Tatil

Tatile çıkasım geldi, bavulumu hazırlamalıyım. Koymalıyım içine en güzel giysilerimi, en egzotik kokularımı, en nadide takılarımı. Gitmeliyiz seninle şöyle deniz kenarında dalgaların sesini yatağımızdan duyduğumuz, sabah güneşinin yüzümüze ısrarla haydi kalkın miskinliği bırakın der gibi vuracağı küçük şirin bir tatil beldesine…

Kahvaltı mızı yapsak deniz manzaralı renk renk çiçeklerin kokuları ve yemyeşil doğanın ortasındaki küçük bahçenin kameriyesinde. Kahvaltı nın ardından keyifle sohbet edip Türk kahvelerimizi yudumlasak. Sonra atsak kendimizi deniz kenarına, iyot kokusunu ciğerlerimizin en diplerine çeksek, el ele yürüsek ayaklarımız çıplak, serin sularda, koşsak, yuvarlansak kumların üzerinde. Elimize birer sopa alıp “seni seviyorum” yazsak kumlara, sonra dalgalar gelip yazdıklarımızı alsa götürse sevgiye hasretlere…

Gelsek yine bahçemize, salıncakta oturup birbirimize kitap okusak, beş çayıyla gelen güzel kurabiyelerden bende yesem o gün rejimde olmasam. Çimlere uzandığımda yanıma gelsen, cilveleşsek, yaramazlıklar, saçmalıklar yapsak seninle, bu tatile özgü hep hatırda kalacak… Sadece “sen” ve “ben” “biz” olsak!

Akşam yemeği için hazırlanmaya giderken, sana bakıp bu gece harika olacak desem gözlerimle…

En güzel kokularımı sürsem, en muhteşem elbisemi giysem, yüzüm ışıl ışıl hepsi senin için…

Masada karşına otursam, kadehimizdeki buz gibi şarabımızı kaldırsak şerefe! “bize” diye… İçeriden hafif bir de müzik duyulsa biraz neşeli, biraz melankoli. Dans etsek seninle, biraz çakırkeyif, kulağıma fısıldasan en güzel sevgi sözcüklerini, gözlerine baksam, en derinlerine, beni ne çok sevdiğini onlardan öğrensem bir kez daha, küçük buseler kondursan yüzümün her yanına, sarılsam sana sımsıkı… “Bu gece hiç bitmese” desek, hep dans etsek…

Sonra…

Beni kucağına alıp yatağımıza götürürken nede iyi yapmışımda seni bulmuşum desem kendi kendime, kokunu içime çekerken…

Evet bavulumu hazırlamalıyım! Seni tekrar yaşamak için. Sana yeniden aşık olmak için.