dolaysıyla derdini anlamasını da beklemek boşuna bir çaba olur.
 
Amcanın durumu, Veysel için bir artıdır. Amca Veysel'i anlamaktadır. Anlayınca da Veysel'e arka çıkmaktadır. Başarısızlığından çıkardığı dersleri yeğeniyle paylaşarak aynı duruma düşmemesi için uyarmaktadır. Hatta başarısızlığını yeğeni üzerinde telafi etme yoluna bile gitmektedir. Veysel bu durum karşısında bir daha heveslenmektedir.
 
Veysel, babanın baskısı ve tercihiyle askeri liseye gitmek zorunda kalmıştır. Baba baskısı ve çocukluğun çaresizliğiyle kandırılan Veysel, yaşla birlikte askerliğin kendisine uygun olmadığı sonucuna varmıştır. Bu hatadan dönmek için hamle yapmaktadır. Ancak bu hamle tazminat parasına takılı kalmaktadır. Baba parası nedeniyle yine evladını kendi sınırlarına mahkûm etme gücünü elinde tutmuştur.
 
Veysel tepkisini koyar. Artık çocuk değilim der ve evi terk eder. Amcaya sığınır. Destek bulur. Veysel'in kafası karışıktır. Durgunlaşmıştır. Kendisiyle çatışma yaşamaktadır. Anne dolaylı olarak Veysel'i sahiplenir. Babadan habersiz bir sahiplenmedir. Veysel'in gençliğin getirdiği cinsel arzularını da görüyoruz. Bir yandan baba tepkisi, okul, para diğer yandan cinsel arzuları Veysel'in durumunu çıkmaza itmektedir. Çaresizliğin ve irade zayıflığın göstergesi olarak sigara başlar…
 
Mustafa, babasının izinden gitmiştir. Kendi düzenini kurmuştur. Maddi durumu iyidir. Diğerlerine göre hayata bakışı daha nettir. Ne isteğini bilmektedir. Çok fazla beklentisi yoktur. Hayatından şikâyetçi değildir. Karısı ve oğluyla sorunları hariç. Karısının suçlamaları, Veysel'in beklentileri babayı huzursuz etmektedir. Ali'ye yaptıklarını düşünürsek hayata bakış açsının oturduğu yönündeki kanaatlerimiz pekişmektedir.
 
Anne pasiftir. Gözyaşlarını aileden saklamaktadır. Kocasına laf geçirememektedir. Durumu küçük itirazlara rağmen kabullenmiştir. Gidişatı değiştirmek adına ciddi adımlar atacak güçlü bir kişilik değildir. Yaptığı tek şey kavga çıkarmaktır. Hurafelere sığınarak kocasını aileye bağlamaya çalışmaktadır. Muska annenin çaresizliğinin tavan yaptığının resmidir. Anne görünürde evlatlarına olan duygusallıktan dolayı toplayıcı görünse de kocasının baskın ve sert kişiliği nedeniyle gölge de kalmaktadır. Gölgelerin parazit olduğunu düşünürsek koca açısından kadın rahatsız edicidir. Ve rahatsız ediciler hesaba alınmazlar.
 
Ali'nin belirsiz ve yetersiz kişiliği her yöne yansımıştır. Ali gözlemcidir. Arada kalmıştır. Sessiz tutumuyla, olaylara müdahil olmadan etrafta dolanmaktadır. Soru sormaması gerektiğini, büyüklerin işlerine karışmaması gerektiğini öğrenmiştir. Öğretilmiştir. Ali'nin silik bir kişilik olduğunu hakkı olana sahip çıkamamasında daha net görmekteyiz. Tatil kitabını, şekerli sakızlarını kolaylıkla kaptırması teslimiyetçi, ürkek ve mücadeleci olmadığını göstermektedir. Dayak yemeyi göze alamamaktadır. Kaybetmeye razıdır. Kaybettiklerini kolay ve yorucu olmayan yollarla telafi yoluna gitmektedir. Ticarete yatkın değildir. Ali, film boyunca sanki tarafsız biridir. Hiçbir şeye ses çıkarmıyor. Konuşmuyor. Kim ne derse onu yapıyor. İradesi ve özgürlüğü yok. Kısaca tabii olandır.
 
Tatil Kitabı karakterin etrafında dönen bir filmdir. Filmin daha iyi anlaşılması için karakterin analizi önemlidir.
 
Filmin ilk kısmında ailenin yaşantısına göz gezdiriyoruz. Birinci bölüm ikinci bölümün alt yapısını oluşturmaktadır. Birinci bölüm için, bir nevi geçiş bölümü diyebiliriz.  Verilmek istenenin pekişmesi adına da gereklidir. Çünkü ikinci bölüm kasaba yaşantısının değişmezliğinin kalın çizgilerle altını çizmektedir.
 
Baba beyin kanaması geçirir. Otoritenin ve baskının temsilcisinin ölümü, bir şeylerin değişeceği düşüncesini uyandırmaktadır. Ali'nin sokak sokak dolaşıp şekerli sakız satmasına gerek kalmayacaktır. Veysel, özgürlüğüne kavuşacaktır. Ama hiç öyle olmuyor. Baskıcı ve otoriter düzen kendisini ayakta tutacak piyonlarla devamlılığını korumaktır. Hem de bir zamanlar kendisine isyan bayrağını çekeni başa getirerek yapacaktır. Amca, babanın bıraktığı yerden bayrağı devir alır. Bir zamanların idealist insanı, uğruna ailesini gözden çıkaran kahramanımız abisinin çizgisine dahil olacaktır. Veysel'i yalanlarla bezeli, umutsuz, karamsar ve çaresiz söylemiyle okuluna yollar. Amca değişmiştir. Düzenin adamı olmuştur.
 
Amca, abiden kalan ticaretin başına geçer. İşler kaldığı yerden devam eder. Veysel ise elindeki sigarayı hırsla yere fırlatarak okulun yolunu tutar. Anne ve Ali hayatlarında sanki birilerinin eksikliği yokmuş gibi devam ederler.
 
Okul tatille giriyor. Sınıftaki ve okulun dağıldığı zamanlarda öğrencilerin elinde karne göremiyoruz. Ali ne amcasına ne ailesine karneni göstermedin denilmesine rağmen karneyi gösteremiyor. Artık öğrencilere karne verilmiyor da bizim haberimiz mi yok? Ali'nin ailesine neden karnesini göstermediğini de anlayamıyoruz. Bunun cevabı yok. Çocuklarda karne heyecanı da yok. Yönetmen bu ayrıntılara neden yer vermemiş acaba?
 
Ali'nin oyunculuk performansı iyi olmasına rağmen çocukların kavga sahnesi çok yapay kalmıştır. Biraz daha kavgaya benzeyen sahnelere yer verilebilirdi.
 
Babanın ölümünden sonra Ali ve diğer erkekler hiç ağlamıyor. Ağlamayı bırak hiç üzülmüş de görünmüyorlar. Taziye evinde kadınlara kamera çevrilirken hiç  erkek göremiyoruz… Gibi kurgusal eksikleri de hatırlatalım.
 
Küçük insanların büyük hayallerinin başına gelenlerin işlendiği Tatil Kitabı, elindekilerle yetinmesini bilmeyen, beklentilerinin peşinde koşan insanları konu edinmiştir. Kasap çırağı düzenli işinden şikâyetçidir. Gözü büyük marketlere kapak atmaktadır. Tıpkı bir zamanlar patronunun yaptığını arzulamaktadır. Ama hayatın zorluklarını hesaplamadan yapılan bir arzudur bu.
 
Sinemanın insana ve topluma ayna olma görevinin bu filmde yerine getirildiğine hiç şüphe yoktur. Düz anlatıma sahip olsa da olay örgüsü az olsa da zevkle izlenmeyi hak ediyor.
 
Osman Tatlı
 
 e-posta-msn: osmantatli@gmail.com
 
https://twitter.com/tatliosman63
 
Film: Tatil Kitabı
 
Yapım:2008 ~ Türkiye
 
Tür:Aile, Dram
 
Yönetmen:Seyfi Teoman
 
Senaryo: Seyfi Teoman
 
Oyuncular:Taner Birsel, Rıza Akın, Ayten
 
Tökün, Burcu Sanli, Ekrem Senel,
 
Harun Özüağ, Mahir Özel
 
Toplam blog
: 90
: 382
Kayıt tarihi
: 02.08.14
 
 

2004 yılında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Üniversite yılla..